Tuzluçayır’da, eski açık hava sinemasının yanında bulunan tahta merdivenli bir gecekonduda doğup büyüdüm. Tuzluçayır, 1960’lı yıllardan itibaren Sivas’tan, Çorum’dan, Yozgat’tan, Kayseri’den, Gümüşhane’den kopup gelen Alevi ve solcu yoksul emekçi halklarının hep birlikte el ele kurduğu bir semtti. Kuşkusuz çocukluk yıllarıma ait birçok şeyler yazıp söyleyebilirim lakin beni en çok etkileyen şeylerden biridir Tuzluçayır’da eskiden kapılar arkada kilitlenmezdi. Kimse gece yatarken kapıyı arkadan kilitlemeyi düşünmezdi Tuzluçayır’da. Hırsızlık olmazdı zira. En fazla kapının önünde çıkardığımız ayakkabılar çalınırdı, o da köpekler tarafından.

O yıllarda Tuzluçayır’da insandan fazla köpekler vardı. Zira Ankara’nın çöplerini döküldüğü Natoyolu hemen yanı başımızdaydı. Köpekler gizlice gelir kapının önünde bulunan ayakkabılarımızı alır ve diğer bir komşunun kapısının önüne bırakırdı. Böyle durumlarda hepimiz, ayakkabılarımızın hemen yanı başımızda ki komşunun kapısında olduğunu bilirdik. Zira onların ayakkabıları da bizim kapımızın önüne gelirdi.

Tuzluçayır deyip de geçmemek lazım. 1980 öncesinin Küçük Moskova'sıdır Tuzluçayır. Sivil faşistler Türkiye genelinde devrimcilere “Komünistler Moskova’ya” diye duvarlara yazılar yazarken resmi faşistler de Turluçayır’ı devrime ve devrimci mücadeleye vermiş olduğu destekten dolayı “Küçük Moskova” diye ilan etmişlerdi.

Bunun karşılığını 1990’lı yıllarda biraz büyüdüğümüzde, emniyete sorgulanmak için götürüldüğümüzde almaya başlamıştık! Zira o yıllarda işkenceci polisler bizi Tuzluçayırlı olduğumuz için ekstradan işkenceye tabi tutarlardı!

Tuzluçayır yoksul ve emekçi bir semtti ama okuma yazma oranı yüksek semtlerden de biriydi. Hemen her evde mini denilecek bir kütüphane vardı. Kimi zaman kitap ekmekten bile önemliydi Tuzluçayırlı için.

Tuzluçayır’ın Alevi ve sosyalist bir semt oluşu orada yaşayan insanların 1980’li ve 1990’lı yıllarda birçok ağır bedeller ödemesine sebep olmuştur. Sivas şehitlerinin en çok akraba ve hısımlarının yaşadığı bir semttir Tuzluçayır. Tuzluçayır’da mahpus yatmayan, işkence görmeyen, yurtdışına siyasi mülteci göndermeyen ev hemen hemen yok gibidir. Sivas katliamında katledilen Halk Ozanı Mehmet Ali Karababa’nın kızı Sevgili Gülsün Karababa bir Tuzluçayırlı’dır örneğin. 1977’de duvara yazı yazan arkadaşlarına gözcülük yaparken polisin kurduğu pusu sonucu vurularak öldürülen 17 yaşında ki Ali Haydar Türkmen bir Tuzluçayırlıdır mesela ve Tuzluçayırın ilk devrimci şehididir.

29 Nisan 1980 tarihinde küçücük bir çocukken benimde aralarında bulunduğum Turluçayır Lisesi direnişinde, "İçerde çocuklarımız var, çocuklarımızı öldürecekler" diye haykıran Menekşe Erbay ( Menekşe Ana ) jandarma tarafından katledilmiştir. O gün Turluçayır Lisesi saatlerce taranmış ve okulun yüzeyinde oluşan mermi çukurları yaklaşık 15 sene 12 Eylül faşizmi ve onun sivil uygulayıcıları tarafından doldurulmamıştır. 15 yıl Tuzluçayır Lisesi boya badana yüzü görmemiştir.

Gerek 1980’li yıllarda gerekse ileriki süreçlerde çok şeyler söylediler Tuzluçayır ve Tuzluçayır’da doğup büyüyenler için. Komünist dediler, sosyalist dediler, Alevi dediler, Ateist dediler, terörist dediler her şey ama her şey dediler. En son Cami-Cemevi projesini getirip Tuzluçayır’ın göbeğine diktiklerinde “Bunlar camiye de cemevi’ne de karşı dinsiz imansız” dediler! Bir tek ama bir tek hırsız diyemediler!

Bugün, 17 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk operasyonlarının ayyuka çıktığı günün yıl dönümü. Yoksul emekçi halkların alın teriyle kazanıp vergisini devlete ödediği paraların iktidar ve iktidara yakın güçler tarafından nasıl çar çur edildiğinin yıl dönümü. Çok şeyler yazılıp çizildi o günlere dair ve daha da yazılıp çizilecek. Tuzluçayır’da doğup büyümüş birisi olarak, devletin yıllarca, komünist, ateist, terörist, Alevi diye yafta takıp sözüm ona ötekileştirmeye çalıştığı birisi olarak gururla şunu diyebilirim artik: Evet, her şey dediniz bize, komünist, ateist, terörist, Alevi dediniz ama bir tek hırsız diyemediniz. Öyleyse şunu rahatlıkla söyleyebiliriz artık: Sizin hırsızlık ve yolsuzluklarınızla baş edemedik bu bize dert oldu. Ama sizde bize “Hırsız” diyemediniz buda size dert olsun…