Tutuklu Hakların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile eski eş başkan Figen Yüksekdağ'ın duruşmalarını takip etmek amacıyla 10 ayrı ülkeden Ankara'ya gelen, ancak duruşmaları izlemelerine izin verilmeyen yabancı heyetler, HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, heyetlerin gelişinin önemine ifade ederek, heyetlerin engellenmesinden dolayı kendilerinin “üzgün ve mahcup” olduklarını söyledi.

HDP üzerinde ciddi baskılar olduğunu ifade eden Özsoy, çalışanlarının çoğunun cezaevlerinde bulunduğunu anımsatarak “Bunlar zor zamanlar ama bu zor zamanları aşacağız” dedi.

BİLGEN: DAVALAR TARİHE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇECEK

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ise, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın yargılandığı davanın tarihe ‘kara leke’ olarak geçeceğini savundu.

Bilgen, “Bu tür davalar bir ülkenin siyasi hayatında önemli sembollerdir. Dün ve bugün devam eden iki eş başkanlarımızın davası bu ülkenin tarihine kara leke olarak geçecektir. Türkiye’nin taraf olduğu bütün sözleşmelerin ayaklar altına alındığı iki gün yaşadık” dedi.

Bilgen, partililerin Ankara’ya gelmesi ve duruşmaları izlemesinin engellendiğini dile getirerek, “Birçok ilde partililerimizin henüz bulundukları illerden çıkmadan araçları bağlandı, cezalar kesildi. Bugün Ankara’ya girmeleri engellendi. Oysa Türkiye iç hukukunda yargılamanın adil olması, herkesin duruşmayı izleme imkanı önemli bir koşullar olarak tarif edilmiştir. Dün de bugün de bu koşul engellenmiştir” ifadelerini kullandı.

Bilgen, gazetecilerin engellendiğini ve duruşma salonuna girmesinin durdurulduğunu ifade ederek uluslararası heyetlerin mahkemeye alınmadıklarını hatırlattı.

“Biz çıkışta partililerimize herhangi bir açıklama yapma imkanı bile bulamadık” diyen Bilgen, “Bu tür davaların sadece mahkeme salonlarında sonuçlanmayacağını, aslında toplumsal mücadele, uluslararası dayanışmayla sonuca ulaşacağının farkındayız” şeklinde konuştu.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, davayı izlemek için Ankara’ya gelen heyetlerin açıklamaları şöyle:

‘BİZ DE KENDİMİZİ HAPİSTE HİSSEDİYORUZ’

Türkiye’nin tutumunu eleştiren İngiliz aktivist Margaret Owen, yaşananların kabul edilemez olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

“HDP’ye bizi buraya davet ettiği için çok teşekkür ederiz. 15 yıldır buradaki mahkemeleri takip ediyorum. Dün ve bugün olanlar dibe vurmaktır. Gerçekten kabul edilemez, sinir bozucuydu. Korkunç olduğu kadar parlayan ışıklar da var. Muhteşemdi, harikaydı, Figen’in cezaevinden yazdığı mektup harikaydı. Onun mektubu o kadar cesaret vericiydi ki... Biz orada yaşananları görmeyi çok istedik ama olmadı. Umarım ülkemi Erdoğan’ın yancısı olmaktan alıkoyabiliriz. Dün ve bugün başımıza gelenler bizim açımızdan şoke edici bir durumdur. Biz uluslararası gözlemciyiz. Bu anormal bir karşılama şekli ve skandala varan bir boyutu var. Kendi gözlerimizle denetlemek istediğimiz durumun sebebi Demirtaş ve Yüksekdağ’ın yargılandığı sebepler geleceğimizi şekillendiren sebeplerdir. Onlar hapiste olduklarında biz de kendimizi hapiste hissediyoruz.

‘TÜRKİYE DEMOKRASİSİ BÜYÜK BİR DARBE ALDI’

Türkiye demokrasisinin ‘büyük darbe’ aldığını savunan İsveç Parlamentosu’ndan Yılmaz Kerimo, davayı izlemelerinin engellemesinin bu durumun göstergesi olduğunu söyledi.

