1 Mart’a kadar tek taraflı eylemsizlik kararı alan PKK na yapacak?

Herkes bu sorunun cevabını beklerken, Demokratik Toplum Kongresi, Barış ve Demokrasi Partisi ve barış yanlısı kesimler hükümetin artık bir adım atması gerektiğinin altını çiziyor.

DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, barışçıl adım atılacağı yönündeki umudunu yitirdiğini belirterek, " İmralı zindanında koşullar gelişmezse, demokratik bir sürecin gelişmesi, barışın gelişmesinin zor olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz" dedi.

“MUHATAP SAYIN ÖCALAN'DIR”

"DTK PKK'ye yeni bir çağrı yapacak mı?" beklentisi içerisindeki kesimlere cevap veren DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ise, "Hükümetten doğru bir adım atılmazsa, çatışmasızlık çağrımızı yenilemeyeceğiz. Kürtlerin Halk Önderi olan tek muhatap Sayın Öcalan'dır. Uzatılan barış elini tutun" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Kurulu ara dönem toplantısı BDP Diyarbakır İl binasında Vedat Aydın Konferans Salonu'nda başladı. 698 sivil toplum örgütü temsilcisinin de aralarında bulunduğu DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk ve BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak'ın da aralarında bulunduğu 800 delege katıldı.

Toplantının açılışını yapan DTK Sözcüsü Cemal Coşkun'un gündem maddelerine ilişkin bilgi verdi. Yedi aylık eylemsizlik ve genel siyasal süreç, Haziran ayında yapılacak olan genel seçimler gibi gündemlerin toplantı konusu olduğunu ifade eden Coşkun, eylemsizlik kararının alınmasından bu yana ortaya konulan hiçbir talebin yerine getirilmediğini ve devlet cephesinden olumlu bir adım atılmadığını kaydetti.

TÜRK: KÜRT HALKINI EZME MANTIĞI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Ardından toplantının açılış konuşmasını yapan DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, önemli bir sürecin eşiğinden geçildiğini belirterek, Afrika, Asya ve Ortadoğu coğrafyasındaki halk ayaklanmalarına dikkat çekti. Halkların eşitlik ve özgürlük taleplerinin dünyayı yerinden sarstığını ifade eden Türk, bu taleplerin diktatörlükleri sarsacağını söyledi.

Türk, "Artık herkes değişimin zorunlu olduğunu görecek ve bunları esas alacaktır. Bunun dışında da başka bir seçenek yoktur" dedi.

Kürt halkının 30 yıldır verdiği eşitlik ve özgürlük mücadelesine dikkat çeken Türk, bu mücadelenin başarıya ulaşması konusunda umudunun yüksek olduğunu söyledi. "Bugün Kürt halkını ezmek mantığı ile karşı karşıyayız" diyen Türk, "'Halkların sesini dinleyin' diyen bir hükümet, otuz yıldır mücadele eden Kürt halkının acılarına kulak kapatmaktadır" dedi.

UMUDUMU YİTİRDİM

Demokratik bir sürecin işletilmesi konusunda çok çabalarının olduğunu ifade eden Türk, DTK'nin ve BDP'nin bunu ortaya koyduğunu söyledi. Kürt siyasetçilerinin ellerinden geldiğince çok sorumlu davrandığına vurgu yapan Türk, "Bütün bu çabalar sonuçsuz bırakılmaya çalışıldı. 'DTK yeni bir çağrı yapacak mı?' diye beklenti içindedirler. Hükümet bu sürecin kesintiye uğraması için elinden geleni yapmıştır. Barışçıl adımların atılacağı yönünde umutlarımı her zeminde dile getiriyorum ama bugün söyleyebilirim ki, bugün bu umudumu yitirmiş bulunmaktayım" dedi. Türk, "Bu hükümet umutları bitirdiği gibi, Kürtlerin hükümetin, devletin politikalarını açığa çıkarmaya yönelik önemli bir çaba içerisinde olması gerektiğini" söyledi.

ÇAĞRI YAPMANIN BİR ANLAMI YOK

Mart ayının önemli olduğunu ifade eden Türk, "Bugün görüşmelerin zaman zaman Sayın Öcalan ile yapıldığını biliyoruz. 'Yeni bir çağrı yapacak mısınız?' diyenlere, ben şunu söylemek istiyorum. Eğer görüşmeler yapılıyor ise ve bir şey yapılmıyorsa o zaman bizim yeni bir çağrıda bulunmamızın bir anlamı olmayacaktır" dedi.

Türk, "Devletin Kürt halkının taleplerini görmemezlikten gelmesi, çağrılara uymaması, bizim yeni bir çağrı yapmamamızı da doğuruyor. Adım atmayan hükümetin kendisidir, devletin kendisidir. Bunu çok iyi görmemiz gerekiyor. İmralı zindanında koşullar gelişmezse, demokratik bir sürecin gelişmesi, barışın gelişmesinin zor olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Güney Afrika'da bombalar patlarken Mandela ile görüşmeler yapılarak o sorunlar çözüme kavuşturulmaya çalışıldı ve süreç doğru işletildi. Bizlerin yapacağı bir şey yok" dedi.

TÜRK’TEN BURKAY’A: DTK’DE YER AL

Anayasa referandumunda 'Evet' diyenlere seslenen Türk, "Talepte bulunduğunuz, silahların susması için, evet sorumluca davrandınız ama bugün bütün bu gelişmeleri hiçe sayan hükümetin bu tavrına karşı suskun kalıyorsanız, referandumda 'evet' demişseniz, bundan pişman olduğunuzu çıkıp Kürt halkından özür dileyerek, bunu söylemeniz gerekiyor" dedi.

DTK'nin bütün kesimleri kucaklamaya hazır olduğunu ifade eden Türk, "DTK halklarımızın sesidir, halklarımızın ortaya koyduğu projelerin yaşama geçirilmesi için oluşturulmuş bir araya gelmiş sivil bir vicdandır. Bu vicdana destek vermek her demokratın, her kişinin sorumluluğudur. Kürtlerin özgürleşmesi mücadelesini veren bir demokratik sivil bir kongredir" dedi.

Kürt siyasetçi Kemal Burkay'a seslenen Türk, "Sayın Kemal Burkay ülkeye döneceğini söyledi. Yıllardır Kürt siyaseti içinde yer alan biridir. Gelsin DTK içinde yer alsın. Kürt halkı için çözüm projelerini sundu. Devlet Kürtleri karşı karşıya getirmek için bu çağrıyı yapıyorsa, onun harcadığı bütün emeklere ve verdiği bedellerle yazık olacaktır" dedi.

KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL, VAZGEÇİLMEZLERİMİZ VAR

Kırmızı çizgilerinin değil vazgeçilmezlerinin olduğunu belirten Türk, "Gerçekleştirmemiz gereken sorumluluklarımız vardır. Bu da ana dilde eğitimdir. Demokratik çözüm için Demokratik Özerklik projemiz vazgeçilmezlerimizden biridir, bunu inşa edeceğiz, gerçekleştireceğiz, çünkü bu halkımızın talebidir. Demokratik Özerklik talebimizi siyasal bir statü olarak görüyor ve değerlendirilmesi gereken bir proje olarak söylüyoruz" dedi.

ÖNEMLİ BİR SINAV

Sürecin Kürtler için bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Türk, Haziran ayında yapılacak genel seçimlere dikkat çekerek, "Seçimleri, bir kurtuluş, bir başarı, hedeflere giden bir yol olarak görmüyoruz ama bizler için önemlidir. Bugün önümüzdeki seçimde eğer kendi coğrafyamızda birinci parti olamazsak, Kürtlerin sesi olamazsak, inanın ki yarın Erdoğan yine çıkacak 'Ben Kürdistan'da Kürtlerden daha çok oy alıyorum, onlar Kürtlerin temsilcileri değildir' diyecektir. Halka verdiğimiz mesaj ortadadır, eğer bu durum ortada iken ve halkımızın sesi kıstırılmaya çalışılırsa ya da halkın sesini sandığa yansıtmazsak süreci tıkatmış oluruz. Seçimdeki duruşumuzu güçlü, ortak bir birlikteliği geliştirirsek, inanın ki sorunların çoğunu aşma konusunda önemli bir sınav vermiş olacağız" dedi.

