HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli Van'ın Erciş ilçesinde yurttaşlarla bir araya geldi.

Muhalefete çağrı yapan Temelli, “Bir kez daha dile getirmek istiyorum. HDP'yi, bu halkı yok sayarak görmezden gelerek bu zulümden kurtulamazsınız. İktidar ancak ve ancak HDP'yi düşmanlaştırarak ayakta duruyor. Bir şeye karar vermeniz lazım. Tüm muhalefete, demokrasi güçlerine sesleniyorum, ya bu iktidarın düşüncesine artık bir şeye karar vermelisiniz. Ya bu iktidarın düşüncesine tutsak olacaksınız ve HDP’yi görmezden geleceksiniz ya da HDP ile birlikte olacaksınız ve bu iktidarı iktidardan indireceksiniz. Başka da bir yol yok. Bize rağmen bizsiz bir gelecek tahayyülüne kendinizi kaptırmayın. Biz her şeye rağmen varız ve var olmaya da devam edeceğiz” dedi.

İlçe binasında gerçekleşen buluşmada konuşan Temelli, şunları söyledi:

Bu güçlü irade bir fikriyata dayanıyor. Bizi bir araya getiren bir fikriyat ve düşüncemiz var. Bu ülkeye barışı ve demokrasiyi getirmek için yola çıktık. Bunda kararlıyız. Diyoruz ki burası bizim ortak vatanımız. Ortak vatanımızda bir arada yaşayacağız. Hangi düşünceden olursak olalım, hangi farklı inanca sahip olursak olalım bir arada yaşayacağız. Biz eylersek güzel eyleriz. İşte bizim fikriyatımız buradan başlıyor.

Ortak ve demokratik cumhuriyeti inşa ederek demokratik ulusu var ederek mücadele ve kararlığımızı ortaya koyduk. Bu mücadele ve kararlılığı ortaya koyarken bu fikriyattan beslenirken, bu fikriyatın sahibini de unutmadık.

‘HALKLARI BİRBİRİNE DÜŞMANLAŞTIRARAK AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYORLAR’

O yüzden de sözlerimize İmralı'yı, Sayın Öcalan'ı selamlayarak başladık. Bugün bu iktidar bir arada yaşamayı yok sayarak, halkları birbirine düşmanlaştırarak ayakta durmaya çalışıyor. Bunu yaparken bütün bu güzel ülkeyi felakete sürüklüyor. Çünkü ayakta kalmalarının yegane yolu, nefrettir, ayrımcılıktır, savaştır.  Bunu bildikleri için bu fikre tahammülleri yok, o yüzden bu tecrit sürüyor.

Biz diyoruz ki eğer bu ülkeye demokrasi ve barış gelecekse tecrit son bulmalıdır. Bu tecrit son bulsun diye Sevgili Leyla Güven 42 gündür açlık grevinde. Sevgili Leyla Güven, Hakkari Milletvekilimiz, DTK Eşbaşkanımız Sevgili Leyla Güven, her gün, 42 gündür bize seslenmeye devam ediyor. Türkiye'nin her yerinde bu sese ses katmak mücadeleye omuz vermek boynumuzun borcudur. Biz de buradan herkese sesleniyoruz, kadınlara, emekçilere sesleniyoruz.

‘ÇOK GEÇ OLMADAN LEYLA GÜVEN'E SES VERİN’

Gelin Leyla Güven'in sesine ses katın. Mücadeleye omuz verin. Bakın 42 gün çok uzun bir süre. Bu onurlu direnişe daha fazla geç kalmadan gelin omuz verin. İnanıyoruz ki Türkiye bu sese ses verecektir, bu tecride son verecektir, bu iktidarın bu zulmüne ve şiddetine son verecektir.

Buradan, Erciş’ten sesleniyorum. 42 gün uzun süre dedim, doktorlar kritik eşik olduğuna işaret ettiler. Avukatları bu konuda herkesi duyarlı olmaya çağırdılar. Daha fazla geçmeden sürecin çok daha ciddi yerlere yürümesine izin vermeden, iktidarın bütün tehditlerine rağmen bu demokrasi mücadelesine omuz verme zamanıdır.

