Bir şeyler bozuluyor ki insan “Nerde o eski günler” diye hayıflanıyor öyle değil mi? Yaşlıca bir yolcu anlatıyordu terminalde, doğduğu köye yaz tatilini geçirmek üzere giderken. Köye gitmek istemiyorum diyordu! Bir köyde tavuk olmaz mı tavuk? Kuş olmaz mı bir köyde, gün batımında duvarın arasına tünemez mi kuş? Koyun olmaz mı bir köyde, kuzu olmaz mı? İnekler yaylıma gitmez mi? Kuzular koyuna karışmaz mı? Çoban değneği ile keçileri bir oradan bir buraya kovalamaz mı? Hiçbir şey yok köyde artık! Tarla yok tapan yok! Kimse ekip biçmiyor! Köye gitmek istemiyorum diyordu! Ama baba ocağıdır yine de duramıyoruz işte! Hayıflanıyordu terminalde yaşlıca bir yolcu! Nerde o eski günler diyordu!

Bayramlar da öyle değil midir? Sık sık duymaz mıyız etrafımızdan “Nerde o eski bayramlar” sözünü! Büyüdükçe mi bayramlar eskisi gibi gelmiyor insana yoksa bayramlar da mı bozuldu? Riyakârlıklar, ikiyüzlülükler bayram süresince gizlenmeye çalışılan yalancı ve sahtekâr yüzler. Günlerce, aylarca birbirlerine demediğini bırakmayan siyasi parti temsilcileri sanki hiçbir şey olmamış gibi birbirleriyle bayramlaşmaya giderler bayram süresince. El sıkışıp tokalaşıp gülüp eğlenirler! Daha dün bir işçiyi işten kovmamış gibi bir patron emrinde çalışan diğer işçilerin bayramını kutlar yalancıktan. Gözlerimizle görür yaşarız etrafımızdan ana babasını sene boyunca arayıp sormayan insanlar bayramda el öpmeye gider ana babalarının yanına. Ama bakarsınız yine de birçoğunun dilinde “Nerde o eski bayramlar” sözcüğü!

Ramazan için de aynısı söylenmez mi? Sık sık duymaz mıyız “Nerde o eski ramazanlar” sözünü! Ne oldu peki eski ramazanlara? Neler yapılırdı da eski ramazanlarda insanlar onu arar oldu? Ramazan orucuna başlayan biri orucunu yarıda bırakmaz mıydı eskiden mesela? Gece sahura kalkan biri iş yerine gittiğinde bozmaz mıydı orucunu? Ramazanda kimse yalan söylemez miydi eskiden? 11 ay bar pavyon gezen birisi 11 ayın sultanı geldi diye çaydan başka bir şey içmez miydi mesela! Hocalar abuk subuk fetva vermez miydi eskiden? Televizyon programlarında koca koca adamlar “tatlı yedim orucum bozulur mu, tuzlu yedim orucum bozulur mu, rüyada ihtilam oldum orucum bozulur mu, öptüm orucum bozulur mu, yolda giden kadına yan baktım orucum bozulur mu” gibi şeyler tartışmaz mıydı? 

Toplayacak olursak tüm bozulan, yozlaşan, yerine yenisi konulamayan şeyler için söylenir “Nerde o eski”  diye başlayan cümleler! Nerde o eski günler, nerde o eski aşklar, nerde o eski dostlar, nerde o eski komşuluklar, nerde o eski şarkılar, nerde o eski türküler, bu böyle devam eder gider! Çünkü bozulmuştur birçoğu ve yerine daha iyisi de konulamamaktadır.

Alevilerin “Matem ayı” dediği Muharrem orucu 25 Ekim 2014 tarihinde başladı ve hala devam ediyor şu günlerde. 11 günü tam olmak suretiyle 12 gün sürer bu matem. 12 gün boyunca her türlü eğlenceden uzak durulur. Üstelik 12 gün boyunca et yemez su içmez matem tutanlar. Çünkü bu oruç Kerbela’da yaşanan zulüm nezdinde Alevilerin tarih boyunca yaşadıkları tüm zulüm ve katliamların matemidir de aynı zamanda. Özü budur Muharrem orucunun. Ama dikkat edin yaşanılanlara ne “Alo fetva hattı” var, ne “Oruçluyken yüzme havuzuna düştüm ağzıma su kaçtı orucum bozulur mu” gibi soru soranlar var! Ne de yolda yolakta, otobüste dolmuşta, radyoda televizyonda “Nerde o eski muharrem oruçları” diye hayıflanan insanlar var! Çünkü bozulmamıştır hiçbir şey. İnanmıştır insanlar ve 12 gün boyunca su içmeden et yemeden yaslarını tutarlar.

Matem tutan tüm Alevilerin oruçları kabul olsun…