TUĞLUK: PROVOKASYONLARLA GÜNDEM DEĞİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR

Ardından konuşan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, dünyada yaşanan halk hareketliğine dikkat çekerek, halk ayaklanmalarının 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki sınırları yeniden zorluyor. Dünyadaki halk hareketliliğinden Türkiye'nin kolay kolay sakınamayacağı ve bu hareketliliğin toplumsal gelişmelere gebe olduğunu ifade eden Tuğluk, "Halkların taleplerini tanımayanlara karşı, halkların demokratik taleplerinin yanındayız. Başbakan Erdoğan 'halkın taleplerini yerine getirmeyen, hiçbir kimse iktidarda kalamaz' diyor ve olası bir halk başkaldırısını engellemeye çalışıyor. Erdoğan, Mübarak'e 'gel halkın sesini dinle' diyor, ama kendi ülkesinde dört başı mamur bir yaklaşım sergiliyor. Sayın Başbakana Libya Lideri Kaddafi için kullandığı cümleyi hatırlatmak istiyorum, 'halka şiddet uygulayan, halka baskı uygulayan hiçbir sistem ayakta duramaz' diyor. Erdoğan, en ufak bir isteği, bir eylemi şiddetle bastırıyor. İşçiyi, esnafı, memuru bastırıyor. AB perspektifinden uzaklaştığı gibi Kürt sorunun çözümünden de uzaklaşıyor. Mezit örneğinde de ortaya çıktığı gibi yeni provokasyonlarla gündemi değiştirmeye çalışıyor" dedi.

AKP YENİ BİR JİTEM OLUŞTURUYOR

"AKP kendi ordusunu yaratarak, yeni bir JİTEM oluşturuyor" diyen Tuğluk, "Sivilleşmiş kolluk kuvvetlerinden yeni bir oluşum yaratmaya çalışıyor. Kürtlerin en demokratik taleplerine karşı, böylesi bir oluşum oluşturmaya çalışıyor. Kendilerine PKK süsü vererek dağlarda halka karşı faaliyet yürütenler, Ergenekon davasında ortaya konuldu. Plakasız araçlarla dağıtılan bildiriler, güpe gündüz bombalar bırakılıyor. Bu durumlar tam anlamıyla tehlikenin sinyallerini veriyor" dedi. Tuğluk, "Tek taraflı ateşkes gerçeğini görmezden gelerek, yine baskı yöntemlerini devreye koyarak, yeni savaş süreçlerini tetikleyecek girişimlerden vazgeçilmelidir" dedi.

HÜKÜMET DOĞRU ADIM ATMAZSA, ÇAĞRIMIZI YENİLEMEYECEĞİZ

Bugüne kadar yaptıkları çağrıların hükümet ve devlet tarafından karşılık bulmadığını belirten Tuğluk, "Asya'da, Ortadoğu, Afrika'da asırlık iktidarlar yıkılırken, AKP'den bir ses çıkmıyor. Aksine barış yanlıların yaptığı barış çağrılarına karşı, terörü cesaretlendirmiş, ya da baskı aracı olarak kullanmıştır, biçiminde yaklaşılmıştır. Bunun için hükümetten doğru bir adım atılmazsa, çatışmasızlık çağrımızı yenilemeyeceğiz. Anayasal vatandaşlık, seçim barışının yüzde beşe düşürülmesi gibi önemli alt başlıkların gerçekleşmesi için var olan mutabakatın gerçekleşmesi önemlidir. Türkiye demokratik güçlerinin nasıl bir duruş alacağı da önemlidir. Halkın meşru talepleri karşısında gerekli cevabı vermek gerekiyor" dedi.

