Gözaltında kaybedilen yakınları için 350 haftadır Galatasaray meydanında adalet nöbeti tutan Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilan edilişinin 63'üncü yıl dönümünü Galatasaray meydanında karşıladılar.

 

Cumartesi Anneleri, "Cumhuriyetin Aydınlık Yüzü" anıtının çevresini karanlık bir bezle örttü, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Doğan Güreş, Süleyman Demirel, Mahmut Yıldırım (Yeşil), Hanefi Avcı gibi isimlerin fotoğraflarını astı.

 

350 hafta boyunca oturdukları anıtın önünde kayıplarının faillerinin yargılanmasını isteyen kayıp yakınları, devlet karanlık geçmişiyle yüzleşene kadar bu meydanı terk etmeyeceklerini belirterek Süleyman Demirel, Tansu Çiller ve Mehmet Ağar'ın yargılanmasını istediler.

 

Yapılan etkinlikte ilk konuşmayı polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınmayan Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun yaptı. "Biz bugün burada 'Cumhuriyetin aydınlık yüzü' olarak adlandırılan heykelin önünde yıllarca saklanan, inkar edilen, eli kanlı karanlık yüzü bir kez daha teşhir etmek için buradayız. Yıllardır onların yüzüne bakmaktan artık bıktık, usandık ama maalesef bugüne kadar hiçbirinden hesap sorulmadı" diyen Hanım Tosun, Mehmet Ağar'ın "vicdanım rahat" sözlerine değinerek şunları söyledi: "Senin vicdanın mı var ki vicdandan söz ediyorsun? Heykel dikmekle olmaz bu iş, aydınlığa gerçekten kavuşulmak isteniyorsa bir an önce kayıp yakınlarımız için adım atın ve her gün aklandığınız sorumluları yargılayın. Bizim arkamızda resimleri asılı olan başta Tansu Çiller, Mehmet Ağır olmak üzere, Süleyman Demirel, cezalandırın. Hani Mehmet Ağır bir tuğladan söz ediyordu ya işte başına düşecekse de o tuğlayı çekin."

 

ÇOK FERYAT ETTİK

 

Bitlis'te kaçırılarak öldürülen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe ise 17 yıldır Galatasaray meydanında adalet beklediğini ifade etti. "Çok konuştuk, çok feryat ettik. Her zaman bu failli meçhulleri dile getirdik, haykırdık ancak kimse duymadı bu sesimizi ve hiçbir sonuç alamadık" diyen Tepe şunları söyledi: "Bir türlü çocuklarımızın katilleri yargılanmadı, Mehmet Ağar, Tansu Çiller, Doğan Güreş, bunlar hiçbir zaman yargılanmadılar. Oğlum failli meçhullerin, toplu mezarların en yoğun bulunduğu Bitlis'te kaçırıldı. O dönem Korkmaz Tağma Tatvan Garnizon Komutanı idi. Biz gittik ona çocuğumuzun kayıp olduğunu söyledik. Ancak hiç umursamadı. Çünkü kimin gözaltına aldığını, kimin kaybettiğini biliyordu. Şimdi ben soruyorum neden Korkmaz Tağma yargılanmıyor, niye konuşmuyor? İşte Korkmaz Tağma gibileridir Kürdistan topraklarını failli meçhul tarlasına dönüştüren."

 

Başbakan Erdoğan'ın Dersim katliamı belgelerini ortaya çıkarttığını hatırlatan anne Tepe, "Demek o dosyalar varmış. O zaman neden bizi senelerdir burada oyalıyorsunuz? Bizim dosyalarımızı da çıkarttın, çünkü biz çocuklarımızın kemiklerini bulanan kadar, onlara bir mezar yaptırana ve sorumluları yargılanana kadar iki elimiz yakalarında olacak" şeklinde konuştu.

 

17 yıldır heykelin önünde oturduğunu ancak sadece bugün bu heykelinin isminin "Cumhuriyetin aydınlık yüzü" olduğunu öğrendiğini vurgulayan gözaltına kaybedilen Kenan Bilgin'ın kardeşi İrfan Bilgin, "Biz bugün o aydınlık cumhuriyetin karanlık yüzlerini oraya astık. Ben böyle aydınlık bir cumhuriyet ne isterim, ne de böyle bir cumhuriyette yaşamak isterim" dedi.

 

KAYBEDEN VE KATLEDEN TC'NİN VATANDAŞI OLMAKTAN UTANIYORUM !

 

Bilgin’in ardından sözü alan gözaltına kaybedilen İsmail Bahçeci'in kardeşi Umut Bahçeci de, abisinin 1994 yılında kaybedildiğini ve kendisinden bir daha haber alamadıklarını söyledi.

 

Basına seslenen Bahçeci, "İsmail Bahçeci gözaltına kaybedildiğinde üniversite basın yayın üçüncü sınıf öğrencisiydi. O da belki sizin gibi bugün haber kovalayacaktı. Bugün benim yaşım 38, ancak İsmail hep 25 yaşında kaldı" dedi. Tam 17 senedir abisini aradığını belirten Bahçeci şunları söyledi:

 

"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan ben şu an utanıyorum. Çünkü TC bir hukuk devletidir deniliyor fakat bizim kayıplarımız hukuk devletine yakışır bir şekilde muameleye tabi tutulmadı. Cumhuriyete yakışır bir şekilde muameleye tabi tutulmadı. Suçlu mu? O zaman alırsınız yargıya teslim ederseniz ve gerekiyorsa cezaevine korsunuz. Ama burada olan bu değildi. Bizim insanlarımız gözaltına alındı, işkencelerden geçirildi, kaybedildi ve katledildi. Bir mezarları bile yok. Şu arkamızda görmüş olduğunuz şahıslar bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakan, Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış insanlardır. Bunlar ağabeylerimizi, evlatlarımız, ana, babalarımızı kaybettiler ama hala ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Bu arkadaki şahıslar teker teker yargılanana kadar bu mücadele bitmeyecek" dedi.

 

AKP HÜKÜMETİ DAHA BÜYÜK BİR BİLGİ KİRLİLİĞİ YARATIYOR

 

16 senedir failli meçhul cinayetlerin aydınlatılması için bu heykelin önünde adalet nöbeti tuttuklarını belirten gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın abisi Ali Ocak ise daha önceki hükümetlerin de AKP hükümeti gibi kayıplar konusunda üç maymunu oynadığını söyledi.

 

"Sözde 'yüzleşiyoruz' adı altında derin devletle hesaplaşır gibi yapan AKP hükümeti daha büyük bir bilgi kirliliğiyle akıllara ziyan vermeye çalışıyor" diyen Ocak, son günlerde Mehmet Eymür ve Mehmet Ağar'ın birbirlerini suçlayan demeç ve ifadeler verirken gerçeğin yine ellerinden kayıp gittiğini söyledi.

 

Kayıp yakınlarının konuşmasından sonra hazırlanan ortak basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Hasibe Ocak okudu. Karanlık geçmişiyle yüzleşmeyen bir devletin, barıştan, aydınlıktan, insan haklarından söz edemeyeceğini hatırlatan Ocak, evrensel hukuka göre adalet tesis edilmedikçe, mücadele etmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi. (ANF)