Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 660’ıncı kez Galatasaray Meydan’ında bir araya geldi.

Bu hafta 21 Kasım 1980'de gözaltına alınarak kaybedilen Hayrettin Eren'in akıbeti soruldu. Eren'in annesi Elmas Eren, sağlık sorunları nedeniyle eyleme katılamazken Cemile, Faruk ve İkbal Eren katıldı.

Cumartesi Anneleri,“Failler belli, kayıplar nerede” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ve barışı simgeleyen beyaz tülbent bırakılarak, kayıpların fotoğraflarını taşıdı.

Eylemde ayrıca idam edilişinin 80’inci yılında Seyit Rıza’nın fotoğrafları taşındı.

‘BU ALANI BÜYÜTÜRSEK HUKUK VE ADALET SAĞLAYABİLİRİZ’

19 Ekim 1995'te gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kardeşi Kıymet Tosun, "Ben bu devletten ağabeyimin katillerini bulup yargılamasını istiyorum" dedi.

"Her hafta aslında sözün bittiği yerdeyiz. Bunu herkesin görmesi gerekir” diye sözlerine başlayan Eren'in kardeşi İkbal Eren ise,  “Ağabeyim Hayrettin bu ülkede insanlar insanca yaşasın diye mücadele ediyordu. 37 yıldır ağabeyim olmadan nefes alıyoruz. Aldığımız her nefeste kayıpları aramak oldu. 37 yıl içinde birçok hükümet gelip geçti. Hepsine Hayrettin Eren’in dosyası ulaştırıldı.”

Cumartesi Anneleri’nin 2012 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesini hatırlatan Eren, “Annelerin talebi ne olabilirdi ki? Evlatlarının bir kemiğine razıydılar. Karanfil koyacak bir mezar istediler” diye konuştu. 

O dönem “Başbakan Cumartesi Anneleri ile görüştü” manşeti atan gazetecilerin bugün de annelerin hangi talebinin kabul edildiğini Erdoğan’a sormalarını istedi.

Eren, “Bu ülkede yüreği yanan anneler meydanlarda yuhalanırken, ‘gözün aydın oğlunu öldürdük' denilirken vicdan ve adaletten bahsedemezsiniz. Failler belli diyerek bu alanı büyütürseniz bu ülkede herkes için hukuk ve adaleti inşa edebiliriz” dedi.

‘BENİ BİR GÜN ANLAYACAKSINIZ’

Baba Kemalettin Eren'in oğlu Hayrettin Eren'i yurt dışına göndermek istediğini belirten Eren’in ablası Cemile Eren,  babasının oğlunun tutuklanmasından korktuğunu, akıllarına kaybedileceğinin gelmediğini söyledi.

‘GÖZALTINDA BÖYLE BİRİ YOK’

Bu haftaki açıklamayı okuyan Eren'in yeğeni Setenay Yarıcı, failleri yargılayarak ceza adaletini sağlayacak bağımsız ve tarafsız bir yargı olmadığını belirterek, “Yargının bir görevi adaleti sağlamak ise, diğer görevi de demokrasinin değerlerini korumaktır”  ifadelerini kullandı.

26 yaşındaki Hayrettin Eren’in 12 Eylül askeri darbesinin ardından hakkında yakalama kararı çıkartılarak aranmaya başlandığını ifade eden Yarıcı,  “Hayrettin Eren 21 Kasım 1980 tarihinde Saraçhane Haşim İşcan Geçidi’nde arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakolu’na oradan da aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişiyle birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürüldü. Karagümrük Karakolu'na giden ailesi gözaltı kayıt defterinde Hayrettin’in adını gördü. Karakoldakiler, Hayrettin’i Gayrettepe’deki Siyasi Şube'ye gönderdiklerini söyledi” dedi.

Gayrettepe’ye giden anne Elmas Eren’in, Eren’i gözaltına alınırken kullandığı babasına ait 34 F 6798 plakalı otomobili karakolun bahçesinde gördüğünü aktaran Yarıcı, Ancak buna rağmen anne Elmas Eren’e "Gözaltında böyle biri yok" denildiğini ifade etti.

‘DAVAYI AÇARSAM MESLEĞİMDEN OLURUM’

Eren ile birlikte gözaltına alınan 8 kişinin mahkemeye çıkarıldıklarında, Eren’in kendileri ile birlikte gözaltında olduğunu belirterek suç duyurusunda bulunduklarını dile getiren Yarıcı, “8 kişi ‘Hayrettin Eren'in gözaltına alındığının tanığıyım. Onu hem karakolda, hem de siyasi şubede gördüm’ diye savcıya ifade verdi. Savcı aileye, ‘Size inanıyorum ama bu davayı açarsam meslek hayatım biter’ dedi” diye konuştu. 

Eren ailesinin Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm resmi makamlara başvurduğunu sözlerine ekleyen Yarıcı, Eren ailesinin hep "Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır, hâlâ aranıyor" cevabı ile karşılaştıklarını kaydetti.

’12 EYLÜL’Ü UNUTMADIK’

Devletin etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmediğini dile getiren Yarıcı, “Dosya takipsizlik, zaman aşımı kararlarıyla hukuka aykırı bir şekilde kapatılmak istendi. Tüm hukuki yollar tükenince dosya 2014 yılında Anayasa Mahkemesi'ne taşındı” dedi. Hayrettin Eren’in İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’de kaybedildiğini vurgulayan Yarıcı, “37 yıldır gerçeği açığa çıkarmayan, Hayrettin Eren’i kaybedenleri koruyan tüm iktidarlar bu suçun ortaklarıdır. 12 Eylül darbecilerini koruyanlara karşı, 12 Eylül’ü güncelleyenlere karşı, bize unutmayı dayatanlara karşı ‘12 Eylül’ü unutmadık! Hayrettin Eren’i unutmadık’ diyoruz” dedi.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)