Çağdaş siyaset tarihi, şehirlerarası hatta ülkeler arası pek çok protesto yürüyüşüne tanık oldu. Barış, bağımsızlık veya yasa değişikliği isteyen yürüyüşçüler Hannibal’ın ayak izlerini takip ettiler: Yol bulamayınca yeni yollar açtılar.

KADINLAR VE SİYAHİLER EN ÖNDE
Uzun yürüyüşleri siyasi bir araç olarak ilk kez feministler kullandı. “Kadınlara oy hakkı” talep eden Sufrajetler, 1912’de New York’tan Washington’a yürüdüler, mola yerlerinde toplantılar yaptılar. “Sufrajet Gezileri” farklı yöntemlerin kullanıldığı uluslararası bir hareketin parçasıydı. Sonraki on yıllarda benzer yolculuklar devam etti. 2017’de 2 milyon kişinin katıldığı “Dünya Kadın Yürüyüşü”nü bu geleneğin mirasçısı kabul edebiliriz.

Siyahiler, göçmenler ve yerli halklar dünyanın her yerinde uzun yürüyüşler düzenlediler. Yolculukları bugün de devam ediyor. Selma ve Washington en ünlü örneklerdir. Selma ‘münferit vaka’ değil, yıllar süren bir ayaklanmanın parçasıydı. Önemli adımları, tertip komitesinin kararları dışında hatta ona karşı atılmıştı. Martin Luther King, sanılanın aksine hareketin tek lideri değildi ve Malcolm X dahil pek çok kanaat önderi tarafından kıyasıya eleştirilmişti. Ancak King’in “Bir Hayalim Var” benzeri konuşmaları en az yürüyüşler kadar etkili oldu.

Siyahilerin ilk uzun ‘sivil itaatsizlik’ yürüyüşü 28 Mayıs ve 2 Temmuz 1917 tarihleri arasında Illinois eyaletinde gerçekleşti. Binlerce kişi, işçilere ve siyahilere yönelik baskıları protesto etmek için yollara düştü. Evlerin ve işyerlerinin zarar gördüğü seyahat sırasında yaklaşık 200 kişi güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. “Sessiz Yürüyüş 1917” olarak anılan olay “Amerikan Yurttaş Hakları Hareketi”nin mihenk taşlarındandır. Hareketin dikkat çekici başka bir yürüyüşü de 2-5 Mayıs 1963’te Alabama’da sadece çocukların katılımıyla gerçekleşti. “Çocukların Haçlı Seferi” polis köpeklerinin saldırısıyla son bulsa da Başkan Kennedy’yi “Yurttaş Hakları Yasası” konusunda harekete geçirdi.

RÜYA GEZGİNLERİ
1972 sonbaharında Kızılderililer, ABD’yi boydan boya yürüdüler. Kanada ve Avustralya’dan da katılımın olduğu “Çiğnenen Yasalar Yürüyüşü”nde yerli halkların yaşam koşullarını iyileştirecek yeni bir yasa talep edildi. Washington’a vardıklarında Başkan Nixon’un görüşmeyi reddetmesi üzerine İçişleri Bakanlığı’na bağlı “Yerli İşleri Bürosu”nu işgal ettiler ve arşivleri yaktılar. Böylece Nixon’u pazarlık masasına oturmaya ikna ettiler.

2010 yılında Hispanik öğrenciler Miami’den Washington DC’ye yürüdü. Medya onlara “Rüya Gezginleri” adını verdi çünkü “Rüya Yasası” isimli bir önerileri vardı. Göçmenlik yasasının değiştirilmesini istediler. Yasadışı göçmenler için eğitim hakkı ve burs talep ettiler. Yol boyunca kâh protestolarla kâh sevgi gösterileriyle karşılandılar. Washington’a vardıklarında yürüyüşü uzattılar. Rüyalarını Obama’ya anlatmayı başardılar.

BARIŞ VE BAĞIMSIZLIK SEFERLERİ
Ghandi’nin Dandi Yürüyüşü en bilinen örnek olmakla beraber Hindistan’ın tek tuz yürüyüşü değildir. Gandhi’nin yakın yol arkadaşı Rajagopalachari, Nisan 1930’da bu kez doğu kıyısına doğru uzun bir yürüyüş düzenledi ve ardından İngiliz sömürge yönetiminin tuz yasasını çiğnedi. Binlerce kişinin tutuklandığı Dharasana Yürüyüşü, Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin önemli adımlarından biridir ve ülkenin çeşitli kentlerinde heykelleri bulunmaktadır.

1987’de Baltık Denizi’nden Dresden’e uzanan güzergâhıyla “Olof Palme Barış Yürüyüşü” Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde muhaliflere yasal izin verilen ilk yürüyüştü. Yol boyunca özellikle kiliselerin desteğini alan kampanya Berlin Duvarı’nın yıkılışına giden süreci başlattı. Katılımcılar sonraki yıllarda Alman siyasetinde önemli roller oynadılar.

