Danıştay, Ayasofya’ya müze statüsü verilmesini öngören 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da ibadete açılmak üzere Ayasofya’nın Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilmesine yönelik kararı imzaladı.

Tarihçi-Yazar Erdoğan Aydın, iktidarın düşüşünü durdurmak, hegemonyasını güçlendirmek ve muhalefeti parçalamak amacıyla bu kararı aldığını söyledi.

Evrensel’in haberine göre Aydın, “Tümüyle siyasal bir karar. Türkiye’nin gündemi, işsizlik, yoksulluk. Dolayısıyla Ayasofya da iktidarın düşüşünü engelleyemeyecek” dedi.

‘MAĞDURİYET GİDERİLMİYOR’

Erdoğan Aydın, sorunun iddia edildiği gibi Müslümanlara, Müslüman kültürüne karşı yapılmış bir mağduriyetin giderilmesi olmadığının altını çizdi.

Aydın, sözlerine şöyle açıklık getirdi:

“Sultanahmet ve bütün bir yarımada dünyada metrekare başına en çok ibadet mekanı düşen yer. Dolayısıyla bölgede inancını yerine getirememe mağduriyeti gibi bir durum söz konusu değil. Ayasofya’da zaten ibadet yapılmaktaydı, zaten namaz kılınmaktaydı, bunu engelleyen en küçük bir şey yoktu. Orada görevli Diyanet memurları zaten beş vakit ezan da okutmaktaydı, gelen Müslümanların ibadet ihtiyaçlarını da karşılamaktaydı. Üstelik arada çan da çalınmaktaydı. Dolayısıyla bu işin, Müslümanların toplu mağduriyetini, ihtiyacını gidermek değil siyasal bir kavganın bir parçası olarak değerlendirilmesi gerekiyor.”

‘KARAR SİYASAL DENGELERE GÖRE VERİLDİ’

Ayasofya’nın ibadete açılmasının zamanlamasını değerlendiren Aydın, “Cumhurbaşkanı daha 1-1.5 yıl önce kendi seçim mitinglerinde çok net bir şekilde, ‘Hele bir Sultanahmet Camii’ni doldurun’ diyerek işin ibadet ihtiyacı ile ilgili olmadığını çok net açıklamıştı. Keza Danıştay tarihi açısından baktığımızda da bu durumu görüyoruz. 2005’te, 2008’de aynı dava söz konusu olduğunda Danıştay çok açık karşı hükümlerle bunu reddetmişti. Bu da kararın siyasal dengelere göre verilmiş, hukukla alakası olmayan bir karar olduğunu gözler önüne seriyor. Karar mevcut iktidarın kamuoyu yoklamalarında çoğunluk sağlayabilme imkanının ortadan kalktığının göstergesidir. Yani karar hükümetin düşüşünü durdurmak, hegemonyasını güçlendirmek ve muhalefeti parçalamaya yönelik bir adımdır” dedi.

‘İÇ POLİTİKA MALZEMESİ YAPMAK İÇİN…’

Kararın Türkiye’de ve yurt dışında yaşayanlara faturasının ağır olacağını söyleyen Aydın, “Sünni-Alevi, Türk-Kürt demeden Türkiye halklarına ve Türkiye’ye zarar olarak dönecek. Birincisi Türkiye’nin uluslararası ilişkilerindeki tıkanma daha da derinleşecek, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinin ekonomik maliyetini yükseltecek. İkincisi burada ihtiyaç olmayan bir mekandaki müzeyi, sırf iç politika argümanı yapmak için camiye çevirmek yarın öbür gün işte başka ülkelerdeki camilere ve Müslüman halkın ibadet ihtiyaçlarına karşı tepkilerin daha çok artması, örneğin oradaki camilere yönelik negatif müdahalelerin artması için de bir mazeret oluşturacaktır. Avrupa’da yükselen ırkçı akımları, İsrail’deki siyonizm, Hindistan’daki Hindu milliyetçiliği, Yunanistan’daki ırkçılara kısacası dünyadaki farklı kökten dinci ve milliyetçi akımlara adeta büyük bir hediye armağan etmiş olmaktır. Bu adımdan sonra örneğin İsrail’in Müslüman camilerini müzeye çevirmesine karşı ne söyleyebilir iktidar. Ya da dünyada inanç özgürlüğü, laiklik konusundaki sözünün inandırıcılığı ne inandırıcılığı kalacak” şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİ İŞSİZLİKTİR, YOKSULLUKTUR’

Atılan bu adımın iktidarın düşüşünü durduramayacağını söyleyen Aydın, “Muhalefeti atmış olduğu adıma karşı ses çıkaramaz hale getirmiş olmasına rağmen Türkiye’nin gündemi işsizliktir, yoksulluktur. Uluslararası ilişkilerdeki tıkanmalardır, Arap coğrafyasında ticari hakimiyet kurulacağı zanlıyla atılan devasa askeri adımların, yatırımların sadece masraf olarak kalmasıdır. O nedenle kesinlikle ne siyasal ve ekonomik anlamda getirisi olmayacaktır. İktidarın mevcut düşme eğrisi kaçınılmaz olarak devam edecektir. Görülen o ki muhalefet bu oyunu görmüş ve buradan hareketle bir tutum takınmamayı tercih etmiştir” dedi.