Kocaeli T Tipi Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerini aktaran tutuklu Şükrü Akbaş, 8 kişilik odada 21 kişi kaldıklarını, çoğu tutuklunun yerde yattığını belirtti. Akbaş ihlalleri bir bir anlattı.

Kocaeli 2 Nolu T Tipi Cezaevi'nde tutulan Şükrü Akbaş, OHAL sonrası cezaevlerinde artan hak ihlallerini gönderdiği mektupla aktardı. 

8 KİŞİLİK ODADA 21 KİŞİ

Dihaber'de yer alan habere göre, Akbaş'ın mektubunda şu bilgiler yer aldı: "Bulunduğumuz cezaevinin kapasitesi 800-900 kişilik. Şu anda cezaevinde bin 800 kişi kalıyor. Ayrıca 8 kişilik odada 21 kişi kalıyor ve bu sayının yarısı yerde yatıyor. Bu sıcakta balık istifi kalıyor olmamız temizlik ve sağlık koşullarını tamamen ortadan kaldırmış durumda. Uzun yıllardır içeride olan bir çok arkadaşımızın kronik sağlık sorunu var. Diş için ayda bir gün belirlenmiş ve üç kişi dışında kimse götürülmüyor.

Yine normal revir haftada bir gün ve yine iki-üç kişiden fazla hasta kabul etmiyor. Bir hastane sevki için aylarca beklemek gerekiyor ve kimi durumlarda teşhis için kimi test ve tahlillerin yapılması gerekiyor. Bunun için de aç gidilmesi lazım. Bu durum önceden bize iletilmediği için defalarca ring eziyetine katlanıp hastaneye gidiyoruz. Ancak tok gidildiği için tahlil yapılmayarak geri dönmek zorunda kalıyoruz. Bu durum hastalığın ağırlaşması ve kalıcılaşmasına sebep oluyor."

'OHAL GEREKÇE GÖSTERİLİYOR'

Yaşadıkları sorunların çözümü için muhatap bulamadıklarını belirten Akbaş, "Çözüm talep etmek için görüşmeye gittiğimizde de 3-5 dakikada, ayakta ve hazırolda aktarmamız dayatılıyor. Var olan sorunlar bilinse de OHAL gerekçe gösterilerek çözülmüyor" diye belirtti. 

'AÇIK GÖRÜŞ SÜREMİZ 20-D30 AKİKAYA İNDİRİLİYOR'

Akbaş, açık görüşlerde de ihlaller yaşandığını belirterek, "Aile açık görüşlerimiz tam bir eziyete dönüştürülmüş durumda. Bir-iki gün süren zorlu bir yolculuktan buraya ulaşabiliyorlar.

Resmiyette 40 dakika olan görüş süremiz çoğu sefer keyfi gerekçelerle 20-30 dakikaya düşürülüyor. Girişte çıkarılan zorluklar ve geciktirmelerle adeta gelmeyin deniliyor. O kadar gayri insani bir zihniyet var ki bir arkadaşımızın üç ve beş yaşındaki çocukları kimlikleri evde unutulduğu için görüşe alınamayabiliyor. Bu şekilde ailelerimize de eziyet ediliyor ve cezalandırılıyor" bilgilerini verdi.

'10 SAAT OLAN SOHBET VE SPOR HAKKIMIZ KALDIRILDI'

Akbaş, cezaevinde sohbet ve spor aktivitelerine yönelik ihlaller için de mektubunda şunlara yer verdi: "Genelgeden kaynaklanan haftada 10 saat olan sohbet ve spor hakkımız tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu durum ayda üç sefer ve 40 dakika olarak -tabi keyifleri isterse- uygulanıyor. Koridora çıkıldığında tek sıra ve askeri düzen dayatılıyor. Buna itiraz ettiğimizde geri dönmek durumunda kalıyoruz. Bunun dışında hiç bir etkinlik bırakılmamış." 

'KANTİN SÖMÜRÜ VE RANT MESELESİDİR'

Akbaş, son olarak şu ihlallerden bahsetti: "Ailelerin gönderdiği kolilere, yasak denilerek el konuluyor. Özellikle iç çamaşırı, çorap ve havlu kantinden almamız dayatılıyor. Cezaevinde kantin konusu başlı başına rant ve sömürü meselesidir. Tutsakların dışarıdan bir şeyler almaları zaten mümkün değil.

Tüm insani ve yaşamsal ihtiyaçlar kantinden karşılanıyor. Ancak zihniyet tutsakları sömürmek olduğundan en kalitesiz ve sağlıksız olan eşyalar biz tutsaklara en fahiş fiyatla satılıyor.

Tahliyesi gelmiş olan bir arkadaşımız çok keyfi ve hukuksuz bir şekilde tahliye edilmeyerek mağdur ediliyor. Yine bir arkadaşımızın yeni tutuklandığı ve cezaevini bilmediğinden 3-4 ay gibi bir süre kendi hukuklarını da yok sayarak adli koğuşunda tutulduktan sonra içimize verildi. Bu ve benzeri konularda en küçük bir itirazda bulunduğumuzda soruşturma ve disiplin cezalarıyla karış karşıya kalmaktayız."