Aceleci Tırmık okurunun kısa e-mektubu daha öğle saatlerinde ekranımda belirdi:

”Aydın abi, listeler bugün belli olduğuna göre yarın aday listeleri üstüne Tırmık yazmayanı dövüyorlar, haberin olsun!”

İyi mi?

Gel de yazma. Hatta sıkıysa yazma...

Buyrun...

Buyrun da... 

Dün gece bütün televizyon ekranlarında başka konu yoktu. Herkes, bilen bilmeyen, aklı eren ermeyen ekranlarda boy gösterdi; aday listeleri üstüne ince ağır ahkâm kesti; AKP nereye yöneldi, CHP ne yapıyor, MHP’nin hesabı ne, BDP’nin bağımsızları ne yapar sorularına uzun uzun cevap arandı.

Ben ekranı kapatıp, bir tas kahve kaynatıp “Kitap okuyup yorulsam mı, sudoku çözüp dinlensem mi” diye zorlu ikilemler içinde bocalarken ekranlarda ikinci tur aday değerlendirmesi bitmiş, üçüncü tura geçiliyordu... 

Eee?

Ne yazılır ki? Söylenmedik laf, yapılmadık yorum mu kaldı?

Yine de buyrun...

*    *    *

Aday listeleri galiba en çok CHP’yi çalkaladı.

Baykal hariç, yıllar boyu onun eteğinde, yamacında, siyasal çizgisinde (“çizgisizliği” diye de okunabilir) yürüyen takım hemen hemen toptan tasfiye oldu.

Eh, bence iyi oldu.

“Onlar gitti de yerlerine gelenler pek mi matah sanki” diye kötümserlik yapmayın. Size Bektaşi babasının fıkrasını anlatıp sustururum.

Hani baba erenlerin önüne iki şişe şarap koymuşlar.

- Erenler sen anlarsın. Bak bakalım bu şaraplardan hangisi iyi, diye sormuşlar.

Bizimki şişenin birini açıp bir yudum almış; duraksamadan öteki şişeyi göstermiş:

- Bu daha iyi...

- E onu tatmadın bile, diye itiraz etmişler.

Baba erenler gülümsemiş, bir yudum çektiği şişeyi işaret etmiş:

- Bundan kötüsü olamaz...

Ne yani CHP’nin açıkladığı –mesela- Canan Arıtman’sız, -mesela- Kemal Anadol’suz, -mesela- Önder Sav’sız liste, onların ve benzerlerinin yer alacağı bir listeden daha kötü olabilir mi?


*    *    *


Bir de Ergenekon sanıklarının ya da aynı yolun yolcularının CHP listelerinde yer alışı var.

Ergenekon’la uzaktan yakından ilgisi olmayan savcı Cihaner’in üstü çizilirken, siyasal ideolojisi itibariyle MHP’den liste başı olması gereken Mehmet Haberal’ın Zonguldak’tan liste başı olmasına; “Genç subayların rahatsız” olduğunu duyurarak haberciliğe yeni bir boyut kazandırmış, bizlere gazetecilik dersi vermiş Mustafa Balbay’ın; İşçi Partisi üyesi olduğunu sandığım (demek değilmiş) Sinan Aygün’ün; darbe yapamaz hale gelmiş orduya ağıtlar düzen Süheyl Batum’un kesinlikle seçilebilir sıralardan aday gösterilmelerine bence kafayı fazla takmayın...

Bu CHP’nin son dönemin moda deyimini kullanırsak “kemik seçmenini” tavlamak için yaptığı bir siyasal manevra olsa gerek. Kaldı ki bal gibi tutuklanmadan yargılanabilecek, yine de tutuklandıklarına göre makul bir süre geçince artık tutuksuz yargılanabileceklerine karar verilebilecek olan bu zatların anlamsızlaşmış, daha da kötüsü Ergenekon davasına ciddi ölçüde zarar veren “Silivri ikametleri” eğer milletvekili seçilince son bulursa bu Ergenekon davasına önem veren ve darbe heveslilerini sindirecek, darbe ortamı yaratmak için cinayetler dahil suç işleyenleri cezalandıracak bir sonuca ulaşmasını isteyenler için “iyi oldu” dedirtecek bir gelişme olur.

Önemli olan Kılıçdaroğlu ve ekibinin “yeni” olduğunu iddia ile öne sürdükleri CHP’nin sahiden yeni olup olmadığı. Bu Ergenekon sanıklarını aday göstermeleriyle değil, seçim sonrasında Ergenekon avukatlığına devam edip etmeyecekleriyle belli olacak. CHP’nin yeni olup olmadığının en belirgin mihenk taşı bence bu.


*    *    *


Milletvekili aday listeleri üstüne bugünlük benden bu kadar.

Umarım dayak yemekten kurtulmuşumdur...