Maraş'ta yaşanan ve büyük yıkım yaratan depremlerin ardından birçok tanınmış isim yardım çağrısında bulundu, bağış yaptı. Sanatçı Suavi de deprem bölgesindeki çalışmalara katılan isimlerden biri oldu. Diyarbakır’da verdiği konserin ardından kaldığı otelde depremi yaşayan sanatçı, ertesi gün Antakya’ya gitti.

'ÜLKEYİ BU NOKTAYA GETİRENLER YARGILANMALI'

Birgün'den Işıl Çalışkan'ın haberine göre Suavi, “17 Ağustos yıkımından sonra neredeyse hiçbir şeyin değişmediği, hatta daha çok öldüğümüz bu depremden büyük bir ders çıkarılır. Ülkeyi bu noktaya getirenler yargılanmalı” dedi.

Konseri sebebiyle Diyarbakır'da olduğunu ifade eden Suavi, deprem anını şu sözlerle anlattı: ''Diyarbakır konserinden sonra saat 02.00 gibi otelimize girmiştik. Bir önceki gün Malatya’da konser vermiştik. Yaklaşık 2 saat uyuduktan sonra tam derin uykudayken depremi yaşadım. Otelde bütün grup arkadaşlarımla birlikte sekiz kişiydik. Kaldığımız otelde bir yıkıntı olmadı. Ben soğukkanlı davrandım çünkü daha önce benzeri eğitimlerden geçmiştim. İleri kurtarma ve sualtı eğitimlerinde eğitmen, dalgıç statüsü taşıdığım için sakindim.''

'HAYATIMDA BİRÇOK DEPREM YAŞAMIŞ OLMAMA RAĞMEN BU DENLİ UZUN BİR DEPREM YAŞAMAMIŞTIM'

''Ama hayatımda birçok deprem yaşamış olmama rağmen bu denli uzun bir deprem yaşamamıştım. O kadar uzun süren bir sarsıntının yaratacağı tahribat da kaçınılmazdı, bunun bilincindeydim. Önce hemen yattığım yatağın yanına anne karnı pozisyonunda uzandım. Sonra hareketli bir dolap gördüğüm için derhal aksi yöne kayarak olası bir durumda kendime bir yaşam odası yaratma peşindeydim. Giderek şiddetini artıyordu, bir ara hafif bir azalma olmuştu, bunun üzerine yangın merdiveninden üçüncü kattan aşağıya inerek sarsıntının geçmesini bekledim. Adeta gafil avlanmış, sarsıntının geçmesini beklemiştim. Kuşkusuz etkilendim. Sonuçlarının kötü olacağını öngörebiliyordum. Çünkü gerçekten kuvvetliydi ve ürkütücüydü.''

Deprem sonrasında yardım çalışmalarına katılmak üzere Diyarbakır'dan ayrılıp İzmir'e, oradan da Adana'ya ve daha sonra karayoluyla Antakya'ya gittiğini belirten Suavi, ''Yaşamında yaşamıyla ilgili büyük tehditler yaşayan insanlara hizmet edebilme ve onlarla dayanışma şansımı, elimden ne geliyorsa katkı sunma hakkımı kullanmak üzere yola çıktım'' dedi.

'DEPREM BİZİM GERÇEKLİĞİMİZ AMA DEPREMDEN ÖLMEK ASLA GERÇEKLİĞİMİZ DEĞİL'

17 Ağustos depremi sonrasında hiçbir şeyin değişmediğini ifade eden Suavi, ''Dilerim 17 Ağustos yıkımından sonra neredeyse hiçbir şeyin değişmediği yine ve daha çok öldüğümüz bu deprem bundan sonra bedel ödemeyeceğimiz bir sonuca evrilir. Dilerim bundan büyük bir ders çıkarılır ve benzeri acıları yeniden yaşamayız. Deprem bizim gerçekliğimiz ama depremden ölmek bizim asla gerçekliğimiz değil'' diye konuştu.

'BUNCA ÖLÜM KADERLE İLİŞKİLENDİRİLEMEZ'

Suavi sözlerini şöyle sonlandırdı: ''İnsanları sadece oydan ibaret görmek, onlara sempatik görünmek ve onlardan üç beş tane oy alabilmek uğruna onların tüm afiyetlerini istismar ederek onaylamak, onlara göz yummak bu tür bedelleri beslemekten öte bir şey değildir. Bu yanılgıdan, bu ucuz pespaye zavallı politikalardan hızla vazgeçmek gerekir. Bunca ölüm kaderle ilişkilendirilemez. Bu bir kader değildir. Bu bir beceriksizliğin faturasıdır. Samimiyetsizliğin, kaypaklığın, hırsızlığın, ahlaksızlığın bir bedelidir ve sonucudur. Ülkeyi bu noktaya getirenler her kimse, bunun bedelini yargı karşısında kesinlikle vermelidir. Kuşkusuz buna rağmen hiçbir can geriye gelmeyecektir. Ancak belki, o zaman evler başımıza geçerek tabutumuza dönüşmeyecektir. Almanların bir sözüyle bitirmek isterim: “Güven önemlidir. Ama denetim şarttır.”