09.04.2008

Yalnızlıklara ağlayan fotoğraflar gibi bu şehir. Yoksulluğun sadeliği. Yoksunluğun sadeleştirici güzelliği var bu kentin her yerinde.

Denizle dağın buluşması.

Ermeni, Arap, Türk, Kürt halklarımızın iç içeliği, zenginlikleri göğe kadar yükseliyor bu şehirde. Dağdan denizi izleyeceğim, koklayacağım hiç aklıma gelmezdi ZU.

İçimde yükselen bir şarkı var. Neye dair? Umuda, aşka, dağa, sana dair bir şarkı.

Burada tarih var ZU. Sınıflı toplumun çarkları arasında emekle, kanla, terle ezilenlerin yarattığı bir tarih.

Bunun kokusu ne kadar dolgun doluyor içime ZU.

Her şey imkânsızlıklar içinde kotarılmış ustalık işi, sade, estetik bir sinema filmi gibi burada ZU.

Bir Yılmaz Güney filmi!

Absürt değil bu ZU! Neden gülümsüyorsun inceden. İpince gülümsüyorsun. Biliyorum sen buraları, buralardaki hayatı iyi, çok iyi biliyorsun. Biliyorum ben belki daha embriyo bile değilken dolaştın sen buralarda. Ve daha kim bilir nerelerde. Biliyorum bunu.

Sen kaç yaşındasın ZU? Ya da şöyle mi sormalıyım: Senin yaşın var mı ZU?

Sen değil misin yeryüzüne insanlık indi ineli eşitlik, doğruluk arayan? Sen değil misin köle, köylü ve en nihayet işçi? Sen değil misin bildim bileli bu ülkede gitmedik şehir, girmedik sokak, dokunulmadık acı bırakmayan?

Neden söylüyorum bunları ZU?

Bir “kuşak” söylemidir gidiyor. Şu yılların kuşağı, bu yılların kuşağı, diye. Sen hangi kuşaktansın? Sen her zaman çocuk, her zaman genç, her zaman yetişkin, her zaman yaşlı. Bilge!

Sen bu ülkenin vicdanısın ZU!

Sen her kuşağın vicdanısın!

Vicdanın yaşı olur mu? Olmaz, değil mi?

Ve belki de gerçekten senin kuşağının insanları, belki de bazıları arkadaşların, tanıdıkların, okuldan, işten bildiklerin, seni duymuyorlar, görmüyorlar ZU!

Onlar da gazeteci şimdi ZU! Şair bazıları. Sanatçı, aydın bazıları.

Susuyorlar.

Vicdanına susan bir insan nasıl insandır ZU? Söyleyebilir misin bana? Tarif edebilir misin?

Sevgili mecbur insan!

Su testisi olmaya mecbur insan. Vicdan olmaya mecbur insan!

Bu şehirleri sana boşuna anlatıyorum. Sen zaten buralarda yaşıyorsun. Çalışıyorsun. Çoğalıyorsun…