Bilim insanları dünyanın bilinen en eski dövme sanatını, 100 yıldır British Museum’da sergilenen bir Antik Mısır mumyası üzerinde keşfetti.

Daha önce, akademisyenler ve müze ziyaretçileri, mumyalanmış adamın sağ kolunda yalnızca soluk ve karanlık lekeler görüyordu. Ancak son yapılan kızılötesi araştırmalar, izlerin aslında dev bir yabani boğa ve yabani bir Kuzey Afrika keçi benzeri yaratık olmak üzere iki hayvanı tasvir eden dövmeler olduğunu ortaya çıkardı.

Muhtemelen bu erkeğin bu dövmelere sahip olma nedeni, gücünü ve erkeksiliğini öne çıkarmaktı. Antik dünyanın her yerinde, her iki hayvan türü de genellikle erkek gücü, erkeklik, doğurganlık ve yaratılış ile ilişkilendiriliyordu.

Bu iki hayvan, adamın sağ koluna yaklaşık 5.200 yıl önce dövme olarak işlenmişti. Alplerde bulunan ve yine Bronz çağda yaşamış olan Buzdam Ötzi de en eski dövme sahibi birey olarak biliniyor. Ancak Ötzi’nin vücudunda soyut noktalardan oluşan noktalar ve çizgilerin dövmesi vardı. Öte yandan bu Antik Mısır mumyası, figüratif sanat formundaki bilinen en eski  dövme örneğini taşıyor.

Mumya üzerindeki dövme sanatının analizi, karbon bazlı bir pigment (muhtemelen is) ile yapıldığını gösteriyor.

Adamın iki dövmesinden büyük olanında, şimdi nesli tükenmiş bir tür olan dev yabani boğa tasvir edilmiş. Bu boğalar, antik dünyanın her yerinde korkulan, takdir edilen ve sıklıkla tapınılan hayvanlardı.

Bunlar muhtemelen antik dünyadaki büyük boğa efsanelerinin kökenini oluşturuyordu: Girit Minotoru, Mezopotamya Cennet Boğası ve Anadolu boğa şekilli Fırtınalar Tanrısı’nın hikayesi. Eski Mısır dininde de, her biri doğurganlık veya savaşı simgeleyen üç boğa tanrısı vardı.

Mumyadaki keçi benzeri diğer dövme ise, muhtemelen Berberi koyunuydu ve erkeklik gücü ile ilişkiliydi.

Antik dünyanın birçok yerinde, keçi benzeri canlılar genellikle erkek cinselliğiyle ilişkilendirildi. Yunanistan’daki mitolojide genellikle yaban tanrısı erotik Pan olarak yer alıyorlardı. Antik Mısır’da, koç bazen doğumla bağlantılı bir ilkel güç olarak algılanıyordu. Nitekim, doğurganlık ve yaratılış ile bağlantılı üç Mısır koyun tanrısı vardı.

Yabani boğa ve Berberi koyunu dövmeli mumya, tam gelişmiş bir hiyeroglif yazısının varolduğu bir zamandan önce yaşıyordu ve bu nedenle zamanının inançlarına ilişkin yazılı bir kayıt yoktu. Ancak daha sonra Mısır ve diğer inanç sistemleri ve mitolojileri iyi belgelenmişti.

Bilim insanları, aynı dönemden kalma dövmeli ikinci bir Antik Mısırlıyı da keşfetti. Bu ikinci mumya, bir kadındı ve daha soyut tasarımlara sahipti. Sağ omzunda bir dizi küçük S-şeklinde işaretler ve sağ kolunda biraz kavisli üst ucu olan bir çizgi vardı. Kolundaki bu motif, resmi bir yetkinin sembolü olabilirdi.

Dövmeli erkek ve kadının ikisi de, ekstra kuru iklimlerde doğal olarak mumyalanmıştı.

Mısır, Kanada ve İtalya’daki müzelerde en azından 14 tane daha erken dönem doğal Mısır mumyaları bulunuyor ve bunların bir kısmı çok daha erken dövmeler keşfetme umuduyla kızılötesi görüntüleme cihazlarıyla muayene edilecek gibi görünüyor.

Söz konusu keşiften önce Antik Mısır’a ait bilinen en eski dövme, MÖ 2000 yılına, yani yeni keşfedilen dövmeli mumyadan 1.200 yıl sonrasına tarihleniyordu.

Modern zamanlarda olduğu gibi, dövmeler de eski dünyada gerçekten küresel bir fenomendi. British Museum’daki keşifler ve Buzadam Ötzi’nin dövmeleri, bilinen en eski dövmeler olmasına rağmen, muhtemelen dövmenin icadı dünyanın çeşitli yerlerinde çok daha önce gerçekleşmişti.

Sanat formunun yaklaşık 12.000 yıl önce Japonya’da uygulanmış olabileceği yönünde, çanak çömlek figürlerinden gelen bazı işaretler var. Kesin bilinenlere göre dövme Çin’de 4000 yıl önce ve Güney Amerika’da en az 1.500 yıl önce biliniyordu. 40.000 yıllık Taş Devri Avrupa figürinlerinde de dövme olabilecek izler de var.

Yeni keşfedilen Antik Mısır mumyalarındaki dövmeler de bu nedenle dünya çapındaki sanatsal geleneğin geçmişine büyüleyici bir katkı sağlıyor.

Söz konusu mumyalar ilk olarak 100 yıl önce, Mısır’ın güneyindeki Gebelein’de yer alan ve Hanedanlık öncesi döneme tarihlenen bir mezarlıkta bulunmuştu.