Eşitlik ve Demokrasi Partisi, bugün Ankara Mülkiyeliler Birliği’nde yaptığı bir basın toplantısıyla, herkesi 4 Nisan’da başlayacak 12 Eylül davasına katılmaya ve tarihe tanıklık etmeye çağırdı. Toplantıya EDP Genel Başkanı Doç. Dr. Ferdan Ergut. 23.Dönem İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Ankara Anayasa Platformu Sözcüsü Ayhan Bilgen, Doç. Dr. Betül Yarar, Prof. Dr Semih Bilgen, Prof Dr. Özgür Sarıoğlu, Doç.Dr.Teoman Pamukçu, Enver Karagöz’ün eşi Işılay Karagöz, şair Ahmet Telli, şair Mehmet Özer ve yazar Ahmet Kardam katıldı.

 

Yüze yakın aydının imzaladığı ve mahkeme için çağrı yaptığı “Darbeciler için hesap verme zamanı” metnini imzacılar adına Prof. Dr. Semih Bilgen okudu.

 

Ortak metni okuyan akademisyen Semih Bilgen, gelinen noktanın demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir sonucu olduğuna dikkat çekti.

 

“Binlerce insanımız yaşanan acıları unutmadı, yaralar kapanmadı ve bu nedenle bu dava hiçbir zaman sahipsiz kalmayacak” diyen Bilgen, şunları ifade etti: “Bu insanlık suçunu işleyen bütün sorumluların gerçek anlamda ve evrensel hukuk ilkeleri ışığında yargılanması ancak güçlü bir toplumsal duyarlılık eşliğinde gerçekleşebilir. Bu amaçla sergileyeceğimiz dayanışma, destek ve davranış birliğinin bunu sağlayacağına inanıyoruz. Bu nedenle sizi 4 Nisan günü gerçekleşecek ilk duruşmaya katılmaya ve tarihe tanık olmaya davet ediyoruz. 12 Eylül 1980 darbesi ilk işaretini Ankara’da vermişti. Bunu yapanların yargılanacakları davanın ilk duruşması da orada olacak.”

 

EDP Genel Başkanı Ferdan Ergut, henüz işin başında olduklarını ifade ederek, “Darbeler, darbeciler, işkencecilerle hesaplaşmayı, siyasal bir kan davası olarak değil, en başından beri Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin en nemli dinamiklerinden biri olarak görüyoruz. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’ya ‘sanık’ sıfatını verdiren de işte bu köklü ve onyıllardır sürdürülen demokrasi mücadelesidir. Bugün yine asıl belirleyen bu toplumun mağdurları olacaktır. Kadınlar, emekçiler, gençler, demokratlar, sosyalistler, Kürtler, Aleviler, azınlıklar, bu uzun soluklu mücadeleyi hep verdi, verecekler” diye konuştu.

 

Siyasi iktidara da son bir söz söyleyen Ergut, AKP Hükümeti’nin davaya müdahil olma kararı almasının elbette önemli olduğunu, buna karşılık, bu partinin toplumsal sorunları ele alışında demokratikleşmeden çok, temsil ettiği zihniyetin çıkarlarını kollama güdüsünün esas olduğunu yakın zamanda yaşanan birçok örnekte görüldüğünü, demokratikleşme konusundaki niyetinin çok ciddi kuşkularla karşılanmasını haklı çıkaran sayısız gelişme olduğunu, Hrant Dink ve Sivas davaları gibi, yürek dağlayan olaylarda sığlıktan çok öte, tasarlanmış aymazlık ve duyarsızlık sergileyenlerin, 12 Eylül’le hesaplaşmasını beklemediklerini belirtti.

 

Son olarak da TBMM’ nin de davaya müdahil olduğunu öğrendiklerini, bunun önemli bir gelişme olmakla birlikte Meclis’in önünde duran en önemli görevin, 12 Eylül darbe anayasasını ortadan kaldırıp eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, ekolojik yeni bir anayasa yapması olduğunu vurgulayarak “Bizler 4 Nisan’ı başardık, sonrasını da başaracağız” diyerek sözlerini tamamladı.

 

‘GÖZLERİM AÇIK GİTMESİN DİYE BURADAYIM’

Dava için Almanya’dan gelen Işılay Karagöz de, 12 Eylül döneminde eşiyle birlikte işkence gördüklerini ve eşiyle kendi seslerinin birbirlerine dinletildiğini söyledi. İşkencede eşi Enver Karagöz’ün boğazına kaynar su döküldüğünü ve bu nedenle sesini kaybettiğini ifade eden Karagöz, “Eşim bu yüzden tümör nedeniyle yaşamını yitirdi. O sesini yitirmedi, hep yazdı, insanları bir araya getirdi. Her renk ve ulustan insan acımıza ortak oldu. Sesi kısıktı ama o çok şey söyledi. Geride çok şey bıraktı. Ben de onu kaybetmek istemediğimden yaşadıklarımıza dair Direnç Gülü adlı bir kitap çıkardım. Almanya’dan 500 imza toplayıp getirdim. Eşim öldüğünde gözleri açıktı. 3 defa kapattık ama o yine gözlerini açtı ve öyle veda etti. Ben gözlerim açık gitmek istemiyorum. Bu nedenle buradayım” dedi.

