Öncelikle medya içerisinde CHP’nin Cizre ile ilgili raporunu okurken çok farklılıklar gözüme çarptı. CHP’nin hazırlamış olduğu raporla ilgili haberlerin çoğunda raporun asıl önemli kısımları atlanmış, genel anlamdaki içeriklerle haber yapılmıştı.

Bu anlamda, konuyla ilgili olarak asıl önemli detayları vererek haberleştiren Birgün gazetesine ve haberleştiren Sebahat Karakoyun’a teşekkür ederek başlamak istedim.

Cizre, sokağa çıkma yasağının 79 gün sürmesiyle ve üç ayrı bodrum katında yapılan katliamlarla günlerce gündemde kalmıştı. Tüm baskılara rağmen gündemde olmayı sürdürüyor.

Başkanlığını CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok’un yaptığı milletvekilleri İlhan Cihaner, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Fikri Sağlar ile Fatma Hürriyet Kaplan’dan oluşan heyetin hazırladığı Cizre Raporu, çarpıcı tespitler içeriyor.

Merkez Yönetim Kurulu​nun görevlendirmesiyle 4 Mart’ta Cizre’de kaymakam, belediye başkanı, STK temsilcileri ve yurttaşlarla görüşmeler yapan heyetin, hazırladığı raporun bizim için dikkat çekici bölümleri özetle şöyle;

“Cudi​, ​Sur​, Nur ve Yafes mahallelerinde ​sivillerin yaşam alanları ağır silahlar, tanklar ve uçaksavarlar ile orantısız güç kullanılarak yerle bir edilmiştir.”

“Sokaklardan taşınan hafriyatın Dicle kenarına döküldüğü anlatılmaktadır. Bazı vücut parçalarının dökülen hafriyatlar arasından çıktığı Cizreliler tarafından ifade edilmektedir.”

“Yaşamını yitirenlerin sayısı ve kimlik tespitiyle ilgili resmi makamlarca açıklanan verilerin, STK’lar tarafından verilen sayılarla tutarlı olmadığı anlaşılmıştır.”

İnsan bedenlerinin​ ​DNA tespitine olanak vermeyecek boyutta yanık olması, aynı kişiye ait beden parçalarının farklı illerde bulunması, Gaziantep’e gönderilen ve ​bir insana ait olduğu söylenen çuvaldaki doku ve organ parçalarından 7 ayrı kişiye ait DNA tespit edilmiş olması…”

“teşhis bekleyen çok sayıda insan bedeninin Habur sınır Kapısı’nda iki tır konteynerinde bekletildiğine dair​ bilgiler alınmıştır.”

“Sokağa çıkma yasağının ardından Genelkurmay Başkanlığı tarafından açıklanan ölü sayısının ise 666 olması dikkat çekicidir. Bölgede geceleri plakasız araçlarla Dicle kenarına cesetlerin atıldığı iddia edilmektedir.

Raporda geçen bu bölümlerin, raporla ilgili haber yapan birçok yayın organında yer verilmemesini kınıyorum.

Dicle nehrine dökülen hafriyatlardan vücut parçalarının çıkması,

Yaşamını yitiren sayısının gerçek dışı olması,

İnsan bedenlerinde DNA tespitine olanak vermeyecek boyutta yanıkların olması,

Aynı kişiye ait beden parçalarının farklı illerde bulunması,

Aynı kişiye ait olduğu söylenen beden parçalarından 7 ayrı kişinin DNA tespitinin yapılması,

Plakasız araçlarla Dicle kenarına cesetlerin atılması,

Bütün bu iddialar çok ciddidir. Asıl vurgulanması gereken iddialardır. Diğer kısımlar zaten bilinen gerçeklerdir. İnsan yaşamıyla ilgili, orada yaşanan katliamlarla ilgili kısımlar, tüyler ürpertici olup, yaşanan vahameti göstermektedir.

Aynı kişiye ait beden parçalarının farklı illerde bulunmasıyla, aynı kişiye ait olduğu söylenen beden parçalarından 7 ayrı kişinin DNA tespitinin yapılması tespiti, insana gösterilmeyen özenin yaşamını yitirmiş bedenlere de gösterilmediğinin kanıtıdır.

Dicle nehrine dökülen molozlar içerisinde insan uzuvlarının çıkması ise ölü sayısını gizlemeye yöneliktir. Aynı nedenle plakasız araçlarla taşınan ölmüş bedenler de araştırılması gereken konulardandır.

“Cizre’de İpekyolu olarak bilinen bölgede, ​insanların yanarak öldüğü​ ​​iddialarının olduğu viran halde bulunan 3 ayrı bordum katı ​​tespit edilmiş ve bu bodrumlarda ​insan bedenlerine ait kemik ve organ parçalarına rastlanmıştır. ​“

Raporun bu bölümü ise üç ayrı bodrum katında katliam yapıldığının CHP tarafından da tescil edildiğinin bir göstergesidir.

“En az 5 bin kişinin evsiz kaldığı aktarılmaktadır.​”

“Bölge insanı ciddi bir travmayla karşı karşıya ve duygusal kopuşun eşiğindedir. Sokaklarda konuştuğumuz insanlar ağlayarak, "Biz düşman değildik bize bu muameleyi niye reva gördüler? Bizi neden öldürdüler?" diyerek tepkilerini dile getirmişlerdir.”

“Şiddetle karşı karşıya kalan yurttaşların barış duygusunun zedelendiği, şiddetle büyüyen yeni nesillerin de barış duygusunu yitirdiği bölgede dillendirilmiştir. Bölge halkı devlete olan inancını ve güvenini kaybetmekte, terör örgütü ile devlet çatışması arasında sıkışmış, kendisini sahipsiz ve mağdur hissetmektedir.”

Bu raporu tam metniyle ve önemli yerlerini kırpmadan yayınlayanları yeniden kutluyor, eksik ve önemli yerleri makaslanmış olarak yayınlayanları kınıyorum.

Bir kez daha gerçekler ortaya çıkarılmıştır.

Yapılanların hesabı da bir gün yapanlar ve yaptıranlar tarafından verilecektir.

_____________________

1. http://www.birgun.net/haber-detay/chp-den-cizre-raporu-110884.html