POLİS arabasına bindirilmeye çalışılan dede görünümlü adam kameralara bağırmaya çalışıyor:
"Namus meselesi kardeşim! Namus meselesi!"

"Öldürdüm ama haklıyım" demek istiyor. Ona göre seyirciler olarak biz de şöyle diyeceğiz:
"Aaa o zaman başka!"

Önceki gece yine bir kadın öldürüldü. 38 yıllık eşiyle aynı apartmanda ve fakat farklı dairelerde yaşıyordu. Zanlı koca "namus meselesi" laflarının arasına şunu da sıkıştırdı:
"İki yıldır peşindeyim. Ne yaptımsa dinlemedi."

Ve önceki gün, bir kadın daha öldürüldüğünde yani, Sevgililer Günü'ydü. İki yılda ikna edilemeyen sevgili öldürülmüştü! İşin içinden çıkılamayınca hep yapıldığı gibi bir kadın daha kurşunlanıyordu. Neden?

KADINLARI YAŞATMAYIN!

İstanbul Feminist Kolektifi'nin yaptırdığı araştırmaya göre geçen yılki veriler şöyle:
Erkekler 2010'da 388 kadın ve çocuğu öldürdü ya da yaraladı. Şiddet olaylarının en az 42'sinde mağdurların tehdit altında olduğu çevrelerince biliniyordu, can güvenlikleri bulunmadığı, tehdit edildikleri ya da şiddet gördükleri gerekçesiyle daha önce karakola ya da savcılığa başvurmuştu.
Rakamlar giderek artıyor. Gazetelerde okuduğumuz haberlerin içerikleri giderek daha dehşet ve vahşet dolu hale geliyor. Bu toplumun deliriyor olduğu tespitini yapmak için çok da toplumsal psikoloji bilmeye gerek yok. Ama erkeklerin hiç durmadan kadınları öldürmelerinin tek nedeni bu değil.

Kadınların en çok ve korkunç biçimde canına okuyan Afganistan erkekleri bunu niye yapıyordu mesela. Kadınları doğumdan ölüme paket ederken kafalarından geçen şey neydi? Kadına karşı bu hıncın gerekçesi ne?

CADILARI ÖLDÜRÜN!
Toplumlarda, erkeklerin arasındaki anlaşmazlıklar şiddetlendikçe bütün erkek taraflar dönüp kadınlardan hıncını alıyor. Erkeklerin arasındaki işbirliği, toplumsal bağ zayıfladıkça, kadınların uğradığı şiddet koyulaşıyor. Erkeğin kadına karşı arkaik bir korkusu var ve akli olan zaafa uğradığında bu arkaik korku devreye giriyor.

Ortaçağ'da cadılığın icadı da aynı nedenle olmuştu. Erkekler çoktanrılı dinlerden Hıristiyanlığa geçişte kadınları kurban olarak seçmişlerdi. Erkekler kendi korkularını yok etmek için kadınları cadı avlarında yok etmişlerdi. Şimdi Türkiye'de olan şey bunu andırıyor. Erkekler, cadıları/kadınları yok ederek toplumun başına gelen bin türlü musibetten kurtulmaya çalışıyor. Bu yüzden adam, karısını öldürdükten sonra bağırıyor:

'NAMUS MESELESİ!'
Yani cadıydı demek istiyor, öldürülmesi caizdi. Bu mesajın hâkimlerin, savcıların kulaklarına üflendiğinde de iyi sonuç vereceğini biliyor. Çünkü Türkiye mahkemeleri, bugün hâlâ bir erkek bir kadını öldürünce cezada haksız tahrik indirimi uygulayabiliyor. Kadınların cadı olduğunu mahkemeler kabul ediyor. Dayak yemiş kadınları evlerine gönderen polisleri, koruma istemesine rağmen kadınların öldürülmesine seyirci kalan savcıları saymıyorum bile. Hepsi, katilden başlayarak örgütlü bir cinayet işliyorlar bir kadın öldürüldüğünde.

Deliren halklar dönüp kadınlarını yok ediyorlar. Onlar yok edildikçe daha da deliriyor ülke ve daha çok kadın ölüyor. Kadınlarını yok eden ülkelerin başına neler gelebileceğini görmek için Afganistan'a bakın. Suratına asit atılmış kız çocuklarına bakın. Ne kadar da Türkiye'de ölmüş kadınlara benziyorlar.