Dokunulmazlıklar meclis gündemine geldi. AKP döneme ait tüm dokunulmazlıkları tek tek oylanmadan, anayasada yapılacak geçici bir madde değişikliği ile gündeme taşıyor. “Döneme ait” olarak gündeme taşınan fezlekeler basit bir siyasi hile aslında. Son seçim dönemini kapsayan fezlekeler meclis gündemine alınırken geçmiş dönemdeki fezlekeler meclisin tozlu raflarında ömürlerini dolduruyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “yargılanmaları için milletvekilliklerinin bitmesini bekleyemeyiz” diyerek acelesini ortaya koyarken aynı zamanda yargıçlık tarafını da gösteriyor. “Yaptıklarının bedelini ödeyecekler” diyerek, yargılama başlamadan mahkum ediyor.

Fezlekelerin meclise geliş biçimi tartışmalı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu fezlekelerin meclise taşınma biçimini “anayasaya aykırı” olarak yorumlamasına rağmen destekleyeceklerini, olumlu oy vereceklerini söylüyor!

CHP lideri söylediklerinin suç olduğunu bilmiyor mu? diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz. “Anayasaya aykırı” olan bir durumu desteklemek, olumlu oy vermek anayasaya karşı işlenmiş bir suç oluşturmuyor mu? Kemal Kılıçdaroğlu bunu bilmeyecek kadar cahil olamaz!

Ya “nasıl olsa herkes anayasayı çiğniyor, anayasa mahkemesi kararlarına saygı duymuyor, kararlara uymuyor” diyerek bir kez de kendisi anayasayı çiğneme zevkini tatmak istiyor ya da “bir kereyle bir şey olmaz” zihniyeti onda da oluşmuş, bu nedenle de “bir kerelik” hakkını kullanıyor.

“Anayasaya aykırı, halkı kandırmaya yönelik bir düzenleme geliyor” diyerek düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu bildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, buna rağmen evet oyu verdiğinde aynı suça ortak olacağını hatta bilerek ortak olduğunu bilmeyecek kadar akılsız değil. Öneriye “hayır” oyu verdiğinde kendilerine “kaçtılar” dedirtmemek için, yanlışa yanlış demekten kaçan anlayışla hareket eden bir lider halkına ne kadar faydalı olabilir ki?

Fezlekeler mecliste tartışılmaya açılmadan başbakan Ahmet Davutoğlu’nun; “Teröre destek veren sözde milletvekillerinin dokunulmazlıkları için geçen hafta anayasa değişikliği teklifimizi imzaya açmıştık” demesi bile anayasal suçtur. Yargı başlamadan hüküm koymak, mahkemelerin işini devralmak, mahkemeleri yönlendirmek,  meclise sunulan teklifin kendisi kadar anayasal suçtur.

Dokunulmazlıkların kaldırılmasında asıl hedef HDP milletvekilleridir. Bunu bilmeyen yok. Yapılmak istenen 2 Mart 1994 tarihinde yapılan, Kürt milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve 17 Mart 1994 tarihinde tutuklanmalarının bir benzeri bir tekrarıdır. Bunu yaparken çok fazla ortaya çıkmasın diyerek döneme ait diğer vekillerin de dosyaları içine koyulmuştur. Ne ve nasıl yapılırsa yapılsın niyet ortadadır. Açıkça söylenmektedir. Başbakan tarafından, “Teröre destek veren sözde milletvekillerinin” diyerek hedef gösterilmiştir.

Dokunulmazlıklar anayasaya koyulacak geçici madde ile toptan kaldırılmış olacak. Koyulması düşünülen taslak madde şöyle;

"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet Başsavcılıklarından ve mahkemelerden, Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, TBMM'ye veya Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83'üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.

"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 gün içinde; Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Başkanlığında, TBMM Başkanlığında, Başbakanlıkta ve Adalet Bakanlığında bulunan yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyalar, gereğinin yapılması amacıyla, yetkili mercine iade edilir."

Anayasaya eklenecek bu geçici maddeyle uygulanması istenmeyen 83. Maddenin 2. Fıkrasının birinci cümlesi; “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, meclis kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz” der.

Önemli olan kısmı, “sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz” ifadesidir ki uygulanmasını istedikleri kısım bu ifadede barınıyor. Amaç, HDP milletvekillerinin tutuklanması ve yargılanması. Yargılamanın çok hızlı bitirilip milletvekilliklerinin düşürülmesi. AKP için amaçlarına ulaşmak önemlidir ve amaçlara ulaşmak için bir kere daha anayasanın ihlal edilmiş olması önemli değildir. Nasıl olsa anayasa yeniden yazılacak, yenilenecek, mevcut anayasanın hükmü kalmayacaktır. Yakın zamanda hükmü kalmayacak olan, eskimiş, delik deşik olmuş anayasada bir delik daha açılmasında sakınca görülmemiştir.

AKP’nin iktidar olarak sakınca görmediği anayasada son olarak açılacak delik için CHP’nin yardıma bu kadar istekli olmasında, “hayır oyu verirsek sorun çıkarırlar, kaçtığımızı düşünürler” gibi bir mantık yattığına inanmıyorum.

Cezaevlerine girecek olanların HDP milletvekilleri olacağını Eskimo yerlilerinin bile bildiği bir durumda, “cezaevlerine girmeyi, tutuklanmayı, yargılanmayı göze aldık, korkmuyoruz” demenin saçmalığını söylemeye bile gerek yok.

Eğer mevcut anayasaya aykırı bir düzenleme var ise, bu düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu bilerek, düzenlemeye “evet” oyu veriyorsan hem anayasayı çiğneyenlerden oluyorsun ve “bir kereyle bir şey olmaz” diyebiliyorsun hem de AKP’nin yapmak istediklerini en az bizim kadar bildiğinden onlara yardım ve destek sağlıyorsun.

“Evet” oyu veriyorsan, bunu erkekçe ve dürüstçe bir davranış olarak sunmana gerek yok, sonuçlarından çıkar bekliyorsun demektir.

Buradan böyle görünüyor…