Amasya Cumhuriyet Savcısı Gökhan Büyükşimşek, 12 Eylül 1980'de sorgulama merkezi olarak kullanılan Suluova ilçesindeki Et ve Balık Kurumu'nun bodrum katında sistematik işkence gören 4 kişinin şikayeti üzerine, biri yüzbaşı biri başçavuş iki asker hakkında işkence yapmak suçundan 40 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.

İddianamede, işkence fiilinin, toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi halinde "insanlığa karşı suç" oluşturacağını belirten Büyükşimşek, insan haysiyetinin korunması amacıyla işkence teşkil eden fiillerin cezasız kalmaması gerektiğini vurguladı.

Devrimci 78'liler Federasyonu avukatı Mehmet Horuş, Fazlı Kuru, Musa Koyuncu ve Ali Soyal, Metin Irmak'ın 12 Eylül 1980 darbesi döneminde Suluova ilçesinde bulunan Et Balık Kurumu'nda işkence gördükleri iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Ankara savcılığı, suç yeri itibariyle görevsizlik kararıyla dosyayı Suluova Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Devrimci 78'liler Federasyonu'nun takibiyle, 33 yıl aradan sonra Amasya'da ilk işkence davası açıldı.

ATLAMAYINCA BELİME VURDU

Amasya Cumhuriyet Savcısı Gökhan Büyükşimşek tarafında hazırlanan iddianamede, mağdurların ifadelerine yer verildi.

Kuru, 12 Eylül 1980'de gözaltına alınıp Suluova'da sorgulama merkezi olarak kullanılan Et ve Balık Kurumu'na getirildiğini, burada 2.5 ay kaldığını söyledi. "Sistemli şekilde işkence gördüm. Filistin askısına asıldım. Çarmıha gerildim. Cinsel organıma elektrik verildi" diyen Kuru, "Bana işkenceyi yapan yüzbaşı Atasoy Filoz ile başçavuş Burhan Yöntem'di" dedi.

Kuru, "Yöntem, gözaltındaki diğer şahıslarla birlikte gözlerimizi kapatarak yürütürken, önümüzdeki bir çukur olduğunu, komut verdiğinde atlamamızı söyledi. Ben çukur olmadığını tahmin ederek atlamayınca bir cisim ile iki kez belime vurdu. Yere düştüm, bacaklarımda bir sızıntı oldu. O tarihten sonra yürüme problemim devam etti. 1994'te rahatsızlığım şiddetlendi ve belden aşağım felç oldu" dedi.

KAFAMDAN ARABA LASTİĞİ GEÇİRİP FALAKAYA YATIRDILAR

Koyuncu, Et ve Balık Kurumu'nda 22 gün kaldığını, bu süre zarfında cinsel organına elektrik verildiğini, bileklerinden bağlanmak suretiyle asıldığını, kafasından araba lastiği geçirilip gözleri bağlı vaziyette yere düşürüldüğünü, ayaklarına jop ile birçok kez vurulduğunu anlattı.

Soyal, Taşova'da öğretmenken gözaltına alındığını, Et ve Balık Kurumu'na gönderildiğini, gözlerinin bağlandığını, sopa ve yumruk ile vücudunun değişik yerlerine vurulduğunu, işkencelerin Atasoy Filoz tarafından yapıldığını söyledi.

Irmak, 1980'de TOPDER yöneticisi olduğunu, gözaltına alınarak Et ve Balık Kurumu'na götürüldüğünü, cinsel organına elektrik verildiğini, Filistin askısına asıldığını, kafasından araba lastiği geçirilerek falaka olarak tabir edilen dayak yediğini, bazen kıyafetli bazen çıplak şekilde soğuk suya atıldığını, bu olayların ardından öğretmenlikten atıldığını, psikolojik olarak yaşadıklarını unutamadığını anlattı.

YÜZBAŞIYA YAKALAMA ÇIKTI

Soruşturma kapsamında Atasoy Filoz hakkında bütün aramalara rağmen bulunamaması nedeniyle yakalama kararı verildiği belirtilen iddianamede, şüpheli Burhan Yöntem ise, savunmasında, şunları söyledi:

"1980-1983 arasında Amasya Suluova ilçesi Et ve Balık Kurumu'nda astsubay olarak görev yaptım. Kurumun bodrum katı gözetim evi olarak kullanılırdı. Diğer bölümleri ise kurum tarafından kendi hizmetlerinde kullanılırdı. Bu nedenle burası sorgulama merkezi olarak kullanılmamıştır. Mağdurları tanımıyorum. Suç tarihlerinde Et ve Balık Kurumu'nda gözetimevinden sorumluydum. Görev yaptığım süre zarfında herhangi bir işkence olayına karışmadım."

İŞKENCE CEZASIZ KALAMAZ

İddianamede, suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK'da işkence suçuna öngörülen zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu, ancak 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren 5237 sayılı yeni TCK'ya göre işkence fiilinin siyasal, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi halinde "insanlığa karşı suç" oluşturacağı ve bu nedenle zamanaşımının işlemeyeceği kaydedildi. Türkiye'nin yeni TCK ile işkence suçlarının önlenmesiyle ilgili tedbirlerin alınması konusunda uluslararası taahhüt altına girdiği belirtilen iddianamede, "bu taahhütler karşısında ve özellikle insan haysiyetinin korunması amacıyla işkence teşkil eden fiillerin cezasız kalmaması gerektiği" ifadelerine yer verildi.