Kemal Göktaş / Vatan

Kızılay’daki Gezi eylemlerinde polis kurşunuyla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük, ardından tam bir dram bıraktı. Ailesi, Ethem’in kayıp hayatını anlattı.

Ethem Sarısülük adı, Gezi eylemlerinin başladığı günlerde Ankara’da polis müdahalesiyle ağır yaralanan göstericilerin arasında geçiyordu. Sonra durumunun ağırlaştığı, kafasında metal bir cisim olduğu haberi geldi. Hastanede verdiği yaşam savaşını kaybettiğinde, o metal cismin, çevik kuvvet polisinin attığı kurşun olduğu anlaşıldı. Ethem’i vuran tabancayı ateşleyen polis memuru “meşru müdafaa” denilerek serbest bırakıldı. Artık hedefte Ethem vardı. Elinde bir tüfekle askeri giysiler içinde fotoğrafı servis edildi, “terör kampında” denilerek. Oysa ailesine sorsalardı, Hakkari’deki bir karakol inşaatında çalışan Ethem’in o fotoğrafları, oradaki askerlerle birlikte çektiğini öğreneceklerdi. Ethem Sarısülük Gezi eylemcileri için “kaybettikleri bir yol arkadaşı” iken, bazılarınca neredeyse “katli vacip” bir “terörist”ti.

KİMDİ ETHEM SARISÜLÜK?

Önce babası Muzaffer Sarısülük’ün sıra dışı hayatını öğrendik gazete sayfalarından. Çorum’daki köyünde yapayalnız yaşayan, insanlarla iletişim kurmayan, yaşadığı barakada hiçbir eşyası olmayan, eski ve yırtık elbiseler içinde, uzun ve kirli saçı, sakalıyla bir meczup gibi görünen baba... Babanın kendisine yalnız bir hayat seçmesiyle anne Sayfı’yla 4’ü erkek 1’i kız 5 çocukla köyde yoksul bir hayata adım atmış. Dayı gelmiş, Ankara’nın yoksul ve “öteki” mahallesi Ege Mahallesi’nde yaptığı gecekonduya yerleştirmiş aileyi.

YOKSULLUKTAN OKUYAMADI

Yoksulluk içinde bir anne ve 5 çocuk, büyük şehirde... Ethem, kendisinden sadece birkaç yaş büyük ablası Fikrinaz’ın elinde büyümüş. Anne evlere temizliğe giderken, çocuklar okula gitmiş. Ama hep yarım kalmış o okullar. Ethem liseyi 2. sınıfta bırakmış. Hamallık yapmış kargo şirketlerinde önce. Ağır yükleri kaldırırken sevinçli bir gülümseme oturmuş çektiği fotoğraflara. Sonra kaynakçılığa başlamış. İri yapılı ve güçlü bedeniyle becerikli bir usta olmuş kısa sürede. Hakkari’deki inşaatta iş almış o sırada. Gitmiş yapmış işini ama hala alamamıhak ettiği paranın yarısını.

SEVGİLİSİ OLMADI HİÇ...

"Annesinin kuzusu" Ethem. 26 yaşında (ve hep öyle kalacak).  Hiç sevgilisi olmamış, en azından annesi, abisi 'Her şeyini anlatırdı, olsaydı bilirdik' diyor. Ama hastanede yaşam savaşı verirken bir iki kızın gelip "Ethem'in eski sevgilileri" olduğunu söylediklerini de duymuşlar. Annesine "Herkes evlenip gitsin, ben seninle kalacağım" dermiş. Hırslı, güçlü ve sade bir insan diyorlar, annesine getirip tanıştırdığı bir sevgilisi, kaygısız, rahat bir hayatı yaşayamadan bu ülkenin kayıp çocuklarının arasına karışan Ethem için. Elbette, ateş düştüğü yeri yaktı, en çok da annesinin ciğerini..."Oğlumu aldılar. Şimdi hiç değilse adalet yerini bulsa, katilini alsalar, biraz içim soğuyacak" diyor annesi. "Bu acıyla nasıl yaşayacağım, onu nasıl büyüttüm bir ben bilirim" diyor, günlerdir ağlamaktan kurumuş acılı gözleriyle.

PARASIZ EĞİTİM İSTEDİ

Çorumlu Alevi bir ailenin çocuğu Ethem. Ege Mahallesi’nin politik ortamında büyümüş. Okumayı çok seviyormuş, zaten odasındaki kitaplıktan çıkarmak mümkün. Ailedeki herkes gibi solcu. Kardeşleri gibi o da parasızlıktan okuyamamış. Ama Lise 1’de “Parasız eğitim” dilekçeleri vermek istediklerinde polisten dayak yiyip gözaltına alınmış. Tek gözaltısı da o. Eylemlere gidermiş arada... Ama sol jargonla söylendiği şekliyle “örgütlü” değilmiş.

ÇOCUKLUĞU OLMADI OĞLUMUN

Çocuklarını babasız büyüten anne Sayfı ise yoksulluğun acısını daha bir ağır hissediyor: “Çocukluğu olmadı benim oğlumun. Hep çalıştı. Hep didindi. Nasıl anlatayım ki Ethem’i. Her şeyin içinde anısı var. Arkadaşıydım, babalarıydım ben çocuklarımın, sadece anne değil. Yüküm ağırdı. Yemeğimiz bile olmazdı. Suyla beslerdim çocuklarımı.”

Ethem Sarısülük'ün portresinin daha kapsamlı halin Kemal Göktaş'ın blogspot'unda yer almakta. Okumak için buraya tıklayınız.