(İktidarı ele geçiren siyasal İslamcı bir partinin en ivedi işi o Müslüman toplumu hızla Müslümanlaştırmaya girişmektir!)

***

Müslüman toplumlar kendi geri kalkmışlıklarının, kendi sefaletlerinin müsebbibi olarak daima ve sadece adresi ve kimliği belirsiz hedefleri gösteriler.

Batı, Siyonizm, Üst Akıl gibi son derece muğlak kavramlarla meseleyi izaha girişirler.

Ki bu da Müslüman toplumları yöneten ve Batı ile, Üst Akıl ile araları ''pek ala'' olan İdareciler için eşsiz bir gerçekleri perdeleme aracıdır.

***

Elbette Müslümanların coğrafyalarına ''demokrasi'' getiren Batı uygarlığının yarattığı yıkımlar ortada olan bir gerçekliktir, (Afrika'da, Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Lübnan'da, Ürdün'de, Filistin'de, daha nice yerde gördük ve bugün Suriye'de görüyoruz ortaya çıkan tabloyu)

Lakin Müslümanlar bu savaşlarda ve yıkımlarda kendilerini yöneten idarecilerin paylarını, o idarecilerin hakim uygarlık ile olan işbirliklerini hiç görmezler!

***

Bugün ekonomik, bilimsel, teknolojik, askeri, siyasi ve finansal alanlarda Batı uygarlığının dünya üzerinde hakimiyeti söz konusudur!

Bu hakim uygarlığının ''demokrasi'' kılıfı altında bu coğrafyalara götürdüğü de kendi büyük şirketleridir; siyasi ve stratejik çıkarları yanında bu bölgelerdeki doğal zenginliklere de hükmedebilmek için bu bölgelere ''demokrasi'' götürürler!

***

Orta Çağda Müslümanların Batıyı ''cihat'' adı altında fetih (işgal) ederken yaptıklarının daha güncel ve gelişmiş olanını bugün Batı ''demokrasi götürüyorum'' kılıfı ile icra etmektedir!

İnsanlık tarihi boyunca hakim ve baskın olan uygarlıklar diğer uygarlıkların coğrafyalarını hakimiyet alanı içine almışlardır.

Ekonomik, askeri, teknolojik ve bilimsel alanlarda hakim olan güç kendi etki alanını genişletir bu hem bir fizik kuralıdır hem evrimsel bir zorunluluktur!

***

Bugün Müslüman toplumların geri kalmış oldukları gerçeğinin müsebbibi olarak sadece Batıyı görmek eşyanın tabiatına aykırıdır!

Bu geri kalmışlığı dinden ve dini değerlerden uzaklaşmak olarak görmek ise tam olarak bir aptallık, bir ahmaklıktır!

Geri kalmışlığa karşı özgür düşünceyi, bilimi, felsefeyi, sanatı, müziği, aklı, bilgiyi, fiziği, cebiri, astronomiyi, geometriyi, eğitimi, üretimi besleyip desteklemek yerine din derslerine, imamlara ve türevleri olan tarikat ve cemaatlere yatırım yapmak, toplumu hakim din ve mezhep baskısı altına almak Müslüman toplumların sefaletini perçinleyen şeydir!

Zira bugün içinde oldukları tek gerçeklik bu korkunç sefalettir!

Bu toplumların bu geri kalmış yanları, dini siyaset sahnesinde ustaca kullanan parti ve liderleri açığa çıkararak iktidar yapmaktadır ve bu iktidarlar da bu kısır döngüyü içinden çıkılmaz bir hale sokmaktadır!

***

Neredeyse bütün Müslüman ülkelerde dünün birer Batı projesi olan anti komünist Yeşil Kuşak İslam projesi bugün iktidar olmuş durumda ve bu sefaleti fabrikasyon bir halde beslemektedir. Batının bu coğrafyalardaki tesir gücü, planları ve hesapları elbet vardır, zira gücün doğası gereğidir bu, ancak bizim görmemiz gereken bu durumu besleyen nesnel koşullardır...

***

Müslüman toplumlarda iktidar olan siyasal İslamcı bir partinin ilk işi o Müslüman toplumu hızla Müslümanlaştırmaya girişmektir!

Ve söz konusu iktidarların propaganda siyasetine pelesenk olan Batı ve Siyonizm gibi varsayımsal düşmanlar yerine somut düşman olan ''kafirler'', ''münafıklar'', ''rafıziler'' vardır!