DEVLET BİTİRMEZSE KÜRT HALKI BİTİRECEK

Türkiye'de siyasal ve toplumsal bir aksiyon olmayana kadar, bir değişimin ortaya çıkmasının mümkün olmadığını ifade eden Tuğluk, "Var olan kimi gelişmelerin AKP'ye rağmen gelişmesi, umutları güçlendiricidir. Bu süreçte aynı zamanda manipülasyonların gelişeceği, kavram kargaşasının yaşanacağı bir süreç olacaktır. Ortak payda, dönem özellikleri, Kürt hareketine saygı, parti grubunda kalma, çalışma ve kesintisiz bir üretimi esas alarak, farklı siyasal eğilimlere de yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum. 2011 seçimleri yürütülen barış çabalarının bir sonuç alması, tüm kötü niyetlere rağmen, çözümü zorlayacağımız, geliştirebileceğimiz bir süreç olması açısından büyük bir sınav olacaktır. İçinde bulunduğumuz süreç, halkımızın meşru taleplerimiz ve geride bıraktığımız değerler karşısında bir seferberlik ruhuyla çalışacağız ve 2011 genel seçimlerden alacağımız sonuçla ileri bir düzeye ulaştıracağız" dedi. "Barış ve savaşın, çözüm ve çözümsüzlüğün iç içe yaşandığı bir süreç içerisindeyiz" diyen Tuğluk, "Çözümsüzlük statüsü artık kırılmak durumundadır. Devlet bitirmezse, Kürt halkı bitirecek. Ne olduğu belli olmayan bu süreci artık bir yere bağlamak gerekiyor. Barış ısrarımızla, çözüm ısrarımızla devleti buna zorlamayız. Bunlar olmazsa yıkımın gelişeceği bir süreç engellenemeyecektir" dedi.

MUHATAP ÖCALAN’DIR

Yaşanan süreçte Öcalan ile görüşmelerin olumlu olduğunu belirten Tuğluk, "Bu görüşmelerin yapılmasını önemsiyoruz ve devam etmesini istiyoruz. Bu görüşmeler nasıl ilerliyor. Sayın Öcalan barışı, demokrasiyi, kardeşliği ve birliği istiyor. Sayın Öcalan barış elini uzatıyor. 'Bu barış eline ne kadar el uzatılıyor?' sorulması gereken suru da budur. Bu sorunun çözümü açısından önemli bir fırsattır, bu görüşmelere sıradan yaklaşılmaması gerekiyor" dedi.

Görüşmeler sonrasında açığa çıkacak iradenin pratikleşme sürecine gitmek durumunda olduğunu ifade eden Tuğluk, "Sayın Öcalan'ın dediği gibi 'elimi uzattığımda elimi tutacak bir el olursa, bir gelişme olabilir.' Bizden çağrı yapmamızı isteyen kesimlere şunu söylemek istiyoruz, biz çağrıyı şu şekilde yapıyoruz, Kürtlerin Halk Önderi olan tek muhatap Sayın Öcalan'dır. Uzatılan barış elini tutun. Bu eli tutarsanız, Sayın Öcalan'ın barışa katkı sunacağı koşulları yaratırsanız, Kürt halkının taleplerini anayasal güvenceye kavuşturursanız, buna dair bir irade ve çözüm ortaya koyarsanız, o zaman neden çatışma olsun. Bu halkın bedellerine, acılarına saygı duyun. Bu halk kırk bin evladını yitirdi, hiçbir şeye saygı duymayacaksanız, ölülerimize saygı duyun. Halkın meşru taleplerini kabul eden bir sürece giriniz. Öyle biz kendi kendimize çözeceğiz derseniz, Kürt halkı buna izin vermeyecektir" dedi.

ANF