Ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlü sayısının 124 bine ulaşarak rekor kırdığı bir dönemde, jandarmanın cezaevlerinde arama yapma ve gerektiğinde müdahale etme yetkisi genişletildi.

Cumhuriyet muhabiri Alican Uludağ'ın haberine göre, üç bakanlığın ortak hazırladığı protokole, soruşturma ve davalarda tutukluluğun devamına karar verilirken sık kullanılan “kuvvetli şüphe” ifadesi de eklendi. Bundan sonra jandarma “kuvvetli şüphe durumları”nda savcılıktan müdahale etme izni isteyebilecek. Eskiden sadece yazılı olarak başvurabilirken şimdi “sözlü” talepte bulunma kolaylığı da getirildi.

Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, son 10 yılda cezaevlerinde kalanların sayısı iki katını aşarak 124 bin rakamına ulaştı. Bunların 70 binini hükümlüler, 54 binini ise tutuklular oluşturdu. Bu tabloda içinde Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları ceza infaz kurumlarının yönetim, dış koruma, hükümlü ve tutukluların sevk ve nakilleriyle sağlık hizmetlerinin yürütülmesini yeniden düzenledi. “Üçlü protokol” adı verilen düzenlemede, hükümlülerin muayenelerine jandarmanın girişinin yasaklanması gibi birtakım olumlu yenilikler bulunuyordu.

TARTIŞMA YARATAN YENİ MADDE

Ancak protokolün satır aralarında dikkat çeken bir değişiklik göze çarptı. Eski protokolün 15. maddesinde düzenlenen “Jandarmadan Gelecek Arama Talepleri” başlığı yenisinde 14. madde olarak “Jandarmadan Gelecek Müdahale ve Arama Talepleri” şeklini aldı. Eskisinde “İsyan, direniş, yangın, deprem gibi olağanüstü durumlarda veya firar teşebbüslerinin önlenmesi maksadıyla” “yazılı” olarak cumhuriyet başsavcılığına arama ve müdahale talebinde bulunulabileceği belirtiliyordu. Ancak bu şekilde sınırlandırılan maddeye “kuvvetli şüphe durumları” gibi muğlak bir ifade eklendi. Jandarmaya yazılının yanında “sözlü” başvuru kolaylığı da sağladı. Böylece jandarma, koğuşlardan herhangi birinde kuvvetli şüphe durumu gördüğü takdirde savcılıktan alacağı izinle arama yapabilecek, gerektiğinde müdahale edebilecek.

Tartışma yaratan maddenin yeni hali şöyle:

“İsyan, direniş, yangın, deprem gibi olağanüstü durumlarla firar teşebbüslerinin önlenmesi maksadıyla veya kuvvetli şüphe durumlarında jandarma tarafından vaki olacak sözlü veya yazılı arama ve müdahale talebi cumhuriyet başsavcılığınca değerlendirilir ve gerekli görülürse müdahale ve arama ceza infaz kurumu personeliyle birlikte yapılır.”
 
YENİ ‘HAYATA DÖNÜŞ’LERE KAPIYI AÇIYOR

Hazırlanan protokol “Hayata Dönüş” tarzı operasyonlara kapı aralıyor. 19 Aralık 2000’de, 20 cezaevine yönelik yapılan “Hayata Dönüş” operasyonlarında 30 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirmişti. Bayrampaşa Cezaevi’ne yönelik operasyonun adınınsa “Tufan” olduğu ortaya çıkmıştı. “Tufan planı”nın da ölüm orucunun bitirilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı ile koordineli biçimde aydınların tutuklularla masaya oturduğu günlerde hazırlandığı anlaşılmıştı.

Bayrampaşa Cezaevi’ndeki operasyon sırasında görev sınırlarını aşarak 12 kişinin ölümüne sebep oldukları, 29 kişiyi öldürmeye teşebbüs ettikleri öne sürülen dönemin 39 jandarma görevlisi, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor.

Operasyonda Bayrampaşa’da görevli olan bir uzman çavuş, verdiği ifadede, “Bayanlar koğuş kapısını açmamızı istedi, ama biz bir şey yapmadık. Rütbeli arkadaşlar, yangına karşı attıkları yaş battaniyeleri suya değil, yanıcı maddelere batırdıklarını anlattı” demişti. (focushaber)