Emeğin başkenti, Zonguldak’tan, söz ediyorum.

Mezarlıklarımıza bile göz koydular.

Kömür madeni ile anılıyordu. Sanayileşme ve genç Cumhuriyetin, Kendi kendine yetmesi için bizim Zonguldak “Kömüre ve ölüme razı oldu”.

Zonguldak ili ve ilçeleri, dünyada sayılı endemik bitki çeşitlerinin olduğu bir doğa harikası. Yerin üstü, yerin altındakinden kıymetli iki katlı bir tabiat olayı.

İlk Termik santral Çatalağzı kurulduğunda hava kirliliği ve sonuçlarını hiç düşünmeden bu coğrafya sevindi.. onay verdi.

Aradan geçen onlarca yıl sonra işler değişti. Maden işçisi, itibarsızlaştırıldı, kömür madeninin üretimi azaltıldı. Sonra Termik santral kuracağız dediler. İşsizlik ve geleceksizlik ile çaresizleşen, bölge halkı, belki kömür çıkar iş buluruz, diye sessiz kaldı.

Termik santraleler kuruldu. Her yıl 20 milyon ton civarında kömür ithal edildi. Şimdi Çatalağzın’da yedi Termik santral bacası var.

Termik santrallerin, Zonguldak’a çıktısı ; Hava kirliliği, kanser, akciğer, kalp hastalıkları, doğa tahribatı ve kül dağları olarak yansıdı. Yan yana dizilmiş yedi baca sonrası, yeni kurulacak olan kağıt fabrikasına bölgede ciddi bir karşı çıkış yaşanmadı. Çaresizlik artık tam öğrenilmişti.

Filyos Vadisi, bölgenin tarım, orman ve en ciddi sulak alanı olarak bir nefes alanıydı. Yıllardır bu cennet köşenin yok edilmesi için, devleti yönetenler el birliği ile nasıl kıyarız nasıl yok ederizi tartıştılar.

Filyos Vadisi projesini getirip dayattılar. Tosyalı Holding’e bağışladılar.

Vadide Dünyanın en kirli işlerinden birisi inşa ediliyor, gübre fabrikası, 12 bacalı dev bir kirlilik söz konusu, şimdiye kadarki kirliliğin iki mislinden daha çok zehir soluyacağız demektir. Beraberinde bölgenin en ciddi sulak alanları ve tarım alanı yok edilecek.

Karadeniz’deki Doğal gazın çıkarılması ve çıkış noktası, depolanma ve dağıtımı noktası olması ile beraber bu yağmalamanın duracağını sananlarımız oldu. Olmadı Tosyalı’ya, Filyos Vadisi bedava verildi.. yağmalandık.

Ereğli Demir Çelik Fabrikaları: Geçtiğimiz Yıllarda özelleştirilerek OYAK’a satıldı. Özelleşme sürecinde bölge Halkının tepkisinin önünün kesilmesi için ’Yerli ve milli’ olduğu var sayılan OYAK tercih edildi. Erdemir yıllık dört milyon ton civarında kömür yakıyor.

Erdemir, büyüdükçe kirliliği de büyüdü. Geri teknoloji ile yakılan kömür ve demir cevheri yeni ekler ile senenin 200 günü sağlıksız ve tehlikeli hava solutuyor. Kanser, akciğer hastalıkları inme ve kalp krizleri her geçen gün çoğalıyor.

Erdemir’e bağlı olarak, Ereğli’nin geçtiğimiz sene 200 gününe yakın hava kalitesi Çevre Bakanlığı verilerine göre sağlıksız ve tehlikeli göründü. Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerinde, PM.10 değerleri standartların çok üzerinde seyretti. PM 2.5 değerleri çoğu zaman yayınlanmadı. Pandemi döneminde, hava Kirliliğine bağlı akciğer sorunları pik yaptı. Haberler, ülkede pandemi sonuçlarını yayınlarken, 30 büyük şehir ve Zonguldak diye, başladı.

