Biliyorum, bu yazı T24 ekranında yerini aldığında öteki gazete ve internet sitelerinde eline kalem alan ya da klavyesine yumulan meslektaşlar da aynı konuya eğilecekler; benden daha hünerli, benden daha kıvrak yazılar döktürecekler. Yazı çizi işi ile uğraşanların avuçlarını karşı konulmaz ölçüde kaşındıran bir konu çünkü. Bugün ne “Kara teslim Başkent” ne “Ergenekon”, ne “Ne büyük balık peşinde koşan bir gazeteci (gazeteci?) kadın” bu konuyla yarışamaz. Nitekim haber bilgisayarımın ekranında belirdiğinden beri “Boşver Aydın Engin, pek çok kişi bu konuda yazacak; bir sen eksik kal, ne olur ki” dedim kendi kendime ama... I-ıh, kaşınan avuçlarıma direnemiyorum...

Anladınız sanırım. KOBİDER Genel Başkanı Nurettin Özgenç adlı zatın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yayınladığı yazılı (hem de yazılı) açıklamadan söz ediyorum.


*    *    *


Önce Dünya Kadınlar Günü ve KOBİDER ilişkisine bakalım mı? 

KOBİDER malum “Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmeler Derneği”nin kısaltılmışı. Peki, konusu kobilerin sorunları olan bir derneğin başkanı 8 Mart’ta Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı (hem de yazılı) bir açıklama yapma ihtiyacı niye duyar?

Hatırlıyorum, yıllar önce Kuru Gıda Toptancıları Derneği “Yılın gazetecilerini” seçmişti. Merak edip jüriye baktık. Jüri de kuru gıda toptancılarından oluşuyordu. Bir grup gazeteci olarak biz de “yılın kuru gıda toptancılarını” seçmeye karar verdik. Hani “Yılın leblebicisi... Yılın kuru baklacısı... Yılın mercimekçisi” gibi... Karar verdik ama hiç birimiz tek bir kuru gıda toptancısı tanımıyorduk. Birilerine sorup bulsak bile bir kuru gıda toptancısının, öteki kuru gıda toptancılarından daha iyi oluşunu nasıl ayıracağımıza dair en küçük bir bilgi birikimimiz yoktu. 

Vazgeçtik.

Bu anı dilimciğini niye mi anlattım?

Hiiiiç!..  KOBİDER Genel Başkanı’nın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili yazılı (hem de yazılı) demeç verme ihtiyacı duymasından aklıma geldi...

Bunu geçelim...


*    *    *


Kadın –erkek sorunları üstüne çok önemli fikirleri olduğu ve bizleri aydınlatma ihtiyacıyla yanıp kavrulduğu için bu fikirlerini kamuoyuyla paylaşan  KOBİDER Başkanı’nın fotoğrafına baktım. Çoktan rahmetli olmuş Sermet Çağan ağabeyimin altın değerinde bir sözünü hatırladım: İnsan 35 yaşından sonra suratından sorumludur!..

Bence  KOBİDER Genel Başkanı 35 yaşını aşmıştır. İnanmazsanız fotoğrafına bakın...

Bunu da geçelim...


*    *    *


KOBİDER Başkanı şöyle buyuruyor:

“Fiş prize eşit değildir. Ama hangisi daha üstündür? Bir hüküm verilebilir mi?

Bu sözlerle ilgili tek satır yazamam. Utanırım. Ben gazeteciyim, porno yazarı değil. O görevi “Sana ne benim göbeğimden üstüne çıkarsam soluğun kesilir” yollu “zarif cümleler” kuran meslektaşlara bırakıyorum…    


*    *    *


KOBİDER Başkanı’nın yazılı (hem de yazılı) açıklamasında bir başka yüksek fikir de şöyle ifade edilmiş:

“...Kadının, hayatın zorluklarına tahammül edecek, ağır işleri görecek, makineleri ve yükleri indirip bindirecek gücü var mıdır? Bu işler kadına yaptırılırsa, fıtrata, yani tabii ve doğal olana karşı çıkılmış olunmaz mı?..”

Elhak doğru! Bu bağlamda erkekler kadınlardan üstündür. Tabii ayılar da erkeklerden üstündür. Tabii filler de ayılardan üstündür. 

“Laf ebeliği yapma. Adam hayvanlardan değil insanlardan söz ediyor” diye itiraz edeniniz oldu mu? Peki özür dilerim, düşünememiştim. Yalnız bu hesapça kadınlardan üstün olan erkeklerin “en üstünleri” de, hani televizlonlardaki “ekstrem spor” programlarının vazgeçilmezlerinden olan ”Dünyanın en kuvvetli erkeği” yarışmalarında izlediğimiz hem enine, hem boyuna bir takım adamlar var; tırları halatla çekiyorlar, yüzlerce kiloluk gülleleri taşıyorlar, üst üste yığılmış odunları kaldırıyorlar; işte “en üstün erkek” de onlar olsa gerek. Bu durumda bencileyin erkeklere de “Tamam kadınlardan üstünüm. Yaşasın. Ama  bu heriflerden de aşağıdayım” diye kahrolmak düşüyor... (Halter çalışmaya mı başlasam acaba? Bu yaştan sonra başarabilir miyim dersiniz ?)


*    *    *


Yazı uzadı ama yazmanın tadı, hatta şehveti yakamı bırakmıyor ki... Devam edeceğim. 

KOBİDER Başkanı buyurmuş:

”... Zarafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Akli muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlil, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez...”

Breh breh breh...

Bilmiyorduk, öğrendik... Eğer bu böyleyse radyoaktif elementler üstüne araştırmaları ile dünyayı değiştiren, Nobel kazanan ilk kadın olarak onurlandırılan Marie Curie aslında yeterli ya da gerekli “akli muhakeme ve fikri tahlil” yeteneklerini taşımadığından büyük olasılıkla kocası Pierre Curie’den tırtıkladığı bilgilerle radyoaktif elementlerle ilgili devrim nitelikli buluşları yaptı.

İnanmazsanız KOBİDER Başkanı’na sorun...


*    *    *


Yukarıdaki son bölüm öyle rastgele yazılmadı.  KOBİDER Başkanı “Akli muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlil, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez...” buyurdu ya, bunu şahsında somutlaştırıyor.

Sahiden akli muhakemede, fikri tahlilde yani çözümlemede (=analiz) kadın erkeğe yetişemez; sanırım hiç bir erkek de KOBİDER Genel Başkanı’na yetişemez...


*    *    *


Sevgili “yorum yaz” kutusu aboneleri için özel not: 

“Memleketin bunca yakıcı sorunu varken bula bula yazacak bunu mu buldun” diye n’olur beni fırçalamayın. Tamam sosyalist olup olmadığıma sizler karar verebilirsiniz. Anayasa değişikliğine “evet” dedim diye memleketin başına gelen bütün felaketlerden (buna son yaşamakta olduğumuz kar felaketi dahildir) beni ve benim gibileri sorumlu tutabilirsiniz. Ama bu yazı için fırçalarınızı n’ooooolur esirgeyin. Ben bu defa sizler okuyun diye değil, kendim keyif aldığım için yazdım. Bu kadarcık keyfi bana çok görmeyin...