Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğinden istifa eden eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Hayat pahalılığıyla ilgili değerlendirmeler yapan Arınç, "Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar hamaset kokulu konuşmaların yanında, cebine giren paraya bakar, cebinden çıkan paraya bakar" dedi.

'BERAT ALBAYRAK, İSTİFA MI ETTİ GÖREVDEN Mİ ALINDI TAM BİLEMİYORUM'

TV5'te yayınlanan '4. Güç' programına telefonla bağlanan Arınç, gerçekçi bir siyasetçi olduğunu ifade ederek, "Bir gerçek var. Geçen sene kasım ayıydı. Ben bir televizyon kanalında röportaj yaparken, 'Bizim için önemli olan şudur: Türkiye'de bir ekonomik sıkıntı var mı? Birileri 'yoktur, psikoljiktir' diyor. Ben tam tersini söylüyorum: Vardır. Önemli olan bunu görüp tedbirler almaktır. Kaldı ki elbette Cumhurbaşkanı Hükümet sistemi de bu tedbirleri alacaktır. Çünkü vatandaşı en yakından ilgilendiren şey ekonomiyle, cebiyle, mutfakla ilgili konulardır' demiştim. Çok yalın açıklamalar yaptım. Bunu söyledikten iki gün sonra Berat Albayrak, istifa mı etti görevden mi alındı tam bilemiyorum... Halen de bilmiş değilim. Kendisi de bu konuda çıkıp bir şey söylemiş değil. Sadece sağda solda görüldüğü zaman fotoğrafları çekilebiliyor. Dediler ki, 'Bülent Arınç bunu söyledi adam gitti.' Ben onu hedef alarak bu konuşmayı yapmamıştım. Ben gerçekçi bir siyasetçiyim. Sıkıntının varlığını söylerim, buna tedbir alacak olanlar da işin başındakilerdir, yöneticilerdir. Şunu Sayın Cumhurbaşkanımız ve yönetimde beraber oldukları çok iyi bilirler. Halkımızın en hassas olduğu konular kendi geçimiyle ilgili konulardır" ifadelerini kullandı.

Son dönemde artan kira fiyatları ve ortaya çıkan yurt sorununa değinen Arınç, "Yani çocuğu üniversiteye gitmişse, zaten çok düşük ücretlerle oğlunu üniversitede okutmak isteyen, ona bir yurt bulmak ister, burs almak ister. Kredi bulmak ister. Bu konuda mutlaka tedbirlerin olması gerekir. Son yıllarda ben KYK yurtlarının olağanüstü güzellikte olduğunu biliyorum, kendi yaşadığımız dönemlere göre. Bunlar yetersizse tedbirleri alınabilir" diye konuştu.

Arınç'ın gıda fiyatlarında yaşanan artışa da değindiği konuşmasından satır başları şöyle:

CEBİNE GİREN PARAYA BAKAR, CEBİNDEN ÇIKAN PARAYA BAKAR

Çarşı pazardaki, enflasyondan kaynaklanan bence, pahalılıklar hepimizin gözleminde. Bizde genelde eşim yapar, yanımızdaki marketlerden güvendiğimiz yerlere gideriz. 5-6 aydır bana ısrarla şunu söylüyor; ‘Eskiden 60-70 TL’ye aldığımız filedeki şeyler, bugün 200 liranın üzerine çıkmış' diye. Yani peynirin yanına yaklaşılmıyor, etin yanına yaklaşılmıyor. Bunun gibi zaruri ihtiyaç maddeleri diyebileceğimiz şeylerde zamlar var. Bunun sebepleri var mıdır? Belki makul sebepleri de vardır. Ama önemli olan enflasyonun düşürülmesidir, hayat pahalılığının giderilmesidir. Onu yapmak zorundadırlar. Bakın siyasetten kalan bir tecrübemi söyleyeyim. Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar dini, hamaset kokulu konuşmaların yanında, cebine giren paraya bakar, cebinden çıkan paraya bakar. Eğer onda bir eksilme görüyorsa din, iman, vatan, millet bunlar yine bir kenarda durur. Yine onlara saygısını eksik etmez. Ama değer yargıları değişebilir.

DİNDARLARIN GAZABINDAN KORKMAK LAZIM

Ben ilk defa Hacc’a gidiyordum, 88 yılında. Bizim kafilemiz havalimanına geldi dediler ki; 'Vizeleri bir kısmı yetişmedi. Sizi bir ya da iki gün İstanbul’da misafir edeceğiz.' Ben şahsen eşimle anlayışla karşıladım. Ama kafiledeki insanlar o kadar büyük tepki gösterdiler ki, ağızlarından o kadar galiz küfürler çıkmaya başladı ki. ‘Siz ne yapıyorsunuz?’ dedim. ‘Ben anlamam’ dediler, ‘Nasıl vizeler gelmedi’, ’Bizi mi kandırdılar?’ dediler. ‘Şöyle mi oldu, böyle mi oldu.’ Ondan sonra korktum, dedim ki; dindarların gazabından korkmak lazım. Yani işlerine gelmeyen bir şeyle karşılaştıklarında ne öyle aslandı ne kaplandı. Hiçbirini dinlemez bu insanlar.

SIKINTILAR, BİZİ 2002 ŞARTLARINDAN GİTTİKÇE UZAKLAŞTIRIYOR

Biz 2002’de iktidara geldiğimiz zaman Türkiye’de siyaset bu durumdaydı. Millet siyasetin dip yaptığını görüyor, siyasetçiden fellik fellik kaçıyordu. Öyle bir ortam bizim işimize yaradı. Aslan gibi bir ekip, yüzüne baktığınızda pırıl pırıl. Bu insanlara güvendi millet, yüzde 34.5’la 363 milletvekili verdi. 2002 bizim için bütün varlığımızı ortaya koyduğumuz ve milletin bizi kabullendiği bir dönemdir ki, 20 yıldır devam ediyoruz. Şimdi 20 yıl sonra bunu tekrarlamak mümkün mü? Matematik olarak elbette mümkün. Ama şu anda içinde bulunduğumuz sıkıntılar, bizi 2002 şartlarından gittikçe uzaklaştırıyor. Bunu da görüyoruz.