Erdemir, bölgemizde bulunan, denizimiz, sulak alanlarımız, tarım alanlarımız, ormanlarımız ve birincil olarak bünyesinde çalışanlar olmak üzere, bölgede yaşayan tüm insanlar ve canlılar için tehlike yaratıyor.

ERDEMİR SAĞLIK SORUNU OLMAYA DEVAM EDİYOR

Erdemir; Cüruf atıkları, Ereğli, Alaplı ve Akçakoca’yı atık çöplüğü yapmak istiyor.

Erdemir, kurulduğu günden, yakın bir zaman kadar, cüruf atıkları ve diğer atıklar ile deniz dolgusu yaparak alan büyüttü. Deniz dolgusu yeni yasalar ile yapılamıyor. Kendi bünyesinde cüruf atıklarını ayrıştırma işini yapmak istemiyor. İçeride biriken milyonlarca ton cüruf dağlarını tarım alanları, sulak alanlar, ormanlık alanlarda türeyen, atık ayrıştırma şirketlerine cüruf vererek çözmek niyetinde.

Çevre Bakanlığı ve İl Özel İdaresi şimdiye kadar dört tehlikeli ve tehlikesiz atık şirketine onay verdi.

Akçakoca, Ereğli, Alaplı’da bulunan bu atık şirketlerine karşı yöre halkının mücadelesi üç yıla yakındır sürüyor. Üç atık şirketi köylülerin İdare Mahkemesine açtıkları ÇED iptal ve imar iptal davaları ile kapatıldı. Alaplı OSB içinde izinsiz çalışan atık tesisleri ve cüruf dağları için hukuki süreçler devam ediyor.

Erdemir, yasal ruhsatları, çalışma izinleri olmayan şirketlere, cüruf dağıtıyor. Çıkan cüruf atıklarının irsaliye, fatura ve kantar fişleri yok. Bölgedeki köylerde yaşayanlar, nerdeyse her hafta bir eylem yapıyor.

Köylü kadınlar, kamyonların önü kesiyor. Cüruf atıkları ile doldurulmak istene sonradan oluşan doğal gölün başında nöbet tutuyor.

Sabah 4’den başlayarak gece yarısına kadar kaçak taşınan cüruf atıklarını taşıyan kamyonları kovalıyorlar.

Çetin bir mücadele sürecidir devam ediyor. Yeni yayınlanan, Atık Yönetmeliği sonrasında; Tarım alanları içinde ve sulak alanlar bitişiğinde, hiçbir tedbir alınmadan, yerel yetkililer ve İl Özel İdaresinin görmezden gelerek, yığılan cüruf dağına cüruf sevkiyatı, şimdilik durduruldu.

Batı Karadeniz, Zonguldak ili ve ilçelerine yönelik ekolojik kırım süreci devam ediyor.

Durum o kadar ciddi ki!.. Ruhsat, izin olmadan İki tane 44 metre boyunda Gemi Tamir ve bakım adı altında tersanelerde sökülerek yok edildi. Tepkiler üzerine liman başkanı görevden alındı. Kaymakamlık gemi söküm işini durdurdu. Ama o gemiler söküldü ve yok edildi. Söküm işlemleri sırasında il Çevre Müdürlüğü tarafından tahlil için alınan örneklerin TÜBİTAK’a gönderildiği söylendi aylar oldu bir sonuç yok.

Doğal hayat ve yöremize yönelik ekolojik saldırılar o kadar ciddi bir hal aldı ki.. Ereğli Kıyıcak Mahallesinde tarım arazileri üzerine, Kdz. Ereğli TSO tarafından 2. OSB Projelendirildi. Bakanlıkta onay bekliyor.

Mezarlıklar bile OSB Sınırları içine alınmış.. Ölülerimizi bile rahatsız ediyorlar.