ERDOĞAN ÇÖZÜM YOK DİYOR: SEN GİDERSEN ÇÖZÜM GELİR

Erdoğan çıkmış “çözüm mözüm yok, kimse bizden bir şey beklemesin” diyor. Dün söyledim, bugün de tekrar ediyorum: senden bir şey beklediğimiz yok, gölge etme başka ihsan istemez. Bir an önce iktidardan gidersen inanıyorum ki  bunu yapacağız, çünkü bir arada yaşamak istiyoruz, barış ve demokrasi istiyoruz. Sadece kendimiz için değil herkes için istiyoruz. Suriye halkları, Irak halkları için Avrupa’daki yoldaşlarımız için de istiyoruz. Bu ülkeye demokrasi ve huzur gelirse, Ortadoğu’ya da barış gelir. Bugün kalkmış yine Rojava’ya saldırı planlarını anlatıyor. Şimdi Rojava’yı diline doladı. 24 Haziran seçimlerinden önce Kandil Kandil diye insanları birbirine düşman ederken, Afrin’de her türlü talanın yapılmasına göz yumarken, ÖSO denilen çete ile Afrin’i bu acının ve zulmün içine sürüklerken şimdi aynı şeyi Rojava için, Fırat’ın Doğusu için konuşmaya başladılar. Yıllardır söyledik, Fırat'ın Doğusu Batısı'nda, Afrin’de, Suriye’nin Kuzeyi ve Irak’ta yaşayan halklar bizim akrabalarımız, bizim kardeşlerimiz.

‘ŞİMDİ BU İKTİDARDAN KURTULMA ZAMANIDIR’

Şimdi kurtulma zamanıdır, birlikte olma zamanıdır. Bir kez daha dile getirmek istiyorum. HDP'yi, bu halkı yok sayarak görmezden gelerek bu zulümden kurtulamazsınız. İktidar ancak ve ancak HDP'yi düşmanlaştırarak ayakta duruyor. Bir şeye karar vermeniz lazım. Tüm muhalefete, demokrasi güçlerine sesleniyorum, ya bu iktidarın düşüncesine artık bir şeye karar vermelisiniz. Ya bu iktidarın düşüncesine tutsak olacaksınız ve HDP’yi görmezden geleceksiniz ya da HDP ile birlikte olacaksınız ve bu iktidarı iktidardan indireceksiniz. Başka da bir yol yok. Bize rağmen bizsiz bir gelecek tahayyülüne kendinizi kaptırmayın. Biz her şeye rağmen varız ve var olmaya da devam edeceğiz.

‘ERCİŞ'İN HESABINI KAYYUMDAN VE SARAY'DAN SORACAĞIZ’

Bakın Erciş’in sorunları. Nereye gitsek benzer sorunları her yerde dile getirdik. Sanırsınız her yer birbirinden kopyalanmış, öyle yapılanmış. Nedir bu? Bu yolsuzluk ve işsizliktir. Neden vardır, çünkü zihniyet kayyum zihniyetidir. Bu zihniyet zaten başlı başına zaten bir zulümdür, şiddettir, hak gaspıdır, size ait olanın gasp edilmesidir. Erciş kayyumu kaymakam, sırf Erciş’i 350 milyon lira borçlandırmış. Ne yapmış Erciş'e 350 milyon liralık? TOKİ çirkinliğinden başka bir şey yok, zaten memleketi bir TOKİ aklı ile yönetiyorlar. Bunlar beton akıllı olduğu için her yeri betonlaştırıyorlar.

350 milyon borç. Paranın nerede olduğu belli değil, yolsuzluk diz boyu. Erciş'in ne kadar taşınmaz mülkü varsa satmış. Kimin hakkını nereye ve nasıl satıyorsun? Kayyum “ben bunları yaparım ve bunlar benim yanıma kar kalır" sanıyor. "Ben Saray’ı memnun ettim, Saray’dan gelen emirler doğrultusunda bunları yaptım, seçimden sonra ben ortadan çekilirim yaptıklarım yanıma kar kalır” diye düşünüyor ama hiç öyle değil.

Hiçbir yere kaçamazsınız, nereye giderseniz gidin, yaptığınız her yolsuzluğun hesabını soracağız. Sadece sizden değil bu talimatları veren Saray’dan da bu hesabı soracağız. O sattığın bütün taşınmazlar Erciş’in malıdır. Onların hepsini geri alacağız. Bu borcu sen mi yaptın? 31 Mart günü bu kayyumları süpürüp atacağız, süpüreceğimiz yer Saray’ın bahçesidir. Bu borcu madem sen yaptın Saray’la birlikte sen ödeyeceksin. Erciş halkının bir kuruş borcu yoktur. Erciş halkının onurlu bir iradesi vardır ve o onurlu irade 31 Mart günü sizden hesap soracak.

‘İKTİDAR KORKTUĞU İÇİN ZULMÜNÜ ARTTIRIYOR’

Korktuğu için zulmüne her geçen gün arttırıyor. Korkunun ecele faydası yok, çok kısa sürede bu kayyumlarınız ile çekip gideceksiniz. Korkuyorlar, halk sokağa çıkarsa ne olurmuş. Halk sokakta zaten, her gün sokaktayız, her gün alandayız. Korkmadığımızı defalarca gösterdik, binlerce arkadaşımızı cezaevine aldınız. 6 binden fazla arkadaşım ve yoldaşım şuan cezaevindeler. Neden? Demokratik siyaset içinde demokrasi ve barış mücadelesi verdikleri için.

