Suruç katliamı davasında savunma yapan Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, tanık olarak dinlenen Ömer Arslan’ı kastederek "Kim salıverdi. Neden salıverildi. Soruşturmanın en başından tanık değil, sanık olmalıydı?” diye sordu.

Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi'nde 20 Temmuz 2015 tarihinde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğünde bir araya gelenlere yönelik IŞİD'in canlı bombalı saldırısına ilişkin açılan davanın 7'nci duruşması Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Urfa T Tipi Cezaevi Kampüsü içerisinde bulunan salonda görülen duruşmanın sabahki oturumunda, tanıklar dinlendi.  Öğleden sonraki oturumda, tek sanık olan Yakup Şahin bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya bağlandı.

‘TANIKLAR SANIK OLMALIYDI’

Oturum ilk olarak katliamda yaşamını yitiren Emrullah Akhamur’un babası Mehmet Şerif Akhamur'un aldığı söz ile başladı. Akhamur, “Kamu görevlileri hakkında etkili bir soruşturma istiyorum. Aynı zamanda imam Abdullah Arslan’ın ifadesinin mahkemede alınmasını istiyorum. Yine Yakup Şahin’in mahkemeye getirilmesini istiyoruz. 3 buçuk yıldır adalet istiyoruz” dedi.  Ardından söz alan saldırıda yaralanan Erkan Keskin, “Her iki tanığında mahkemeye getirilmeleri gerekiyor. Bunlar tanık değil, sanık olmalı ve tutuklanmalı” dedi.

‘O KATİLLERİN MAHKEMEYE GETİRİLMESİ GEREKİYOR’

Suruç’ta yaşamını yitiren Hatice Ezgi Sadet ’in babası Halil Sadet ise, ”Son mahkemede gördüğüm yalanlarla dolu ifadelerdir. O kadın 33 kişinin katledilmesini duymadığını söylüyor, ancak iki askerin IŞİD tarafından kesilmesi videosunu izleyip Türkiye’ye koşup vatansever mi oldu. O katillerin sanık olarak buraya getirilmesini istiyoruz” diye konuştu.

‘BEKLENTİMZ ADİL BİR YARGILAMA’

Ardından söz alan mağdurlardan Yasin Can ise “40 aydır vicdanlarda onarılmaz yaralar açıldı. Suruç katliamında hakkında dava açılan Ahmet Oğuz Davarcı İstanbul’daki ifadesinde ‘amirime kültür merkezi önünde üst araması yapalım mı dedim. Amirim hayır dedi’ ifadesi verdi. Sonra mahkeme ara verdi. Aranın ardından ifadesini geri çekti. Sizden beklentimiz adil bir yargılama olması” diye belirtti.

'KAYBEDECEK BİR ŞEYİM YOK'

Ailelerin ardından söz alan mağdur ailelerin avukatlarından Kader Tonç, “Bu suç insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilmeli. Yakup Şahin’e sormak istiyorum, önceki ifadesinde şeyh Abdurahman Alagöz’ün motorla Suruç a getirildiğine dair beyanda bulunmuştu. Bu beyanı İçin ne diyecek” dedi. Bunun üzerine söz alan Yakup Şahin “Kaybedecek bir şeyim yok. Zaten müebbet verdiler. Şimdiye kadar susuyordum. Hakaretleriniz dışında diğer sorulara cevap vermeyeceğim. Ankara davasında verdiğim ifadeler geçerlidir” şeklinde yanıt verdi.

TUTUKLAMA TALEBİ

Söz alan Avukat Sezin Uçar ise “Olay gününe ilişkin GBT ve telsiz konuşmalarının dosyaya celbini talep ediyoruz. Abdullah Arslan tanık değil, şüphelidir. Hakkında suç duyurusunda bulunulması gerekiyor. Dosyada 3 sanık var, ancak 2 sanığın akıbeti bilinmiyor. Abdullah Ömer Arslan hakkında tutuklama kararı verilmezse, akıbeti diğer sanıklar gibi olacaktır. Kendisi ve ailesinin IŞİD ile bağlantısı varmı, yine kullandığı 2 telefonun HTS kayıtlarının dosyaya celbine, yine ilk olay günü ifadesini alan polisler kim, sakalını kim kesti, masumluğuna kim karar verdi, bunların araştırılmasını talep ediyorum” dedi.

'TANIK ARSLAN BİZİMLE ALAY EDİYOR'

Ardından söz alan Urfa Baro Başkanı Avukat Abdullah Öncel, Arslan hakkında soruşturmanın şeffaf yürümediğinin kendi ifadesi ile anlaşıldığını belirterek, “O gün Suruç’ta bir katliam yaşandı. O gün kolluk maddi gerçeğin açığa çıkması için size yardımcı olmalıydı. Arslan’ı kim salıverdi. Neden salıverildi. Soruşturmanın en başından tanık değil, sanık olmalıydı. Ben şahsı dinlerken, bizimle alay ettiğini düşündüm. Suruçlular bile Suruç’u gezmek istemiyor. Şahıs Suruç’a ikindi namazından sonra gezmeye mi gitmiş” diye konuştu.

Dava avukatlarının savunmalarının ardından mahkeme heyeti sanık avukatlarına söz verdi. İlk olarak söz alan sanık Deniz Büyükçelebi’nin avukatı  “Deniz Büyükçelebi’nin öldüğü söyleniyor. Ölmemiş ise bile Suriye de. Yakalama emrinin infazının beklenmesini talep ediyorum” dedi. İlhami Bali’nin avukatı ise davada eksik hususların giderilmesi talebinde bulundu.  Mahkeme heyeti Sanık Yakup Şahin’e söz verdi. Şahin, söyleyecek bir şeyinin olmadığını belirtti.

DURUŞMA ERTELENDİ

Savunmaların ardından mahkeme heyeti, duruşmaya 5 dakika ara verdi. Aranın ardından kararını veren mahkeme heyeti dava avukatlarının olay gününe ilişkin Genel Bilgi Taraması (GBT) kayıtları ve telsiz konuşmalarının dosyaya konulması talebini GBT kayıtları ve telsiz konuşmalarının bu dava konusu olmadığını belirterek reddetti. Abdullah Ömer Arslan’ın HTS kayıtlarına ilişkin tanığa sorulmasına rıza göstermesi durumunda HTS kayıtlarının alınmasına ilişkin TEM’e müzakere yazılmasına, Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali hakkında yakalama kararının devamına, aynı zamanda Büyükçelebi ve Bali’nin akıbetlerinin soruşturulmasını, Suruç Asliye Mahkemesi'nde görülen 2 polisin “Görevi kötüye kullandığı” iddiası ile yargılandığı dava ile bu davanın birleştirilmesi talebinin reddine, Hülya Bali’nin şu anda tutuklu bulunduğu dosyasının bir örneğinin mahkemeye gönderilmesine, Yakup Şahin’in tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı 12 Şubat 2019 tarihine erteledi.

'BENİM VEKİLİM DEĞİLSİNİZ'

Duruşma sonrası açıklama yapmak isteyen Suruç katliamında yaşamını yitirenlerin ailelerine jandarma izin vermedi. Açıklamada ısrar eden aileler ile jandarma arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Bunun üzerine araya giren HDP Urfa Milletvekilleri Ömer Öcalan ve Ayşe Sürücü, jandarma komutanı ile tartıştı. HDP’li vekiller, sesini yükselten jandarma komutanına “Vekile sesini yükseltmezsin” dedi. Bunun üzerine jandarma komutanı “Benim vekilim değilsiniz” dedi. Kısa süren gerginliğin ardından aileler duruşma salonunun önünden ayrıldı.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı