Kemal Ural

Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rüşdi tarafından 1988 yılında yazılan Şeytan Ayetleri isimli kitabın yazılışı üzerinden 34 yıl geçti.

34 yıl boyunca kitabın yazarı Salman Rüşdi edebi ve sanatsal tartışmalar yerine politik ve dini tartışmaların her zaman merkezinde kalan bir isim haline geldi. Salman Rüşdi kitabı yazdığı günden beri hayalet gibi yaşayan biri iken 12 ağustos 2022’de  New York’ta bir enstitüde  uğradığı bıçaklı saldırı ile bir kez daha dünyanın gündemine oturdu.

Kitabın Anlattığı;

1988 de yazılan Şeytan Ayetleri iki Hint’li göçmenin İngiltere’ye yaptıkları seyahat sırasında geçirdikleri uçak kazası ile karakterlerden birinin Cebrail isimli bir meleğe diğerinin de şeytana dönüşmesi ile devam eden hikayelerden oluşan bir kitap. Kitabın bir bölümünde İslam peygamberi Hz. Muhammet’in içinde yaşadığı Arap pagan toplumundan destek almak için çok tanrılı inançları anımsatan ayetlerden bahsettiği sonradan bu ayetlerin şeytan tarafından indirildiğini söylediğini anlatmaktadır. İslam tarihinde Garânik olayı olarak da bilinen bu olay İslam peygamberi Hz. Muhammet’in Necm suresini okuduğu sırada şeytanın vesvese vererek o dönemin putları olan Lât, Uzza ve Menat’an şefaat istenebileceğini aktarmasını konu alır. Bahsedilen ayetler indirildiği sırada Necm Suresi 19, 20 ve 21 sıradaki ayetler. “19 Lât ve Uzza'ya

20 ve diğer üçüncüsü Menat’a ne dersiniz?

21 bunlar şefaatleri umulan yüce turnalardır.” Lat, Uzza ve Menat İslam dini önce Arapların inandığı putlardı. Bu olay bazı hadislerde Mekke’li müşrikleri çok sevindirmiştir diye anlatılır. Olaydan sonra Hacc suresi 52. Ayet inmiş "Senden önce hiçbir resûl ve nebi göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah âyetlerini sağlamlaştırır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." Ayeti inmiş. İslam peygamberi sonrasında bunun şeytanın aldatmacası olduğunu söylemiştir. Şeytan Ayetleri kitabında da bu olaydan bahsedilmiştir. Salman Rüşdi’nin şeytan ayetleri post-modernist ve post-kolonyalist yöntem ile ele alınmış modern toplumda göçmenlerin yabancılaşmasını konu alan bir fantastik bir hikayeler toplamı. Dönemin bir çok edebi eleştirmeni tarafından olumlu eleştirilerde almıştı. Kitabın yazıldığı dönem İslam dinine inanan Salman Rüşdi kitap basıldıktan sonra tüm Müslümanlardan özür dilemiş olmasına rağmen tepkilere engel olamamış ve uluslar arası gündemin en başına oturmuştu.

 Kitabın Politik etkisi;

Kitap edebi yönü dışında politik yanı gündeme oturması ile başta Hindistan, Pakistan, İran olmak üzere neredeyse tüm Müslüman ülkelerde yasaklandı. Türkiye’de ise 1989 MGK’sın da kitap için yasaklanma kararı çıkartıldı ancak bu karar hiç bir zaman uygulanmadı. Çünkü; Türkiye’de alt dalga olan İslamcılıkla Özal hükümetinin anlaştığı düşüncesi TSK’yı kızdırabilirdi ve İran’ın aklına uyulması ABD ve AB ile ilişkileri bozabilirdi.

O dönemde dünyada kitabın yankısı çok sertti.  Pakistan’da ABD büyük elçiliğine saldırılar düzenlendi, Londra’da protestocular kitabı yakarken en büyük tepki İran’ın dini lideri Ayetullah Humeyni tarafından geldi.

