Cumhuriyet / Alican Uludağ

“12 gündür kardeşim Ethem’in hücre hücre ölüşünü izlemek, çok korkunç bir duygu” diyor Mustafa Sarısülük hastane bahçesinde... Kızılay’daki eylemde başından vurularak beyin ölümü gerçekleşen işçi Ethem’in tüm organları iflas etmiş. Ancak sadece “kalbi” direniyor; yoksulluk içinde geçen bir hayatta “iyi bir gün” görmek için.... Çünkü Ethem, “hümanistti, insanları severdi...”

Henüz 26’sındaydı Ethem Sarısülük, Ostim’de kaynak işçisi olarak çalışıyordu. 1 Mayıs’ta Taksim’e girmek için mücadele ederken başından ağır yaralanan lise öğrencisi Dilan için Facebook’taki hesabından “diren” diye yazmıştı. Ama nereden bilebilirdi ki aynı şeyin başına gelebileceğini? 1 Haziran günü Kızılay Meydanı’ndaki Gezi Parkı eylemine katılan binlerin içinde yer alıyordu. Polisin saatler süren müdahalesine karşı hiç tanımadığı insanlarla meydanı vermemek için omuz omuza direniyordu. Ta ki bir polis kurşunu onu başından vurana dek... Saniyeler içinde yere yığıldı Ethem ve bir daha gözlerini açamadı.

Çorum’un Sungurlu ilçesinde doğmuş Ethem. Yoksulluk içinde bir çocukluk geçirmiş. 1991 yılında ailesi ile Ankara’ya göç etmiş. Çalışmak zorunda kaldığı için liseyi bırakan Ethem çevresinde hümanist bir insan olarak tanınıyor. 13 gündür Numune Hastanesi’nin bahçesinde yatıp kalkan ağabey Mustafa Sarısülük, kardeşini şöyle anlatıyor: “Ethem, çok zor şartlarda büyüdü. Çok yoksulluk çekti. Yıllardır en ağır işlerde çalıştı. Ancak bilinçli bir insandı, insan hakları aktivisti. Demokratik eylemlere sürekli katılırdı. Ethem, türban yasağının kalkmasını isteyen bir kişiydi aynı zamanda.”

Ağabey Sarısülük, “Ethem’in en büyük hayali neydi?” sorusuna, “Kendi benliği için bir şey istemezdi. Sadece insanların iyi yaşamasına dair hayalleri vardı” karşılığını verdi. “Bir kardeş kaybettiniz” dediğimizde ağabey Sarısülük, bir an durup yutkunuyor. Sonra bir kardeş kaybetmenin acısını ancak birkaç cümle ile özetliyor: “Bugüne kadar birlikte yaşanmışlıklarımız, sevinçlerimiz, hüzünlerimiz oldu. Ama 12 gündür burada kardeşimin hücre hücre ölüşünü seyretmek, can çekişini izlemek çok korkunç bir duygu...”

Mustafa Sarısülük, şu ana kadar hiçbir yetkilinin kendilerini aramadığını belirtirken “Böyle bir beklentim de yok. Bu işin esas sorumlusu zaten devlet ve hükümettir” ifadesini kullandı.