Kerimo, “Maalesef Türkiye’ye sadece mahkemeleri izlemek için gelebiliyoruz. Türkiye’de demokrasi büyük darbe aldı. Avrupalı parlamenterler olarak kötü görüyoruz. Bizi mahkemeye almamaları bile her şeyi gösteriyor. Demokrasi bir kenara atıldı. Hakim önce bizim salona girmemize izin verdi ancak daha sonra polisin zoruyla kararından vazgeçti. Bütün demokrasilerde halkın seçtiğini halk götürebilir. Ama burada halkın seçtiğini Erdoğan kenara çekebiliyor. Biz Kürt halkının ve bütün ezilmişlerin yanındayız” dedi.

İTALYA SİYASİ NEDENLERDEN DOLAYI YAŞANAN ZULMÜ KABUL EDEMEZ’

Yaşananları ‘zulüm’ olarak niteleyen İtalya İlerici ve Demokrat Hareketi Temsilcisi Arturo Scotto, HDP’lilerin serbest bırakılmasını istedi.

Scotto, “Burada sadece dayanışmamızı ifade etmiyoruz. Avrupa insan haklarına önem veren bir kıtadır. İtalya siyasi nedenlerden dolayı yaşanan zulmü kabul edemez. Demirtaş ve Yüksekdağ ile bütün HDP yöneticilerinin serbest bırakılmasını istiyoruz. Türkiye ve Erdoğan yönetimine karşı ekonomik cezaların uygulanmasını isteyecek” ifadelerini kullandı.

‘BURADAKİ ADALETSİZLİĞİ ANLATACAĞIM’

Türkiye’de ‘adaletsizlik’ yaşandığını savunan İrlanda Parlamentosu üyesi Paul Maskey, “Burada adaletsizliğe şahit olduk. Biz kilometrelerce yol kat ettik. Ama duruşmayı izleyemedik. Ben İrlanda’ya bu cesur mesajı götüreceğim. Buradaki adaletsizliği anlatacağım. İrlanda’dan bütün Kürtlere ve ezilenlere dayanışmalarımı iletiyorum” dedi.

‘KENDİ HÜKÜMETİMİZE BASKI KURACAĞIZ’

Norveç hükümeti üzerinde baskı kuracaklarını ifade eden Maria Eifring, “Norveç’ten geliyorum. Bizim için çok çok önemliydi buradaki gelişmeleri görmek. Siyasi tutsakların nasıl muamele gördükleri çok önemliydi. Bunu deneyimledik. Burada dayanışma duygularımızı ifade ediyoruz ve buradaki bilgileri ülkelerimize götüreceğiz. Kendi hükümetlerimize baskı kuracağız” diye konuştu.

İNGİLİZ GAZETECİ: ERDOĞAN DEĞİL ADALET KAZANACAK

Ülkesi İngiltere’yi Türkiye hükümetine verdiği destekten dolayı eleştiren gazeteci Steve Sweeney, “İngiltere burada olup bitenlere ortaktır. İngiltere bu politikaları destekliyor, Kürtlere yönelik katliamları, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutuklanmasını destekliyor. Cizre, Nusaybin ve Sur’un yerle bir edilmesine katkı sunuyor. Silah satarak bunu yapıyor. Önemli olan, Türkiye’nin OHAL’i kaldırması için baskı yapılması gerekiyor. Demokrasi Türkiye’de suçlulaştırılıyor, kriminalize ediliyor. Tanık olduk, polis bugün halay çekenleri engelledi. Bunun politik bir eylem olduğunu söyledi. Ben bir gazeteciyim ve gerçeği ortaya çıkarmak görevimizdir. Sizin davanız insanlık davasıdır ve sizinle duruyoruz. Erdoğan gibiler değil, adalet kazanacak” dedi.

FRANSA’DAN: DAHA ÇOK MÜCADELE EDECEĞİZ

Bir sonraki davayı izlemeye geleceğini söyleyen Fransa heyetinden Corinne More Darleux, hükümetin engellemelerine rağmen davanın takipçisi olacaklarını söyledi.

Darleux, “İkinci kezdir burada davaları izliyoruz. Gelmeden oradaki elçiliğe başvurduk. Onlar bize davaları izlemek için herhangi bir akreditasyona ihtiyaç olmadığını söylediler. Ama burada akreditasyonumuz olmadığı için bizi engellediler. Temmuz ayından beri buraya gelmemiz isteniyor ama gelirken bizi engelliyorlar, bizi tanımıyorlar. Bizi ne kadar engellerlerse o kadar çok mücadele edeceğiz. Şubat ayındaki duruşmalara kesinlikle geleceğiz. Fransa Komünist Partisi’yle temasa geçtik. Elçiliğe gittik ve Türkiye’nin durumuna ilişkin bilgi verdi” ifadelerini kullandı.

