“Halka Bütçe” çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen TMMOB ziyaretinde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Savaş politikaları ile varlığını sürdürmeyi hedefleyen, varlığını savaş politikalarına dayandıran bir iktidar anlayışı söz konusu” dedi.

‘HALKA DAYALI BÜTÇE’

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, daha önce gerçekleştirdikleri “Halka Bütçe” ziyaretlerine ve ziyaretlerin nedenine değindi. Halkı temsil eden bir bütçe için ziyaretler gerçekleştirdiklerinin ifade eden Sancar, “Hem görüşlerimizi aktarıyoruz hem de görüşler alıyoruz. Halka bütçe ancak halka dayanırsa bir anlam ifade eder. Biz halka bütçe dediğimizde hem içeriğinin hem de yapılış sürecinin halka dayanmasını gerektiğini söylüyoruz. Yapılış süreci maalesef halka dayanmıyor. Halka dayanabilmesi için bütçe yapım sürecine katılım yollarının açık tutulması ve güvencede olması gerekiyor” diye konuştu.

‘AKP’NİN HEDEFLERİNE GÖRE BÜTÇE’ 

Emek ve meslek örgütlerinin bütçe görüşmelerine dahil edilmediğine değinen Sancar, “Plan Bütçe Komisyonu’ndaki arkadaşlarımız özellikle meslek örgütleri emek örgütlerinin komisyondaki çalışmalara katılımını sağlamak için önergeler verdiler. Ama bu önergeler iktidar partileri tarafından reddedildi, biz daha kapsamlı bir katılımdan yanayız ama bu dar ve acil boyutunu bile iktidar istemiyor. Kendi meclis çoğunluklarına dayanarak kendi belirledikleri hedeflere göre bir bütçe çıkarmaya çalışıyorlar. Yapılış süreçleri halka dayanmıyor. Bütçe hakkı parlamenter sistemlerin temelinde yer almaktadır” diye belirtti.
 
‘SAVAŞ BÜTÇESİ MECLİS’TE’

Halkın kendi bütçesinin hazırlamasının önemine vurgu yapan Sancar, “Ama bütün bunları bu ülkede görme imkanımız yok. Bu iktidar bütün bu demokratik yolları ve mekanizmaları işlevsiz kılmak için her gün yeniden her türlü yöntemi devreye sokuyor. Biz buna karşı halka dayanan hem bütçe açısından hem de diğer açılardan halka dayanan bir işleyişi sağlayabileceğimiz konusunda çalışmalar sürdürüyoruz. İçerik itibari ile de şimdi sunulmuş olan bütçe kanun teklifi hiçbir şekilde halka hitap etmiyor” şeklinde konuştu. 

Meclis’te “savaş” bütçesinin görüşüldüğünü dile getiren Sancar, devamla şunları söyledi: “Halka yönelik değil tam tersine bizim broşürün başlığında ifade ettiğimiz gibi bu bütçe savaşa saraya ve yandaşa dayanan bir bütçedir. Kaynakların halkın tümüne ait olması gereken kaynakları savaşa saraya yandaşa tashih eden bir anlayışla hazırlanmıştır. Biz buna karşı mücadelemizi her alanda sürdürüyoruz. Saraya bütçe dediğimiz zaman günlük harcamalarını kast etmiyoruz.”
 
‘İKTİDAR İSRAF İÇİNDE’

İktidarın israf içinde olduğunu söyleyen Sancar, “Az önce Meclisten buraya geleceğimiz zaman, bütün yollar kapanmıştı. Ben ve arkadaşlarım Meclis’te 3’üncü parti temsilcisiyiz ama AKP’nin Genel Başkanı konuşma yapmak için Meclise geliyor, yollar bütün güzergahlar kapatılıyor, yüzlerce güvenlik elemanı Meclis’te oluyor, yukarıda helikopterler geziyor. Soruyoruz: Bunların kaynağı nereden geliyor?” dedi. 

