Diyarbakır Sur'da yapılan her yeni çalışma siyasetçiler için bir övünç kaynağı olsa da, Sur'un eski sakinleri için durum farklı. Çünkü birçoğu yapılan yenilemenin geçmişlerine dair tüm izleri sildiğine inanıyor.

Tarihi Sur ilçesinde 2015 yılı sonunda sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve ilçenin bazı mahalleleri tamamen yıkılmıştı.

Hatice Kamer'in BBC Türkçe'de yer alan haberine göre Fatihpaşa Mahallesi eski sakinlerinden Ethem'in, Kurşunlu Cami civarındaki iki katlı evi, dükkanı eşyalarıyla beraber yıkılmış. Şimdi eşi, çocukları ve yaşlı babasıyla Bağlar'da yaşıyor ama en büyük arzusu Sur'a geri dönmek.

93 yaşındaki babasının her gün kendisine Sur'a ne zaman döneceklerini sorduğunu anlatıyor. "'Yollar ne zaman açılacak, evimize ne zaman gideceğiz' diye soruyor. Her seferinde yalan söylüyorum, orada ne olup bittiğinden haberi yok, evin yıkıldığını duysa ve bir daha Sur'a dönemeyeceğini öğrense bir dakika bile yaşayamaz."

Ethem her ay düzenli kira yardımı aldıklarını söylüyor.

Eşya bedeli olarak ise bin 720 lira verildiğini anlatıyor. Evinin tapusu olduğu için Ethem'in Sur'da yapılan evlerden alma hakkı var ama maliyeti çok yüksek.

"Tapum var diye beni aradılar, 'TOKİ seçeneği var' dediler, istemedim. 'Bankaya paranı yatıralım, al' dediler, onu da istemedim. Ben arsamın üzerinde ev yapmak istiyorum ama 93 bin lira değer biçilen evim için 20 bin lira kepçe ve yıkım parası alacaklarını söylüyorlar, 160 bin lira proje parası vereceksin diyorlar. Yapılacak evlerden almaya kalksam, evime biçilen değer 93 bin lira, yapılacak evlerin değeri 400 bin lira. 307 bin lira borçlanmam gerek. Ben de hiçbir şey istemiyorum dedim, arsam orda kalsın, ne ev istiyorum ne de para."

Gazeteci Hatice Kamer, Sur'a ilişkin gözlemlerini şöyle anlatıyor:

Girişin hala yasak olduğu Hasırlı mahallesinde bir süre önce tarihi Diyarbakır evleri mimarisine benzer 44 ev inşa edildi. Ancak bu yapılar tartışmalara neden oldu. Diyarbakır'da çalışan gazeteciler olarak Bakan Özhaseki'nin programını izlemek üzere, iki yıl aradan sonra yasağın devam ettiği Sur'a girdik.

Tek tük ağaçların ve tarihi yapıların seçildiği o koca boşlukta yön duygumuzu kaybettiğimizi sanıyoruz çünkü koca boşlukta tanıdık tek bir yer yok. Acele kamulaştırma kararı alınan Diyarbakır'ın Sur'un iki mahallesinde yıkıma başlandı.

1 Kasım seçimlerini oy verme işlemlerini izlediğim okullardan biri olan Fatihpaşa Mahallesi sınırlarındaki Süleyman Nazif Ortaokulu'nun ek binası yıkılmış, tarihi ana binası ise büyük zarar görmüş. Okulun çevresindeki sokak ve evlerin izi bile kalmamış.

Hasar gören Tarihi Kurşunlu Camii onarılıyor. Bahçe duvarı yeniden örülüyor.  

Uzaktan Paşa Hamamı, Dört Ayaklı Minare, Surp Gargos Ermeni Kilisesi'nin çan kulesi seçiliyor. Kilisenin çevresinde kepçeler bazı evleri yıkmaya devam ediyor. Yıkıntılar arasında taşlarla örülü tek tük evler seçiliyor, muhtemelen tescilli evler. O evlerin de onarılacağı söyleniyor.

Üç bin yıl kesintisiz bir şekilde yaşamın devam ettiği Suriçi şimdi bomboş bir meydan gibi. Burası hiçbirimizin tanıdığı Sur değil artık.

Sur duvarları dışında o bildiğimiz Sur'dan geriye ise hiçbir şey kalmamış.

Hâlâ patlayıcı maddelerin olduğu ve geçen haftalarda iki tane bombanın imha edildiği anlatılıyor.

Minibüs tozun dumanın içinde Hasırlı Mahallesi sınırında yapılan Kiptaş evlerinin şantiye sahasında duruyor. Diyarbakır mimarisine uygun yapılmaya çalışılan evlerin inşaasında kullanılan malzemeler ve ortaya çıkan eser, bu çabanın yetersiz kaldığını gösteriyor. Yapıların uygun olmadığı tartışmaları üzerine birçoğunda değişiklik yapılacağı söyleniyor.

Fotoğraflar: Hatice Kamer