Kendi iktidarları ve baskın mezhepleri aracılığıyla somut düşmanları yok etme işine girişirler!

***

Nasıl olur da Müslümanlar akıldan, bilimden, teknolojiden, felsefeden, üretimden bu kadar uzaklaşılabilir?

Bunun sebebi İslam Dininin kendisi midir?

Hiç sanmıyorum!

Eğer sebep İslam Dini olsaydı İslamiyetin ilk üç yüz yılında neredeyse dünyadaki bütün bilimsel, sanatsal ve edebi kitaplar Arapçaya çevrilmiş olmazdı!

Müslümanlar Uzak Asya'ya yönelik fetihlerinden (işgallerinden) insanlık tarihini değiştiren bilgileri alıp getirdiler, okuyup, işleyip Batıya ilettiler...

***

Peki sonra bilim, felsefe, sanat, müzik, üretim ve akıl neden İslam coğrafyasından elini eteğini çekti?

Bugün, 1500 yıldır, Müslümanlar neden hala orucu neyin bozup neyin bozmadığını bir türlü öğrenemiyorlar?

Onların bilim ile, akıl ile, üretim ile, felsefe ile, sanat ile arasında ne oldu bitti de bugün bütün Müslüman ülkelerin dünya milli hasılası içinde ürettiği katma değer kırk bin kilometre karelik bir Avrupa ülkesi kadar değil?

***

Korkunç bir kırılma yaşamış olması gerekiyor bu coğrafyanın!

Yeni bir kavimler göçü müdür sebep?

Birçok tarihçiye göre Orta Asya'dan gelen ''barbar'' kavimlerden Moğollar'ın İslam Medeniyeti üzerinde çok yıkıcı etkileri oldu!

Bana göre de esas neden budur.

Kütüphaneler yakıldı, imamlar kesildi, bilim adamları öldürüldü, filozoflar asıldı, okullar yakılıp yıkıldı!

Coğrafya tümden bir tecavüzden, kıyımdan ve yıkımdan geçirildi!

***

Türkçü tarihçiler bu önemli kırılmayı kısmen kabul ederler, zira Moğollardan sonra İslamın önderleri olduklarını ve kendi dönemlerinde İslam medeniyetinin zirve yaptığını, dahi Türkler'in İslamın önderi olarak bir çağı açıp bir çağı kapattıklarını iddia ederler Kayseri Rum ile!

***

Bu yaklaşım son derece milliyetçi, temelsiz, ölçüsüz ve farazidir!

Zira Batıda yeni bir üretim modelinin hayata geçirildiği, sermayenin büyük kırılmalar ve gelişmeler ile el değiştirdiği, bilimsel keşiflerin, fikirsel, sanatsal ve teknolojik patlamalarının yaşandığı o kaotik durumda Viyana kapılarına kadar iki adım ileri bir adım geri gitmek son derece mümkündü!

Ekonomisinin temeli talana, haraca, öşüre, cizyeye ve pençike dayalı olan ve bu yetileri ile dünyaya hükmettiğini sanan milliyetçilerin, matbaanın icat edildikten kaç yüz yıl sonra Osmanlı topraklarına girdiğine bir açıklık getirmeleri gerekmektedir!

Osmanlının yıkılış sebebini dinden uzaklaşmak olarak anlatan bu sefil devlet geleneğinin Osmanlının batılılaşma girişimlerine bir açıklık da getirmeleri bir zorunluluktur!

***

Net olan şudur ki;

Moğol istilasından ve talanlarından sonra İslam medeniyetinin bilim ile, akıl ile, üretim ile ilişkisi geri dönülmez bir biçimde kesilmiştir!

Gazali bunun en İmami miladıdır!

Böyle bir gerçeklik karşısında Türklerin İslam medeniyetine altın dönemini yaşattığını iddia etmek akıl ve mantık dışı bir hezeyandır!

***

Sonuç olarak diyebilirim ki;

Müslümanlar, barbar Moğolların istilası ile hem dinlerini hem de medeniyetlerini kaybetmişlerdir!

Bugün yaşadıkları sefalet de o tarihi kırılmanın bir sonucudur.

Bu çarkı felek sefaletin içinden çıkışın görünen biricik yolu da dini anlayışta, dini yorumlamada büyük bir reform ve dahi devrimdir!

Bu olmadıkça Müslümanın sefaleti daim olacaktır!

***

Müslümanları Müslümanlaştırmak!

Kesinlikle gereklidir!