Humeyni yayınladığı fetva ile Salman Rüşdi’yi Hz. Muhammet’e hakaret ve İslam dinine küfürden öldürülmesine fetva verir iken öldüren Müslüman ise 3 milyon dolar, Müslüman değil ise 1 milyon dolar ödül vereceğini açıkladı. Ayrıca kitabın basımında ve yayınında bulunanlara da ölüm  fetvasının uygulanacağını belirtti. Salman Rüşdi İngiltere ve Almanya’da uzun süreler saklanmak zorunda kalacağı yaşamı böylelikle başlamış oldu.  İran lideri Humeyni ölümü sonrası 1998 yılında Salman Rüşdi hakkında idam Fetvasının kaldırıldığı söylense de 2005 yılında İran fetvayı sadece verenin kaldırabileceğini duyurup fetvanın hala geçerli olduğunu duyurdu.

1999 yılında Fransız onur nişanı alan Salman Rüşdi, 2007 yılında İngiltere kraliçesi tarafından Şövalye ilan edildi. Bir çok edebiyat dergisi Salman Rüşdi’yi en entelektüeller listesine alırken bir çok kurum tarafından onur nişanı aldı.

 KAN DAMLATAN KİTAP

Dünya’da kitap bu kadar tartışılır iken kitap bu süreçte bir çok yazarın ve yayıncının  ölümün veya öldürülme girişiminin nedeni haline geliyordu. Kitabın uğruna 90’lı yıllarda başlayan bu kanlı dönem aynı zamanda İslam’ın Batı’lı dünya ile hesaplaşmasının başlangıcı oluyordu.

 1991 yılında kitabı Japonca ’ya çevirip yayınlayan yayıncı Hitoshi Igarashi aynı yıl bıçaklanarak öldürüldü.  Yine 1991 yılında İtalyan çevirmen yazar Ettore Capriolo evinde bıçaklanarak öldürüldü. 1993’te Norveçli yayıncı William Nygaard silahlı saldırıdan ağır yaralı kurtuldu.

1993 yılının 2 temmuzunda Sivas’ta Madımak otelinde Türkiye ve dünya tarihinin en iğrenç katliamlarımdan biri Aziz Nesin’in Şeytan Ayetlerini basması bahane edilerek yapıldı, bu iğrenç saldırıda çoğu şair, sanatçı 37 kişi yakılarak katledildi. Politik ve dini hesaplaşmaların insanlık tarihinde bu denli bir kavgasını başlatan kitap en son yazarının bıçaklı saldırıya uğraması ile tekrar aynı üne kavuştu.

 KİTAP MASUMUDUR

Sorulması gereken soru şudur; Nobel edebiyat törenlerinde Liberal görüşün tanrılaşmış bir misyonu olan İngilizlerin şövalye yazarına dönüşen Salman Rüşdi için söylenenler Ukrayna-Rusya çatışmasında Rus edebiyatını tamamen yasaklayan Batı devletlerinde ki samimiyetsizlik nedir. 80’li ve 90’lı yıllarda İran İslam devrimi ile yayılan İslami devlet düşüncesi bu ve benzeri kitaplar aracılığı ile radikal bir nefretin ve düşmanlığın kapısını aralamamış mıdır? Salman Rüşdi bilinçli olarak kitabında hakarete varan üslubu niçin tercih etmişti?

Salman Rüşdi bugün hala daha saklanıyor ve bu kitabın anlattıkları ve yaşattıkları Müslüman coğrafyada gerek politik gerekse dini olarak her zaman bir çatışma yaratmaya hazır duruyor. Bu kitap başta İngiliz hükümeti tarafından politik çıkarlar için kullanılmış ve siyasi bir alt yapı yaratılmıştı. İran için ise o dönem İran-Irak savaşı ile Sünni mezhepteki halkta etkilemek ve devrimin prestijini artırmak için kullanılmıştı. Peki ya Madımak? Peki ölen yazarlar ve çevirmenler? İngiliz şövalyesi Salman Rüşdi? İran başta olmak üzere Radikal İslam bunların arkasındaki bu medeniyet çatışmasının yarattığı çöküşten çıkış neresi? Sorular 34 yıldır güncel bu medeniyet çatışması radikal İslam’ı da Batı emperyalizminin Ortadoğu politikalarından da sıyrılarak çözülmesi gereken bir durum. Bunun bir savaş olduğuna inan radikal İslam ve onların yoksullaştırıp sömürgeleştiren ve bu hırsızlığı yaparken önlerine din afyonu ile onları zehirleyen Batı Emperyalizmi yoksul Müslüman halkı kendi gerçekliğinden böyle kopartıyor. Bugünün köklü sorunlarının aşılması sadece tarihin ve bilimin topluma eşit dağıtılmasından geçiyor.