Kadınlar. Her şekilde, her yaşta, her konumda tecavüze uğruyor. Çocukken, gençlikte, evliyken, boşanmışken, dul kaldığında, yaşlandığında, yaşı, inancı, durumu ne olursa olsun şiddet ve tecavüzün hedefi durumunda.
 
Kendi isteği ve iradesi dışında, vücudu kullanılıyor, cinsel ilişkiye zorlanıyor, direnirse şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor.
 
Tecavüze uğramayan tacizi yaşıyor.
 
Çocuk yaşlarda cinsiyet de fark etmiyor. Erkek ya da kız, tecavüzcü için koşullar uygunsa eylem gerçekleştiriliyor.
 
Tecavüzcünün bu kadar bol olduğu başka ülke, başka coğrafya var mı? Birlemiyorum.
 
Evde, işte, sokakta, lokantada, alışverişte, pazarda, kırda, denizde, yaşanan tüm alanlarda tacize uğruyor. Bakışlarla, sözlü, dokunarak, sıkıştırılarak, değişik şekillerde taciz yaşanıyor. Rahat konuşamıyor, gülemiyor, doğal davranamıyor, gönlünce eğlenemiyor, denize giremiyor, yalnız gezemiyor, yaşayamıyor!
 
Tecavüze uğrayan suçlu oluyor.
 
Yollu oluyor.
 
Kırıtmış oluyor.
 
Tahrik etmiş oluyor.
 
Açık giyinmiş oluyor.
 
Tecavüzcü erkek! Erkek tecavüze her an hazır. Kışkırtmaya, tahrike gönüllü. Hatta kadının tahrikine ihtiyacı da yok. “Şeytan” yetiyor. Şeytan hep aklında. Onu kandırıyor. Erkeğe sadece “Şeytan’a” uymak kalıyor.
 
Yıl 2002.
 
Mardin/Kızıltepe ilçesi.
 
13 yaşındaki bir kız. Çocuk. Para karşılığında 28 erkeğe! Satılıyor. Tek koşul var. Bekareti bozulmayacak!
 
Erkekler saygılı! Herkes sırasını biliyor. Sırasını bekliyor. Sırayla odaya giriyor ve kurallara sadık kalıyor. Bekârete dokunmuyor. 28 erkek. Sırayla!
 
Tecavüz bir gün, bir hafta, bir ay değil, 7 ay sürüyor. Boş arazi ve köylerde, arabalarda, hatta makam odalarında tecavüz gerçekleştiriliyor.
 
Tecavüzcülerden birisi; “Kusura bakma kızım, şeytana uydum. Önümüz ramazan. Bana gel, karnını doyurayım” diyor!
 
Yani hepsi iğrençler.
 
Müdür, memur, şef, oda başkanı, astsubay, yüzbaşı, ilköğretim müdür yardımcısı, veznedar, zabıta, muhtar, öğrenci, ne ararsan var. Makam sahibi de var boşta gezeni de. Esnafından subayına 28 kişi, 28 erkek, sırasını bekleyerek ve asla bekaretine dokunmadan görevlerini yapıyor, tecavüzlerini gerçekleştiriyorlar.
 
13 yaşındaki kızın, çocuğun bozulan psikolojisi, dağılan yaşamı, kaybettikleri, akıl sağlığı bir tarafa, sadece oturabilmesi için defalarca ameliyat geçiriyor.
 
Olay ortaya çıktığında sanıklar savcılıkta ifadeleri alındıktan sonra serbest kalıyor. Tutuklanmıyor.
 
Olayın mağduru olan çocuk, ailesinden alınıp Sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu (SHÇEK) yurtlarına yerleştirilmiş birisi olmasına rağmen, kurum ne olayla ne de mahkemeyle ilgilenmiyor. Mazeret bildirip gitmiyor.
 
Zaman aşımından kurtulmasını sağlayan ve “Sizin çocuklarınız yok mu? Böyle bir olay kızınızın başına gelse ne düşünürdünüz?” diyerek devam eden mağdur kızın, dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e yazdığı mektubu oldu. (1)
 
Çocuğun yaşı doktor raporuyla 13 den 15’e çıkarılıyor ve böylece istenecek cezalarda indirim sağlanıyor.
 
2003 tarihinde başlayan yargılama, zaman aşımına çok az bir süre kaldığında tamamlanıyor. Sanıklardan bazıları beraat alırken diğerleri basit cezalarla geçiştiriliyor. İyi hal! İndirimi her zaman olduğu gibi uygulanıyor.
 
Mahkemenin cezalarda en alt sınırı uygulamasının birinci nedeni, çocuğun doktor raporu ile yaşının 15’e getirilmesi. Diğer nedeni de mahkeme şöyle yazmış; “Mağdure’nin 2002 yılı temmuz ayında 15 yaşı içerisinde olup 15 yaşını bitirmediği, mağduresi olduğu olayın ahlaki radaetini müdrik (ahlaki kötülüğünün farkında olduğu) olduğu… Olaya ruhsal yönden mukavemete muktedir olduğu, beyanlarına itibar edilmemesi için bir neden olmadığı…”
 
13 yaşında olmasına rağmen raporla 15 yaşına yükseltilmesine rağmen yasal olarak çocuk sayılan kızın olanları “kendi iradesi ile” yaşadığına ve isterse “karşı koyma” gücünün olduğuna hükmediliyor!
 
Ve daha vahimi, Mardin 1 nolu ağır ceza mahkemesinin kararının gerekçesi olarak yazılanlar Yargıtay’ın 14. Dairesince onaylanması… (2)
 
Gittikçe artan tecavüz vakalarının nedeni sadece “erkek egemen” yapıya bağlanamaz. Bozulan ve hızla azalan etik değerlerin de bu artışta payı büyük. Toplumsal etik yapının bozulması, çürümesi, idari yapının ve yargının da bunu desteklemesi ya da destekler durumda olması çöküşü hızlandırmakta, taciz ve tecavüzün yaygınlaşıp artmasına neden olmaktadır. İnsani değerlerin rahatlıkla ayaklar altına alınabilmesi de bu sonuçların artışında önemli etkendir.
 
“2016’nın ilk 7 ayında erkekler en az 153 kadın öldürdü, 52 kadına tecavüz etti, 80 kadını taciz etti, 297 kız çocuğuna cinsel istismarda bulundu, 196 kadına şiddet uyguladı.” (3) araştırmasını okuduktan sonra aklıma ilk gelen Kızıltepe tecavüzü, mahkeme kararı ve Yargıtay’ın onaması olmuştu.
 
Bu nedenle de, özellikle hukukun geçmişe göre daha az adil olduğu dönemimizde tekrar hatırlatmak, zihinlerde canlandırmak ve bu konunun üzerine gidilmesi için daha fazla çalışmak için katkım olsun istedim.
 
Çocuklarımıza ve insanlığımıza sahip çıkalım.
 
_______________________
 
1.http://www.haberturk.com/yasam/haber/511402-ha-gayret-1-ayiniz-kaldi
 
2.http://www.milliyet.com.tr/13-yasindaki-cocuk-rizasiyla-satilir-mi-/gundem/gundemdetay/03.11.2011/1458535/default.htm
 
3.http://bianet.org/bianet/kadin/177441-erkek-siddeti-temmuz-2016