Kapatılan Özgür Gündem gazetesi Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya 441 gün sonra tahliye edildi. 

Tutuklu bulunduğu süreci yorumlayan Kızılkaya, ‘korsanvari’ bir hukuk işletildiğini ve bu yolla gazetecilerin mesleklerini yapmaktan vazgeçirilmeye çalışıldığını söyledi. Dayanışmanın önemine de dikkat çeken Kızılkaya, “O dayanışmanın o birlikteliğin belki sayı az olabilir ama sesinin çok gür çıktığını ve o sesin duvarları kırıp bize kadar ulaştığını da söyleyebilirim” dedi.

‘HEVESİMİZ KURSAĞIMIZDA KALDI…’

OHAL KHK’si ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile ilgili 16 Ağustos 2016’da İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği tarafından açılan davanın 5’inci duruşmasında gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya 441, İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı ise 301 gün sonra dün tahliye edildi.

Tahliyenin ardından Evrensel’den Meltem Akyol’a konuşan Kızılkaya, tahliyelerine sevinemediklerini ifade ederek şunları söyledi: “Cumhuriyet davası da vardı ve oradaki gazeteci arkadaşların da özgürlüğüne kavuşabileceğine dair bir umut vardı fakat o gerçekleşemedi. O gerçekleşmeyince benle Kemal’in (Sancılı) hevesi biraz kursağımızda kaldı.” Türkiye’de içerisi mi cezaevi, dışarısı mı cezaevi, tahlil etmenin zor olduğunu söyleyen Kızılkaya, “İkisi birbirine karışmış durumda” dedi.

‘BÜTÜN GAZETECİLERE YAPILIYOR’

Gözaltı süreci ile birlikte 441 gün özgürlüğünden mahrum kalan Kızılkaya, “Türkiye’de arkasına yaslanabileceğimiz bir hukuk yok. Sadece Kürtler, Aleviler, sosyalistler açısından değil, sadece basın emekçileri açısından değil, toplum açısından da arkanızı yaslayabileceğiniz, kendinizi savunabileceğiniz bir hukuk yok. Dolayısıyla burada korsanvari bir şey var, maalesef adalet tu kaka edilmiş durumda. Biraz insanların burnunu sürterek, açıkçası yaptığınız işten, mesleğinizden, sizi vazgeçecek noktaya getirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla bu sistematik bir şey, sadece bana değil bütün gazetecilere yapılıyor aslında” diye konuştu.

‘GÜÇ VE ENERJİ VERİYOR’

Gazeteciler arasındaki dayanışmaya da dikkat çeken Kızılkaya şunları söyledi: “Gazetecilerin sesinin çok gür çıktığını söyleyebilirim. Ben içerideyken, hem ben, hem diğer gazeteci arkadaşlarım açısından, aldığım bilgiler o şekilde. O dayanışmanın, o birlikteliğin belki sayı az olabilir ama niteliğinin çok iyi olduğunu, o sesin çok gür çıktığını ve o sesin duvarları kırıp bize kadar ulaştığını da söyleyebilirim. Bu anlamda dayanışma gösteren herkes, belki görevlerini yaptılar ama ben de onlara müteşekkirim. O ses emin olun herkese güç veriyor. Düşüncesinden dolayı haksız yere hapsedilenlere korkunç bir güç ve enerji veriyor.

O anlamda herkesin, Evrensel’in, Demokrasi’nin, Cumhuriyet’in BirGün’ün ve diğer muhalif demokratik sol basının bu konudaki çabası hakikaten takdire şayan. Cezaevinde bulunan diğer gazetecilerin durumuna da dikkat çeken Kızılkaya, “Biz biraz göz önünde olan gazetecileriz, o anlamda sesimizi en zor koşullarda bile bir parça dışarıya duyurabildik. Ama çok daha kötü koşullarda olan çok fazla insan, çok fazla gazeteci var. Bunların koşulları çok daha zor, iletişim olanakları çok daha sınırlı. Bunu özellikle söylemek istiyorum, kamuoyunun buna dikkatini çekmesi gerektiğini düşünüyorum.”

Son olarak cezaevindeki hasta tutukluların durumuna dikkat çeken Kızılkaya, “Cezaevinde adli olsun, siyasi olsun, görüşü ne olursa olsun, hasta olan, yaşamını orada idame ettiremeyecek olan tutukluların serbest bırakılması lazım. Kamuoyu bu konuda duyarlılık göstermeli” dedi.