Emek ve Özgürlük İttifakı'nda yer alan Emek Partisi'nin (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, "Kendimizle uğraşırsak milyonlara gidemeyiz. O zaman onlar gücünü korurlar ve yeniden tahakküm ederler. Seçime çok az bir süre kaldı. Şimdi bütün tartışmaları bitirip, hızla harekete geçme zamanı" değerlendirmesinde bulundu.

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlere 37 gün kaldı. Cumhurbaşkanlığı adaylarının kesinleştiği seçim sürecinde, milletvekili adaylarının belirlenmesi için de geri sayım başladı. İttifaklar ve partilerin aday belirleme süreci 9 Nisan’da sona eriyor. Siyasi partilerin yoğun mesai harcadığı bugünlerde, seçmenlerin gözü de listelerin açıklanmasında.

Emek ve Özgürlük İttifakı'nda yer alan Emek Partisi de (EMEP) seçim kararını 29 Mart'ta açıklarken Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleriyle, alan boşaltma yöntemi ve çok parti-tek liste formülüyle yapılan görüşmelerde sonuca ulaşılamadığını aktarmıştı.

EMEP, seçime Yeşil Sol Parti listelerinden, kendi adaylarıyla gireceğini kamuoyuna duyurmuştu. EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, seçim gündemini Mezopotamya Ajansından Özgür Paksoy’a değerlendirdi.

'ALAN BOŞALTMA ÖNERİMİZ HAYATA GEÇMEDİ'

EMEP’e göre en uygun formülün alan boşaltma taktiği olduğunu söyleyen Akdeniz, “Ne demek alan boşaltma formülü? Her parti 41 ilde seçime girsin, kendi amblemleriyle ama bu daha çok, çok milletvekili çıkarma şansı az olan iller olsun. Bu bir zorunluluk, seçim yasası gereği 41 ilde girmek gerekiyor. Milletvekili çıkarma ihtimali yüksek olan yerlere de birbirimizle paslaşalım, birbirimize alan boşaltalım. Nasıl olacak; örneğin Kocaeli’de EMEP listesiyle seçime girilecek. Orada bütün partiler, HDP, TİP ve diğer partiler, adaylarını EMEP listelerinden göstermiş olacak. Hatay’da örneğin TİP girecek. Bunları örnek olarak veriyorum. HDP’nin gücü düşünüldüğünde, çok daha geniş bir alan kapsadığı için onlar seçilebildiği yerlerden, Kürt illeri ve merkez bölgelerde daha yoğun olduğu için daha çok sayıda amblemiyle girecek.

Yeşil Sol’un girdiği yerlerde de karma listeler oluşturulsun dedik. Böylelikle Türkiye İşçi Partisi seçime girmiş olacak, Emek Partisi seçime girmiş olacaktı. Çok parti tek liste olacaktı. Her yerde tek liste ama farklı partiler olacaktı. Kimse kimsenin milletvekilini kırma riskine girmeyecekti. Hatta biz bu formülü Sosyalist Güç Birliği partileri için de önerdik. Onlar da amblemleriyle gelip girsinler diye önerdik. Ancak bu olmadı. TİP ‘yüzde 1 seçim barajını geçmemiz lazım’ deyince, bu formül olmadı. HDP de tüm Türkiye’de tek parti tek listenin daha verimli bir formül olacağını söyleyince, alan boşaltma formülü olmadı” dedi.

'YIPRANIRSAK İTTİFAKI GENİŞLETMEK ZOR OLACAK'

“Geriye iki seçenek kaldı; ya ayrı amblemlerle girmek ya da Yeşil Sol Parti listelerinden girmek” diyen Akdeniz, “Orada iki şey bizi düşündürdü, önemli tartışmalar yürüttük. Birincisi ittifakın geleceği ne olacak? Bir seçim uğruna ittifakın geleceğine biz ket vuramayız. Bu seçim kazasına ittifakın geleceğini tehlikeye atmamalıyız, fedakarlık yapmamız gerektiğini söyledik. O açıdan Yeşil Sol listelerinde ortaklaşalım dedik. İkincisi de bir şekilde çok sayıda milletvekili kaybını da engellemek gerekiyor.

Alan boşaltma formülüne göre; herhangi bir kayıp yoktu ama orada bir uzlaşma sağlamayınca, illa da herkes kendi partisiyle girsin dediğimizde, belki de kötü senaryoya göre 10-13 civarında bir vekil kaybı olabilir. Bunu gözettik ve doğru olmayacağını söyledik. Öyle bir karar aldık. Sadece TİP ayrı amblemle seçimlere giriyor, ona da saygı duymak gerekiyor. En az kayıpla dayanışma içerisinde bu seçimi geçmemiz gerekiyor. Çünkü birbirimizi çok yıpratırsak, 15 Mayıs‘tan sonra ittifakı genişletmek çok daha zor olacak” ifadelerini kullandı.