 

‘VİCDANLARIN SOMUTLAŞMASI İÇİN ORADA OLACAĞIZ’

Şair Ahmet Telli, özgürlük bilinci, adalet ve vicdan olmak üzere hayatın 3 çığlığının bulunduğunu, eserlerinde de buna dikkat ettiğini söyledi. “Bir şeye işaret etmek istiyorum; özgürlük kolay kazanılmıyor. Adalet ve vicdanı soyuttan somuta geçirmek gerekiyor” diyen Telli, “Egemenler asla adaletli olamaz. Onlar bu davaya müdahil olmak isteseler bile vicdanları soyut olmaya devam ediyor. Biz vicdanların somutlaşması için orada olacağız” ifadelerinde bulundu.

 

HALKIN ADALETİ OLACAK

Yeni bir yol ayrımında olduklarını, bunun da yüzleşmek olduğunu belirten şair Mehmet Özer, “Ben de geçtim o karanlık dehlizlerden. Yoldaşlarmız ise o karanlık dehlizlerde kayboldu. Kalanlar onlar adına da konuşacak. Bu halkın adaleti olacak. Bugün yeniden ayağa kalkıyoruz. Onların düşleri adına ve yarın adliyeyi kuşatacağız hesap sormak için” dedi.

 

‘VİCDANEN MAHKUMDULAR HUKUKEN DE MAHKUM OLACAKLAR’

Geçtiğimiz dönem İstanbul Bağımsız Milletvekili olan Ufuk Uras ise Susurluk için başlatılan 1 Dakika Karanlık Eylemi için “fasa fiso” diyenlerin, bugün davaya müdahil olmalarının samimiyetsizliğini vurgularken, davanın 12 Eylül’le yüzleşmenin hesaplaşmanın ilk adımı olduğunu söyledi. Kenan Evren’in rahatsızlığının yargılanıyor olmasından kaynaklandığını belirten Uras, şöyle konuştu: “Davayı derinleştirip genişletirken müdahil olan Haluk Kırcı gibilerinin de orada ayrıca ‘sanık’ olmasını istiyoruz. Biz geleceğimizi inşa etmeyi belirliyoruz. Vicdanen onlar mahkum oldular zaten ancak hukuki olarak da öyle olacak. Bizim asıl muhatabımız darbeyi yapanlar değil, onları destekleyen ve kurumlaştıran siyasilerdir.”

Okunan ortak metne imzası bulunanların isimleri şöyle:

“Abdullah Onay, Ahmet Demirel, Ahmet Kardam, Ahmet Ümit, Ali Şenalp, Atilla Aytemur, Ayın Engin, Ayşe Gözen, Bekir Ağırdır, Besim F. Dellaloğlu, Cafer Solgun, Cem Öz, Cemil Ertem, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Coşkun Aral, Çağatay Anadol, Elçin Macar, Erol Katırcıoğlu, Erol Kızılelma, Erol Köroğlu, Esra Mungan, Fahri Aral, Fatma Gök, Fehim Caculi, Fehim Işık, Ferdan Ergut, Gencay Gürsoy, Güney Çeğin, Hacer Ansal, Hakan Vreskala, İlkay Akaya, Korhan Gümüş, Levent Yılmaz, Mahir Günşıray, Mahmut Boynudelik, Mahmut Mutman, Mehmet Ö. Alkan, Melike Demirağ, Mest Yeğen, Murat Özbank, Murat Peker, Müge Karalom, Nabi Yağcı, Nevzat Çelik, Nükhet Esen, Nükhet Sirman, Nil Mutluer, Oral Çalışlar, Orhan Alkaya, Oya Baydar, Özcan Alper, Özgür Gürsoy, B. Özgür Sarıolu, Pakrat Estukyan, Pınar Uyan, Rauf Kösemen, Salman Kaya, Sami Evren, Sefa Feza Arslan, Semih Bilgen, Sennur Baybuğa, Serpil Çakır, Sezai Sarıoğlu, Süha Oğuzertem, Tuğyan Aytaç Dural, Teoman Pamukçu, Ufuk Uras, Uğur Kutay, Umur Coşkun, Ümit Şahin, Yasemin Göksu, Yasin Ceylan, Yusuf Uludağ, Yüksel Selek, Yüksel Taşkın, Zerrin Boynudelik, Zeynep Kadirbeyoğlu, Zeynep Tanbay, Ziya Halis ve Bajar müzik grubu.”