Sanıyorlar ki bu zulmü arttırdıkça biz susacağız, vazgeçeceğiz, diz çökeceğiz. Asla. Bugüne kadar baş eğdik mi, bugüne kadar diz çöktük mü? Bugünden sonra vazgeçmeyeceğiz, bugünden sonra sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Hakkımızı arayacağız, hak mücadelesi vereceğiz, çünkü demokrasi ancak hak mücadelesi ile mümkündür. Demokrasi ancak hak mücadelesi verenlerin yan yana durması ile mümkündür. Bugün Türkiye’de bu korku iktidarı gemi azıya almıştır ki gazetecileri, siyasetçileri hakikati dile getiren herkesi tehdit etmektedir.

‘KORKMAYIN CESUR OLUN’

Televizyonda bir spiker bir yorum yaptı diye lince uğruyor. Korkmayın cesur olun, hakikati seslendirmeye devam edin. Bugün hakikati seslendirenler, yarın onurlu bir şekilde bu toplumun içinde olacaktır.

Bugün korkanlar, bugün sessiz kalanlar, bugün bu iktidarın teknesine binenler, unutmasın yarın kimsenin yüzüne bakamayacaklar, hatta çocuklarının yüzüne bile bakamayacaklardır. Eğer geleceği kuruyorsanız, geleceği var ediyorsunuzdur, bu ancak ve ancak sizin bu onurlu duruşunuzla mümkün olacak. O yüzden hepinizi kutluyorum, hepinizi saygı ile selamlıyorum.

Bu iktidar, Erdoğan iktidarı bu ülkede otoriter bir rejimi kalıcı hale getirmek için her yola baş vuruyor. Hukuk tanımazlık, adaletsizlik o denli had safhaya vardı ki AİHM kararını bile tanımıyoruz dediler. Bu karar önemli bir karardı, ki belki de Türkiye'de son umuttu. Hukuk devletinden kopmama anlamında, hukukun üstünlüğünü kabul etme anlamında son umuttu.

Bu kararı tanımayarak Selahattin Demirtaş’ın tahliyesine engel olarak son ipi de koparıp attı. Bu durum, ülkenin nasıl bir felakete sürükleneceğinin göstergesidir.

AİHM'in kararı özellikle 18'inci maddede dile getirilen siyasetin engellenmesi, bir hak arayışının engellenmesidir. Biz de diyoruz ki biz de seni tanımıyoruz, eğer sen hukuku ve halkı tanımıyorsan biz de seni tanımıyoruz. Bunu da en güzel 31 Mart günü sandığa giderek oylarımızla irademizle tanımadığımızı çok net bir şekilde göstereceğiz.

‘BU ZİHNİYET İTTİHATÇI ZİHNİYETTİR’

19 Aralık 1978’de Maraş katliamını yapanlar, 19 Aralık 2000’de cezaevi katliamlarını yaşattılar. 40 yıl insanları Alevi-Sünni diye ayrıştıran bu zihniyete karşı biz ortak vatanımızda bir arada yaşayacağız. Kürdüyle, Türkiye, Êzidîsiyle, Süryanisiyle bir arada yaşayacağız. İşte buna karşı olan iktidarlar katliamlarla halkı ayrıştırmaya çalışıyorlar. Bu katliamları bugün Afrin’de yapıyorlar, yapmaya devam ediyorlar. Çünkü bu zihniyet ittihatçı zihniyettir, halklara iyi niyetli olan her şeye düşmandırlar.

‘TÜRKİYE'Yİ KOCA BİR CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜRDÜLER’

19 Aralık 2000’de "Hayata dönüş operasyonu" adı altında onlarca insan katledildi. Bu katliamcı iktidarın cezaevi politikalarının ne olduğunu orada net bir biçimde gördük. Türkiye’yi kocaman bir cezaevine çevirdiler. Nereye giderseniz gidin cezaevi yapıyorlar.

Cezaevi denilen şey 'bacasız fabrikadır' diyorlar. İşte İmralı tecridi, işte Erciş cezaevi ve tutuklanan binlerce insan. Bu hukuksuzluktur, adaletsizliktir. Çünkü korkuyorlar, halklardan korkuyorlar ve bu yüzden halklarına zulmü ediyorlar ve zulümlerini her gün biraz daha arttırıyorlar.

Korkunun ecele faydası yok, çok yakında bu kayyumlarınızla birlikte çekip gideceksiniz. Şuan 6 bin arkadaşımız demokrasi ve barış mücadelesi verdikleri için cezaevinde. Sanıyorlar ki zulmü arttırdıkları zaman biz vazgeçeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da diz çökmeyeceğiz.

Demokrat Haber/Van