OHAL Karşıtı Platform tarafından “OHAL’de Demokrasi, Bu Hal’de Seçim Olmaz” konulu bir panel düzenlendi.

OHAL panelinde konuşan Rıza Türmen, OHAL’in ve uygulanma biçiminin “çifte hukuksuzluk” olduğunu savunurken, Baskın Oran ise, hükümetin “cebir ve şiddet kullanarak” Anayasa’yı ihlal ettiğini ve bunun da "ağırlaştırılmış müebbet" suçuna denk düştüğünü söyledi.

Ankara Barosu’nda yapılan panele, aralarında AKP kurucularından Fatma Bostan Ünsal, AKP eski milletvekilleri Ersönmez Yarbay, Abdullatif Şener, Ahmet Faruk Ünsal, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ile çok sayıda kişi katıldı.   

Abdullatif Şener konuşmasında, OHAL’in yasal zeminine işaret ederek, Türkiye genelinde 2016 yılına kadar OHAL yaşanmadığını söyledi.

Kürt coğrafyasında 15 yılık OHAL’in 2002 yılında kaldırıldığını belirten Şener, “AK Parti olarak o dönemde yaptığımız toplantılarda bunun doğru olmadığını bir daha yürürlüğe girmeyecek şekilde kaldıracağımızı ifade etmiştik. Sadece ülkenin bir bölümünde uygulanan OHAL’e karşı çıkışları iktidara gelen bir siyasi parti şimdi ülkenin tamamında OHAL uygulamasını hayata geçirdiler. Birileri bunu adil olmak adına yaptılar diyebilirler. Ama adil olacaksınız OHAL’i ülkenin tümünde kaldırın” dedi.

AKP KENDİ SUÇUNU ÖRTMEK İÇİN OHAL’İ UZATIYOR

OHAL’in bile bir hukukunun olduğunu, bunun “keyfilik” olmadığını ifade eden Şener, OHAL’de olmayan yetkilerin AKP tarafından kullanıldığını dile getirdi.

Şener, “Bu OHAL yönetimi değil, bu keyfi bir yönetimi ortaya çıkarmıştır. Anayasa ile ilgili bütün OHAL yasalarını okuyorum şuanda yapılan KHK’lerin ne anayasa ne de OHAL yasasına uygun olduğunu söylemek mümkün değil” dedi.

“Bu kadar çok hukuk ihlali yapan bir iktidar doğal olarak kendi suçlarını tartışılmaz hale getirmek ister” ifadelerini kullanan Şener, bu uygulamalarla kabahat ve suçlarını görünmez hale getirmek istediklerini savundu.

ÜLKENİN DÜŞÜNEN İNSANLARI AŞAĞILANMAYA ÇALIŞILIYOR!

KHK ile getirilen tek tip elbise düzenlemesine işaret eden ve “Bunu analiz ettiğimizde iktidarın neden korktuğunu görürüz” diyen Şener, “Tecavüzcüler, hırsızlar, katiller tek tip elbiseye tabii tutulmuyor. Ama aydınlar muhalif siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler duruşmalara tek tip elbise ile duruşmalara katılma mecburiyeti getiriliyor. Bununla aşağılamaya çalışıyor. Bu ülkenin düşünen insanlarını, eleştiren, sorgulayan insanlarını aşağılamaya çalışıyorlar. Bu tavır 80 milyon insanı baskılamaya, susturmaya yöneliktir. Bizim itirazımız ve isyanımızda buna yöneliktir” dedi.

Şener, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de eleştiri yapabildiğini düşündüğünüz bütün gazeteler, siyasetçiler, aydınlar bende dahil yaptıkları eleştirileri kontrolü eleştiriyorlar. Neden başıma bir iş gelmesin diye. Benim hakkımda bile Cumhurbaşkanı’na hakaretten dolayı dosya 4 aydır açık tutuluyorsa az konuş demektir. Az konuşmuyoruz ama nereden bakarsanız bakın kontrollü konuşuyoruz. İşte böyle bir ortamda seçimlere gitmek doğru değil. Konuşmaya sınır çekmişsiniz… Eşit siyasi rekabet koşullarının olmadığı bir ülkede demokrasi yoktur. Birde OHAL varsa ve onun hukuku bile tasfiye ediliyorsa orada seçimlerin yapılması doğru değildir.”