İSVEÇ SOL PARTİ BAŞKANI: DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ HİÇBİR SUÇ İŞLEMEDİ

Demirtaş ve Yüksekdağ’ın azınlık hakları için mücadele ettiğini söyleyen İsveç Sol Parti Başkanı Jonas Sjöstedt,” Demirtaş ile geçen yıl İngiltere’de görüşmüştük. ‘Yakında tutuklanacağız ama gidip halklar için mücadele etmem gerekiyor’ dedi. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hiçbir suç işlemedikleri halde içeride olmaları kabul edilemez. Onlar sadece azınlıkların haklarını talep ediyorlar, demokrasi mücadele ediyorlar. Bugün mahkemeye alınmamamız demek bizim burada olduğumuzun farkında oldukları demektir” şeklinde konuştu.

İNGİLİZ SENDİKACI: BURADA HİÇ KANUN YOK

“İnsanların fotoğraf çekmesi, dans etmesi, halay çekmesi yasaklanmış” ifadelerini kullanan İngiliz sendikacı Dennis McNulty, “Bir sendika temsilcisi olarak burada mahkemeyi izlemek için geldim. Burada şahit olduklarım ömrümün sonuna kadar benimle kalacak. Bunları sendikama da anlatacağım ve daha kalabalık bir ekip olarak geleceğiz. Burada hiç kanun yok, yasalarınız yok edilmiş. İnsanların fotoğraf çekmesi, dans etmesi, halay çekmesi yasaklanmış. Umarım Londra’da burada olan biteni görecekler. Benim gördüklerim polis devleti kanunsuz bir devlet...“ dedi.

“Türkiye ne istiyor?” diye soran Lord David Watts, “Burada hayal kırıklığına uğradık. Mahkemeye girmemiz, gerçekleri görmemiz istenmedi. Adalet görülmelidir. Batıda bu bilinen bir gerçektir. Türkiye ne istiyor? Karanlığa mı gitmek istiyor? Döneceğiz ve ne gördüğümüzü anlatacağız” ifadelerini kullandı.

LODRA İL MECLİSİ’NDEN ERDOĞAN’A: SENİN ZAMANIN KISITLI

Türkiye’de demokrasisinin öldüğünü savunan Londra İl Meclisi Üyesi Jannette Arnold, “Çok sevdiğim Türkiye. Sevdiğim Türkiye diyorum, çünkü ben Türk ve Kürt diasporasını temsil ediyorum. Onların burada yaşananlara karşı nasıl dehşete düştükleri anlaşıldı. Biz buralara tatillere geliyoruz ama gelip bu yaşananları görmek istemiyoruz. Sizin tatil yaptığınız ülke ele geçirilmiş, demokrasi ölüyor. Erdoğan’a şunu söylüyorum, biz konuşacağız ve bu karanlıktan bahsedeceğiz. Senin zamanın kısıtlı.

NORVEÇ BAROSU: YARGILANANLAR SIRADAN İNSANLAR DEĞİL

Demirtaş ve Yüksekdağ’a teşekkür eden Norveç Barosu üyesi Turid Thommassen, “Norveç Kürt dayanışma grubu üyesi olarak buradayım. İnsanlar burada olan biteni takip etmek istiyor. Yargılananlar sıradan insanlar değildir, önemli şahıslardır. Onlara mücadeleleri için teşekkür ediyorum sadece Kürtler için değil herkes için mücadele ettikleri için teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“Sessiz kalırsak bu yaşananlara ortak olacağız” ifadelerini kullanan Londra Parlamentosu üyesi Unmesh Desai, “Duruşmayı izlemeye giden insanlar sadece dans ediyorlardı ve onlara müdahale edildi. Eğer buna sessiz kalırsak bu yaşananlara ortak olacağız. İngiliz Parlamentosu’nun üyesi olarak sesimizi yükselteceğiz. Bu, HDP’yi ortadan kaldırmak için siyasi bir davadır” dedi.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)