İttifak partilerinin başkanları olarak bir tartışma yürüttüklerini ve nihayetinde bir uzlaşma sağladıklarını söyleyen Akdeniz, “Biz genel başkanlar olarak protokol imzaladık. 3 partinin imzasıyla protokolü Yüksek Seçim Kuruluna verdik. Yani biz kararımızı değiştirmemiş olsaydık, kendi amblemimizle girecektik. Dolayısıyla bu uzlaşma var, bu karar var. Bu tartışmayı yürüten yurttaşlarımız, arkadaşlarımız, mücadele arkadaşlarımız şunu düşünmeli:

Bir anlaşmayı ihlal eden durum yok ortada. Bir anlaşma yaptık. İsteyenler kendi amblemleriyle girebilir. Bu anlaşmadan sonra biz bunu değerlendirdik ve hayır geri çekelim, bu doğru olmaz dedik. Ama anlaşmayı ihlal eden bir durum yok ortada, TİP’ten arkadaşlar illa biz böyle gireceğiz diyorlarsa, saygı duymaktan başka bir şey kalmıyor geriye” dedi.

'EMEP’İN KÜRT SORUNUNA BAKIŞI ORTADA'

Geçtiğimiz günlerde Medyascope'ta dile getirdiği 'Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı'na ilişkin yorumlarının da yanlış anlaşıldığını söyleyen Akdeniz, “Öylesine bir sosyal medya gerilimi, ortamı oluşturuldu ki gerçekten bazıları gayet iyi niyetli, bazıları bu bilgileri bilmeden yorum yapıyorlar. Ama bazılarının da iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Dikkat etmemiz gerekiyor. Siz bir konuşma yapıyorsunuz, cımbızlıyorlar, altına da hiç söylemediniz bir söz ekleyince, ben bile izleyince 'Ben bunu mu dedim' diyorsunuz. Bu kadarına da el insaf demek gerekir. O yüzden bu tür şeylerde halkımız bir şey duyarken, dinlerken, başını ve sonunu beraber dinlerse, sanırım ne dediğimiz daha iyi anlaşılır. EMEP’in tarihi bu açıdan hiç tartışılmaz bir tarihtir.

Kürt halkının, ezilen ulus olmasından kaynaklı talepleri karşısında, en tutarlı duran sosyalist partidir. Bu konuda programında Kürt sorununa yaklaşımı nedeniyle kapatılmış bir partidir, bedel ödemiş bir partidir. Kürt halkının platformları var. Bunların gelişmesinden ve yükselmesinden neden rahatsız olalım? Böyle saçma bir şey olabilir mi? Bu tür platformlar ve bu tür birliktelikler Emek ve Özgürlük İttifakı’yla nasıl buluşur, nasıl bir köprü oluşturur? Kürdi partiler kendi birlikteliğini bozsun demiyorum. En geniş halk ittifakını, en geniş haklar ittifakını nasıl kurabiliriz? Ayrıca eğer bu tartışmalarda bir zedelenme olursa, Türk solu diye bazı gruplar, bazı partiler dışlanırsa, böyle bir tercihin Türkiye soluna da Kürdi partilere de bir faydası olmaz. Kürt partiler kendi özgürlüğünü korumalıdır. Kendi ittifak ve platform arayışlarını geliştirmelidir. Buna saygımız var, bunu anlamaya çalışırız. Bununla beraber düşündüğünüz şey, bu partiler en geniş ittifakta yani Emek ve Özgürlük İttifakı’nda nasıl buluşabilir” ifadelerini kullandı.

'ARTIK HERKES SEFERBER OLMALI'

Akdeniz son olarak şunları söyledi:

“Biz kendimizle uğraşırsak, milyonlara gidemeyiz. O zaman onlar gücünü korurlar ve yeniden tahakküm ederler. Seçime çok az bir süre kaldı. Şimdi bütün tartışmaları bitirip hızla harekete geçme zamanı. Biz harekete geçtiğimiz zaman, diğer ittifaklar korksun. Bu çerçevede geceli gündüzlü bir çalışmaya davet ediyorum herkesi. Herkes seferber olmalı. Herkes komşusuna gitmeli. Herkes attığı tweet kadar komşusuna giderse, biz bu işi başarırız.”