İLLEGAL GÜVENLİK HARCAMALARI 

Bütçenin 5’te birinin güvenliğe ayrıldığına dikkat çeken Sancar, “Güvenlik bütçesi toplamın yüzde 17’sini kapsaması iktidarın zihniyetini de yansıtıyor. Savaş politikaları ile varlığını sürdürmeyi hedefleyen, varlığını savaş politikalarına dayandıran bir iktidar anlayışı söz konusudur. İçeride görüyorsunuz, her gün yeniden tehditlerle daha da ötesi suç örgütleriyle işbirliğinin daha da alenen gerçekleştiği, neredeyse pervasız bir tehdit düzeyine gitmesinde bir sakınca görmüyorlar. Formel güvenlik harcamaları yanında, muhtemelen informel, illegal güvenlik harcamalarının da boyutu çok büyüktür. Onu tespit edemiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
KAYNAK AKTARIMI 

Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü. “Bu örtülü kaynaklardan karşılanıyor, başka yollardan da burada da büyük meblağlarda bir kaynak transferi söz konusu oluyor. Tanık olduğumuz politikalar sürekli yeni çatışma ve gerilim alanları yaratma üzerine kuruludur. Bir kaç hafta önce Libya ile ilgili söyledikleri sözler ile bugün söyledikleri arasındaki uçurumu görelim. Ne oldu peki bu kadar yüksekten meydan okuyan, iddialı bir şekilde Libya’da aktör olmayı hedeflediğini söyleyen iktidar, birdenbire Libya’dan söz etmez oldu. Peki, bu arada giden kaynaklar ne oldu kimden nereden gitti? Bunun Türkiye’de halka dönüşü ne oldu. Biz bu soruların peşindeyiz. Bu soruların peşini bırakmayacağız. Sadece savaşa değil yandaşa da büyük bir kaynak aktarımı var.  Bunu en iyi teknik olarak bilecek olan TMMOB’tur. Özellikle büyük projeler dolayısıyla birkaç büyük şirkete ayrılan aktarılan kaynaklar devasa boyuttadır. Bütün bunlar aynı zamanda iktidarın kendi devamlılığını sağlayacak ağları ve ilişkileri yerleştirme politikalarıdır. İşte bu üçüne savaşa, saraya ve yandaş ve ranta karşı halka bütçeyi savunuyoruz.

ÇEVRE TALAN EDİLİYOR

Bunu sizlerle de ve diğer emek-meslek örgütleri ve halkla da paylaşarak, bu süreci birlikte yürütme amacındayız. Bir başlık var ki ona dokunmadan geçmek istemem. Biri deprem meselesidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçesi ile ilgili gelişmeleri paylaşayım. Arkadaşlarımız Bütçe Plan Komisyonu’nda sürekli bunlarla ilgili konuşmalar yapıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçesinde depreme dair herhangi bir kaynak aktarımı yok. Kaynak ayrılması reddediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, sadece rantsal kaynak aktarımı durumundadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olan bu bakanlık doğanın talanının sebebi ya da en önemlisi aracı konumundadır. Çevreyi talan ediyorlar, kentleri talan ediyorlar depreme karşı herhangi bir tedbir alınmıyor oysa depremler bizim hayatımızı ilgilendiren bir konu.
 
TMMOB TÜRKİYE’NİN YÜZ AKIDIR

Meslek örgütleri, özellikle TMMOB gibi, TTB gibi Türkiye’nin demokrat birikimlerinin yüz akıdırlar. Bunları kontrol edemeyen iktidar etkisizleştirmeye, kanunlarla işlevsizleştirmeye çalışıyorlar. Gerçi attıkları her adımda fiyasko yaşıyorlar. Çünkü halk artık bir iktidar gerçeği her geçen gün çok daha çıplak bir şekilde görünüyor. Halka bütçeyi de ancak birlikte mücadele ile sağlayabiliriz bu çözülen rejimin enkazının halkın üzerine düşmesini hep birlikte engelleyebiliriz. Bu sistem çözülüyor, bu sistem çökmektedir. Bizlere düşen bu çöküşün faturasının halka çıkarılmasını önlemektir. Yani halkın, sistemin enkazı altında kalmasını engelleyecek ortak mücadeleyi hayata geçirmektir.”