2015 Uluslararası Hrant Dink Ödülleri, İstanbul Kongre Merkezi’nde bugün yapılan törenle yedinci kez sahiplerini buldu. Bu yılki ödüller, Suudi Arabistan’dan kadın hakları savunucusu Samar Badawi’ye ve Türkiye’de LGBTİ hak ve özgürlükleri alanında çalışan Kaos GL’ye verildi.

Badawi’nin, “kadın hakları savunuculuğu alanında öncü bir ses olması ve ülkesindeki insan hakları savunucularının uğradığı baskılar konusunda farkındalık yaratması”, Kaos GL’nin ise “lezbiyen, gey, biseksüel ve translara (LGBT)  yönelik şiddetin artarak devam ettiği Türkiye’de LGBTİ hakları konusunda istikrarlı çalışmalar sürdüren inisiyatif olması” nedeniyle ödüle layık görüldüğü açıklandı.

Tarihçi Taner Akçam, törenin açılış konuşmasında, insanlık hukuku ve insanlığa karşı suçlar olarak bilinen hukuk kavramlarının ve bunlarla bağlantılı olarak soykırım suçunun yaratılmasının Türkiye tarihiyle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.

Katledilen insanların onurlarını iade edebilmek, adalet duygusu ve vicdanı yeniden inşa edebilmek, düşmanlık ve çatışmaların önüne geçebilmek için tarihle yüzleşmenin gerektiğine dikkat çeken Akçam, bu coğrafyada facia ve yıkımlara yol açan etnik temelli siyasi çözümlerin, silahlanmak ve öldürmek yerine beraber yaşam yoluyla aşılabileceğini ve bu hayal doğrultusunda Hrant Dink’in bir sivil haklar önderi olarak yaşatılması gerektiğini söyledi. Akçam’ın konuşmasının ardından, Lübnanlı müzisyen Eileen Khatchadourian sahne aldı.

Gecede, “1915 Işıklar” ve “2015 Işıklar” adlı iki video da gösterildi. İlk videoda, yüz yıl önce yaşanan Ermeni Soykırımı’nın şahidi olan, yaşanan vahşeti dünyaya duyurmaya, belgelemeye, seslerini yükseltip bu büyük insanlık suçunun önüne geçmeye çalışan ve bunun bedelini canlarıyla ödeyen, Halep Valisi Celal Bey, Kastamonu Jandarma Kumandanı İzzet Bey, dönemin ABD İstanbul büyükelçisi olan Henry Morgenthau gibi isimler anıldı.

İkinci videoda ise, dünyada ve Türkiye’de, attıkları adımlarla geleceğe dair umudu çoğaltan kişiler ve kurumlar selamlandı. “2015’in ışıkları” arasında, Hindistan’da lokantalardan ve düğün davetlerinden artan yemekleri toplayıp evsizlere ve yetimlere dağıtan Robin Hood Ordusu; Suriye’de, savaşta yıkılan ve yakılan yerlerde mahsur kalanları kurtarmak için oluşturulan White Helmets grubu; Irak parlamentosunda Ezidi katliamını dile getiren ilk politikacı olan Viyan Daxil; Yerevan’da elektrik ücretlerine yapılan zammı protesto etmek için toplananların oluşturduğu “Elektrik Yerevan” hareketi; Amerika’da siyahların özgürlük hareketini yeniden inşa etmeyi hedefleyen Black Lives Matter; İstanbul-Tuzla’daki Ermeni Çocuk Kampı Kamp Armen’in Ermeni halkına koşulsuz iadesini talep eden Kamp Armen direnişi; Kobanê’de savaş nedeniyle hayatları mahvolan çocuklara oyuncak götürmek, onlar için kütüphane kurmak amacıyla çıktıkları yolda, Urfa’nın Suruç ilçesinde bir canlı bomba saldırısıyla hayatlarını kaybeden gençler de yer aldı.