ZAPATİSTALAR VE FASLILAR
Kasım 1975’te 350 bin Faslı, 20 bin askerin gözetiminde Batı Sahara’ya yürüdü. Amaç, İspanyol sömürgesinin son bulmasıydı ama “Yeşil Yürüyüş” Fas ordusu ve Batı Sahara’daki Polisario militanları arasında yıllar sürecek başka bir savaşı başlattı. 2000’li yıllarda Zapatistalar silahlarını kamplarda bırakıp Meksika’da uzun yürüyüşler yaptılar, mitinglerde Chiapas yerlilerinin taleplerini anlattılar. Aynı dönemde Avrupa’da yaşayan Kürt siyasetçiler, Belçika, Almanya ve Fransa sınırlarını aşan uzun kitlesel yürüyüşler düzenlediler.

İŞSİZ İŞÇİLER YÜRÜYOR
1932’de Ford, Detroit’teki fabrikasını kapatınca binlerce işçi yollara döküldü. “Açlık Yürüyüşü” boyunca 60 işçi katledildi. Cenazeler büyük gösterilere dönüşürken bazı işçiler yol kenarına defnedildi. Sendika ve şirket arasında 40 bin işçiyi kapsayan sözleşme ancak 9 yıl sonra imzalandı.
1936’da İngiltere’de Jarrow tersanesinin kapatılmasıyla işsiz kalan 200 işçi Londra’ya doğru yola koyuldu. “Hükümet bizi görmüyor, kendimizi bütün ülkeye göstereceğiz” dediler. “Jarrow Seferi”ne katılanlar işlerine kavuşamadılar. Yine de heykelleri dikildi. Aralarından milletvekili de çıktı, İspanya İç Savaşı gönüllüsü de...

İspanya’da 2012 Temmuz’unda tasarruf tedbirlerine karşı greve çıkan madenciler 18 gün boyunca Madrid’e yürüdüler. Engelleri dinamit ve havai fişeklerle aştılar. Başkentte on binlerce işçi tarafından karşılanan Asturias yürüyüşüne “Santa Barbara Bendita” marşı damgasını vurdu.

İKİ KOLDAN BAŞKENTE
Pakistan Ağustos 2014’te eşzamanlı iki hicret hareketine sahne oldu. İmran Khan öncülüğündeki Pakistan Adalet Hareketi Partisi (PTI), seçimlerde hile yapıldığını iddia ederek 126 gün süren Özgürlük Yürüyüşü’nü başlattı. Talepleri Başbakan Nawaz Şerif’in istifası ve seçim sisteminin değişmesiydi. Aynı günlerde eski milletvekili ve dini lider Muhammed Tahir ul Kadri’nin yönettiği Pakistan Halk Hareketi Partisi (PAT) de İnkılap Yürüyüşü için çağrı yaptı. Kadri, iki yıl önce de başka bir yürüyüş düzenlemiş ve yolsuzluklarla ilgili soruşturma açılmasını sağlamıştı.

Yürüyüşler sırasında hayatını kaybedenler ve tutuklananlar oldu. Sporcular ve sanatçılar ön saflarda yer alırken ülke dışında destek gösterileri düzenlendi. Düzenleyiciler, yürüyüşleri birleştirmek istemese de destekçiler ortak eylemler yaptılar. Hedef, İslamabad’a varınca 1 milyon kişiyle oturma eylemi düzenlemekti. Ancak 16 Aralık’ta Tehrik-i Taliban örgütünün, Peşaver’de askeri okula saldırarak 141 kişiyi öldürmesini üzerine yürüyüşler iptal edildi. Hükümet, seçim sisteminde bazı reformlar yapmayı kabul etti.

Farklı coğrafyalarda ve farklı amaçlarla düzenlenen uzun mesafe siyasi yürüyüşlere baktığımızda çoğunun, bazen yıllarca süren toplumsal hareketlerin parçası olduğunu görüyoruz. Yürüyüşler başka yürüyüşlere, yeni örgütlere ve daha büyük kampanyalara ilham veriyor. Hükümetler hareketleri şiddetle bastırmayı, itibarsızlaştırılmayı, karşıt grupları kışkırtmayı veya sessizce geçiştirmeyi deniyor. Her yürüyüş kendi medyasını, sanatını ve simgelerini yaratıyor. Bazı yürüyüşçüler yolun sonunda siyasette öncü görevler alıyorlar. Farklı kesimleri kapsayanlar ve somut talepleri öne çıkartanlar başarıya ulaşabiliyor. Son sözü uzun yürüyüş denince akla gelen ilk isme Mao Zedong’a bırakalım: “Geri dönmeyin, yolculuk her zaman tahmin ettiğinizden daha uzun sürer.

(Bu yazı Cumhuriyet'te yayınlanmıştır)