Ortadoğu Uzmanı Hamide Yiğit, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’yi tehdit ettiği son mesajında dikkat çeken “güvenli bölge” vurgusunu’ değerlendirdi.

Yiğit’e göre bu son mesaj tehdit içerikli olsa da “Türkiye’ye karşı bir hamle değil seçim hediyesi”.

 ‘TÜRKİYE’YE BİR SEÇİM HEDİYESİ’

Karınca’dan Bekir Avcı’nın haberine göre, Yiğit, son açıklamanın esas alınması durumunda Trump’ın Kürtlere dönük de mesaj verdiğini hatırlatarak, bunun “iki tarafa da dönük” olduğunu belirtiyor.

Ona göre Trump’ın mesajı ABD’nin dış politikasından bağımsız olarak yorumlanırsa eğer bu, “Türkiye’ye karşı bir hamle değil aksine Türkiye’ye bir seçim hediyesi”.

“Türkiye’yi her ne kadar tehdit ediyor, uyarıda bulunuyorsa da sanki seçim öncesinde bir can simidi gibi. İç siyasette iktidarın elini güçlendirecek bir çıkış. Çünkü seçim öncesinde böyle hamleler Türkiye’nin elini güçlendirebiliyor. Hatırlanırsa Merkel de daha önce böyle bir can simidi olacak açıklamalar sunmuştu, AKP de bunu çok iyi kullanmıştı.”

Mesajdaki “güvenli bölge” vurgusunun Türkiye’nin işine geldiğine dikkat çekiyor Yiğit ve Çavuşoğlu’nun “30-32 km gibi bir güvenli bölge ABD’nin de fikri değil, bu Sayın Cumhurbaşkanımızın sadece ABD değil, tüm Avrupalılara teklifidir” sözlerini hatırlatıyor.

“Obama’dan bir türlü koparamamışlardı. ABD bu ‘güvenli bölge’ taleplerinden hep uzak durdu, sıcak bakmadı. Trump iktidara geldiğinde, hatırlayalım, Arap ülkelerini ziyaret turu başlattı ve orada ‘güvenli bölge’yi pazarladı. Suriye’de güvenli bölge oluşturma paketi ile Arap turuna çıktı. Ama oradan da ‘güvenli bölge’ çıkmadı.”

Yiğit’e göre 2011’den beri karşılık bulmayan ama bugün ABD’den gelen açıklamayla gündemleştirilen ‘güvenli bölge’ vurgusu, Türkiye’nin elini rahatlatıyor ve Ankara’nın politikasına meşruiyet kazandırıyor.

Ancak Yiğit, Türkiye’nin “güvenli bölge” talebi ile Trump’ın “güvenli bölge” vurgusunun içerik ve biçim bakımından farklı olduğuna da dikkat çekiyor.

“AKP’nin güvenli bölgeden kastı, elindeki cihatçıları yerleştirebileceği ve Türkiye’den dönüşlerini sağlayabileceği bir güvenli bölgedir. Yönetimini ve iradesini kendisinin belirleyeceği bir güvenli bölgedir.

“Trump’ın sözünü ettiği güvenli bölge ise (eğer başarabilirse) Kürtler içindir. Kürtlerin pozisyonu üzerinden edindiği konum neyse, o konumu Arap ülkelerinden oluşturulacak yeni bir askeri birliğe devrettiği bir bölge istiyor ABD. Yani Kürtlerin ve Arap NATO’sunun denetiminde olan bir güvenli bölgeyi kastediyor Trump. ABD’nin işine gelen böylesi bir güvenli bölgedir. Kuzey Suriye’den Suriye’nin doğu sınırlarına doğru… ABD’nin birinci planı budur.

“ABD’nin Türkiye’nin müttefikliğine ihtiyacı var, bunu sürdürmek istiyor. Öte yandan Kürtlerle de müttefikliğini devam ettirmek istiyor, çünkü onlar üzerinden bir pozisyon edinmiş durumda. Ama Türkiye’yi de Kürtleri de bir arada, dengede tutmak istiyor. ABD o sınır hattına, ‘güvenli bölge’ ya da ‘güvenli şerit’ denilebilecek o hatta, Türkiye’nin onaylayacağı Kürtleri (ENKS) yerleştirmek istiyor. Suriye ordusunun oraya gelmesini engellemek, Türkiye’nin onayını alacak güçlerden oluşmasını sağlamak niyetinde.

“ABD’nin bir planı şudur; Suriye’nin doğusunda ırak sınır hattı arasına bir Tampon bölge ki bunda tek hedef İran’ın Suriye’ye uzanan elini kesmektir. Bu da tamamen İsrail’in güvenliği ile ilgilidir. ABD’nin tek kaygısı budur esasında.”

‘İDLİB OPERASYONU YAKIN’

Şu anda Fırat’ın doğusunun gündemde olduğunu söyleyen Yiğit, Suriye’nin geleceğiyle ilgili sadece iki şeyin konuşulduğunu hatırlatıyor.

Bunlardan biri Suriye’nin geleceğini belirleyecek Şam ile Kürtler arasındaki müzakere, bir diğeri ise Türkiye ve ABD’nin pozisyonlarını hangi karşılıklı hamleler üzerinden yeniden elde edecekleri. Ancak Yiğit’e göre konuşulmayan şey İdlib’deki cihatçılar.

“İdlib operasyonu başlatılacak, yakındır. El Nusra çok alan genişletti, bunun için de sanki bir kıvılcım tutuşturuldu. Bölgede hakimiyeti olan grupların hepsini ezdi, bölgede tek güç haline geldi. Bu da operasyonun başlaması için bir fırsat veriyor. (Şam ve Rusya) arada Türkiye olmasın diye onun garantörlüğündeki grupları oradan tahliye etmesini, önlerine Fırat’ın doğusu gibi bir operasyonu koymasını isteyebilir.”

‘FIRAT’IN DOĞUSUNA SINIRLI TEHDİTLER OLABİLİR’

Yiğit, bütün bu hızlı gelişmelerin Türkiye’deki seçimlerle alakası olduğunun altını çiziyor. Hala bir operasyonun olup olmayacağını kestirmenin ise zor olduğunu belirtiyor.

“Seçime dönük ortalık çok sıcaksa ve propagandist bir malzeme yoksa, evet, operasyon mümkündür. Ama sonuç almaya dönük bir hamle olmaz, taktiksel bir saldırı olabilir.

“Fırat’ın doğusu hedef gösterilirken kesin olan tek şey vardı ki hedef orası değil Minbiç’ti. Minbiç’le ilgili ABD ile yol haritası üzerinde anlaşmayı hedefleyen bir savaş tehdidi yükseltme hamlesiydi o. Sonra Fırat’ın doğusunu hedef gösterirlerken, Trump çekilip ‘Hadi buyurun’ diyerek bir olanak sundu ama Türkiye orada durdu.

“Fırat’ın doğusuna bundan sonra sınırlı tehditler olabilir. İdlib’de garantörü olunan Suriye Ulusal Ordusu’nun cihatçıları oraya kaydırılabilir.”

Kaynak: Gazete Karınca