2015 yılı Hrant Dink ödüllerinin sahipleri, gecenin sonunda açıklandı. Yurtdışına çıkış yasağı nedeniyle törene katılamayan Samar Badawi’nin ödülünü, çalışma arkadaşı Elsa Saade, Hrant Dink Vakfı Başkanı Rakel Dink ve 2014 yılı Uluslararası Hrant Dink ödül sahibi Şebnem Korur Fincancı’dan aldı.

Saade, konuşmasında, temel insan hakları uğruna hayatını tehlikeye atan Badawi’nin, hayal kurarak ve hayallerinin peşinden koşarak, binlerce Suudi kadına ilham kaynağı olduğunu söyledi. Gücün mezhep, din ve ekonomik çıkarların istismarı dikte edildiği bölgelerde, insanların kaygılarını dünyaya duyuracak kişilere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Saade, dayanışma fikrini öne çıkaran bu tür ödüllerin, dünyanın en zor coğrafyalarında korku ve unutulmuşluk hissi içinde yaşayanlar için bir umut ışığı yaktığını dile getirdi.

Kaos GL’ye verilen ödülü ise Ali Erol aldı. Erol konuşmasında, eşcinsellerin, ömürlerini, Hrant Dink’in hayatına mal olan “tedirginlikle” geçirdiklerini ve eşcinsellerin kurtuluşunun, toplumun özgürleşmesi için bir önkoşul olduğunu söyledi. Farklı ayrımcılıklar arasında bağlantı kurmanın önemine dikkat çeken Erol, ırkçı ve milliyetçi devlet politikalarıyla kurumsallaşan söylemlerin “ulus düşmanları” yarattığını ve bu sahte “ulus bütünlüğünün”, ancak özgürlük mücadeleleri arasında köprüler kurularak aşılabileceğini dile getirdi.


Samar Badawi, insan hakları mücadelesine, kendisine 15 yıl boyunca fiziksel istismarda bulunan babasını mahkemeye vererek, çok genç yaşta başladı. Vesayet sisteminin yanlışlığı, seçmen kayıt merkezlerinin kadınları kaydetmeyi reddetmesi, araba kullanan kadınların yargılanması nedeniyle çeşitli davalar açtı. 8 Mart 2012’de, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından, vesayet sistemine karşı çıkması, oy hakkı davalarında öncülük etmesi ve bu mücadelesiyle diğer kadınlara cesaret ve ilham kaynağı olması nedeniyle, Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’ne layık görüldü. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından, insan hakları konusundaki faaliyetlerine son vermesi için tehdit edildi ve ülkesine döndüğünde pasaportuna el kondu. Seyahat yasağı ve tüm diğer engellemelere rağmen, insan hakları alanındaki mücadelesine devam ediyor.

Kaos GL, kurulduğu 1994 yılından beri, “Eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecektir” ilkesiyle çalışıyor. 2005’te, Türkiye’de tüzel kişilik kazanan ilk LGBTİ grubu oldu. Yayımladığı Kaos GL dergisi, Türkiye’deki LGBTİ bireylerin kendi gündemlerini ortaya koydukları ilk alternatif zemin ve Türkiye’nin en uzun soluklu LGBTİ yayını oldu. KaosQ+ adlı akademik dergi ise, kuir çalışmaları alanındaki araştırmalara yer vererek, toplumsal cinsiyetle kesişen diğer eşitsizlikler arasındaki ilişkilere dikkat çekiyor. 2006 yılında, homofobiden, transfobiden ve cinsiyetçilikten arınmış haber yazımı için "Yerel Muhabir Ağı Eğitimlerini" örgütleyerek, birçok makale, haber ve çevirinin yer aldığı bir internet sitesi (www.kaosgl.org) oluşturdu. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde ‘Homofobi Karşıtı Buluşmalar’ düzenleyerek, LGBTİ bireylerin sorunlarının yerel ölçekte de konuşulmasına imkân sağlıyor.