Almanya Başbakanı Angela Merkel, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Ankara'da TBMM ziyaretinin ardından Başbakan Binali Yıldırım ile bir araya geldi.

Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Merkel, Türkiye’nin güçler ayrılığı ilkesine ve özgürlüklere dikkat çekti.

Merkel ise, “Siyasi adımlarda siyasi özgürlük ve basın özgürlüğünün, güçler ayrılığının ne kadar önemli olduğunun dikkate alınmasını arzuluyoruz” dedi.

Ortak basın açıklamasında Binali Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şöyle:

'İkili münasebetlerimizi daha ileriye nasıl taşırız'ı konuşma fırsatımız oldu. AB aday ülke olmamız vesilesiyle birlik ve ilişkilerimizin tekrar canlandırılması, gümrük birliğinin tekrar güncellenemsi, 2016’da yapılan anlaşmanın önümüzdeki aylarda tekrar güncellenerek birliğe üyelik konusunda bir adım daha ileriye gidilmesi için neler yapılabilir bunları değerlendirme fırsatı bulduk.

Sayın Merkel’in 15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra ülkemize göstermiş olduğu teröre karşı, darbecilere karşı dayanışmaya teşekkür ediyoruz. Esasen bugünkü ziyareti de bu dayanışmanın önemini bir kez daha ortaya koymuştur.

Darbe girişiminden sonra olağanüstü hal çerçevesinde darbecilerin sebep oldukları tahribatı zararları toplumsal travmayı ortadan kaldıracak önlemler aldık. Bu önlemlerle ilgili de görüş alışverişi yaptık.Şartlar ne olursa olsun Türkiye bir hukuk devleti, hukukun içerisinde bütün suçlular değerlendirilecek ve hak ettikleri cezayı bulacaklardır. Bu büyük bir felakettir.

Burada tabii uygulamalarla ilgili zaman zaman şikayetler kulağımıza geliyor. Bu uygulamalarda bu kadar büyük bir olayın, yüzbinlerce sorumlunun içinde olduğu bu darbe girişiminde hata olabilir. Bir kasıt söz konusu asla olamaz. Başından beri şunu söylüyoruz. Türkiye bir hukuk devleti, intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz. Adalet içerisinde muamele yapacağız.

Memuriyetten çıkarılan veya haklarında şikayet olanlara geçtiğimiz hafta yaptığımız düzenlemeyle OHAL’e rağmen yargı yolunu açmış oluyoruz. Bir takım kısıtlama vardı, bunlarda da epey bir kolaylık sağlamış bulunuyoruz.

FETÖ ile mücadelede Almanya’nın çok daha fazla desteğine ihtiyacımız var. Zira bu örgütler Avrupa ülkelerinde rahatça faaliyetlerini sürdürebiliyorlar. Eminim ki gelecek bir zaman içinde bütün Avrupa için tehdide dönüşebilir. Bu yüzden terörle mücadeledeki işbirliğimizin devamı hayati öneme sahiptir. Avrupa’nın güvenliği Türkiye’den geçiyor.

Türkiye, 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Türkiye, AB’yi terörü durduran ülke konumunda. Bunun da AB tarafından takdir edileceğini düşünüyoruz. Bu konuları da ele aldık. Almanya ve Türkiye çok köklü geçmişe sahip iki ülke. Türkiye’nin ikinci büyük ticari ortağı, ihracatında birinci sırada, ithalatında ikinci sırada. Almanya’nın doğrudan yatırımlarında Türkiye 6’ıncı sırada yer alıyor.

Bütün bunlar Almanya’da yaşan 3,5 milyona varan Türk vatandaşlarının iki ülke arasındaki bağları güçlendiren en önemli varlığımız olduğunu da bu vesile ile ifade etmek isterim. Bölgemizde yaşanan olumsuzlukların kaynağında 6 yıldır Suriye’deki, Irak’taki otorite boşluğu esas teşkil ediyor. Suriye’de başlanan barış süreci, Irak’ta DAEŞ’le mücadele konusundaki gayretler yakın bir gelecekte bu bölgelere de istikrar getirecek.

Enerjimizin büyük bir kısmını alan terör konusu azalacak. Ayrıca Kıbrıs’ı konuşma fırsatı bulduk. Kıbrıs’ta çözümün sağlanması bizim de en büyük arzumuzdur. Birleşik bir Kıbrıs, iki federasyonu adil yönetimi sağlanmış bir Kıbrıs tabiatıyla hem Avrupa’nın, Türkiye’nin, Yunanistan’ın arzu ettiği bir çözüm olacaktır. Tarafların daha dikkatli olmaları, gereken fedakarlıkları karşılıklı yapmaları önem arz ediyor. Bir kez daha hoş geldiniz diyorum.

Merkel'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

TBMM’yi gezerken darbe girişiminin yaşattığı tahribatın izlerini görme fırsatı buldum. Halkın demokrasi için nasıl siper olduğunu da gördüm.Siyasi adımlarda siyasi özgürlük ve basın özgürlüğünün, güçler ayrılığının ne kadar önemli olduğunun dikkate alınmasını arzuluyoruz.

İslamcı terörü ele aldık. Sayın Cumhurbaşkanına da söyledim, burada Müslümanlara karşı herhangi bir şüphecilik değil, bu insanlar insan hayatını yok edip demokrasiyi ortadan kaldırmak istiyorlar. Bu mücadelede birlikteyiz. Almanya’da PKK terör örgütü olarak kabul edilmekte. İçişleri Bakanlarımız bu konuları ele alacaklar. Yoğun bir şekilde diğer bir sorunu ele aldık.

Türkiye’deki üç milyonu aşkın Suriyeli mülteci Türkiye’ye geldiler ve iki taraf için de 2016’daki anlaşmanın canlı tutulması gerekiyor. Belki de Türkiye’nin beklediği kadar hızlı akmasa da 3 milyarın 2,2 milyarı harcandı. Gaziantep’e gitmiştim, mültecilerin durumuna baktığınız da bu paraya her gün ihtiyaçları var. Bu nedenle destek olmak istiyoruz.

Yine Almanya mülteci kabul etmeye devam edecek. Her ay 500 mülteci kabul etmeye karar verdik. Ekonomik işbirliğimizi nasıl sağlamlaştırıp geliştireceğimizi konuştuk. Darbe teşebbüsünden sonra bu alanda da bazı sıkıntılar yaşandı. Alman yatırımcıların burada yasal açıdan güven olmaları için daha da fazla işbirliği yapılmasını konuştuk.

DİTİB’le ilgili bir görüşmemiz oldu. Burada örneğin Gülen hareketiyle sıkıntılarımız olduğunda Türkiye bize kanıtlar verdiğinde emniyet bunu birlikte görüşmeli. Uzun yıllar boyunca Türkiye’den gönderilen imamların eğitimi hakkında işbirliğimiz oldu. Böylece orada yaşayan Türklerin bu kişilerle herhangi bir şüpheler ortadan kaldırılmalı.