ORAN: ERDOĞAN’IN YAZILMAMIŞ ANILARI KENAN EVREN’İNKİLERİ GEÇTİ

Prof. Dr. Baskın Oran, Erdoğan’ın yazılmamış anılarının Kenan Evren’in yazılmamış anılarını geçtiğini söyledi.

“Ben burada iktidara hitap etmek istiyorum” diyen Oran, “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamette. Bu herkes için geçerli. Çünkü bütün ülkenin ağırlaştırılmış müebbette çarptırılması mümkün değil ama AKP yöneticilerinin ağırlaştırılmış müebbette çarptırılması çok mümkün” dedi.

OHAL ile kalıcı karar alınamayacağının savunan Oran, “Yahu bunlar üniversite kaldırıp üniversite kuruyorlar. Daha ne olsun” dedi.

Hükümetin “cebir ve şiddet kullanarak” Anayasa’yı ihlal ettiğini ve bunun da ağırlaştırılmış müebbet suçuna denk düştüğünü ifade etti.

Baskın Oran, AYM kararının başka mahkemeler tarafından dinlendiğini ifade ederek, “Çünkü Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ müdahale ediyor. Oysa yargıya müdahale yasaktı. 2014 yılında savcılara müdahale kanuni hale getirildi. Şimdi bu AYM kararının dinlenmemesi yargıçlara müdahaleyi de mümkün hale getirdi” diye konuştu.

TÜRMEN: OHAL REJİMİNDE ÇİFTE HUKUKSUZLUK VAR

Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı, Demokrasi İçin Birlik (DİB) İnisiyatifi üyesi Rıza Türmen, OHAL’in neden 6’ncı kez uzatılmak istendiğini sorgulayarak başladığı konuşmasında, OHAL’in gerekçelerine işaret etti ve bunun gerekçelerinin olmadığını söyledi.

OHAL’in gittikçe kalıcı bir rejim olmaya başladığını vurgulayan Türmen, “OHAL’in kendisi toplumsal güvensizliğin sebebi oldu. 2019 seçimlerinden sonra bu OHAL rejim haline gelecek” diye konuştu.

OHAL KHK’leriyle kanunların değiştirildiğini ve bunun yasal olmadığını belirten Türmen, “Çünkü yasalar kalıcıdır” dedi.

“Belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyım atayamazsınız, dernekleri kapatıp mallarına el koyamazsınız. Nereden bakarsanız hukuksuzluk var. Bir çifte hukuksuzluk var” diyen Türmen, şöyle dedi: “Siz böyle yüzbinlerce insanı işten atamazsınız, derneklerini kapatıp mallarına el koyamazsınız. KHK’ler hukuksuzdur, yapılan işlerde hukuksuzdur. Hukuk tamamen araçsallaştırılmış düşmana karşı kullanılan bir silah haline getirilmiştir.”

Türmen, seçimlere de işaret ederek, “Şimdiye kadar ne olursa olsun, seçimler yapılıyor, işte küçük şeyler olsa da halk iradesini ortaya koyuyor. Ama artık adil seçimler mümkün değildir. Hele son YSK değişiklikten bunu söyleyemeyiz. Diyorduk Meclis var. Ama Meclis de bitmiştir. İyi kötü siyasi partiler var diyorduk. Bu da ortadan kalktı, siyasi partiler ortadan kalkmıştır, genel başkanları içeridedir. Bütün bu fasatlar, görüntüler ortadan kalkmıştır. Büyük bir mağdur kitlesi vardır. Yurtiçinde yaşamakla birlikte yurtsuzlaşmış, devletsizleşmiş, güvencesizleşmiş, haklarından mağdur edildiği büyük bir kitle var. Böyle bir ortamda seçime gidilemez” diye konuştu.

Basına yönelik baskılara da işaret eden Türmen, “Bir yandan basın medya susturulmaktadır, diğer taraftan yandaş medya eliyle büyük bir propaganda yapılmaktadır. Toplum tek taraflı bilgilendirilmektedir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı