‘TKP’ ismi üzerindeki mücadele kızıştı.

 

Mevcut TKP’nin geleneksel TKP ile ilişkisi olmadığını ve Sosyalist İktidar Partisi (SİP) çevresinin TKP ismini gasp ettiğini iddia eden bir grup eski TKP’li bugün partilerini yeniden kuracaklardı.

 

Mustafa Suphi’lerin İsmail Bilen’lerin TKP’sini kurmak için uzun zamandır sürdürülen çalışmalarda son aşamaya gelindiği kamuoyuyla paylaşılmıştı.

 

Partinin kuruluş evraklarını vermek üzere bugün (6 Şubat 2012) saat 14.00 sularında TKP Kurucular Kurulunu temsilen 10 kişi Ankara’da bulunan İçişleri Bakanlığı binasına evraklarla birlikte gittiler. İçeriye 4 kişi girdi.

 

TKP (SİP) YÖNETİCİLERİ SABAHIN EN ERKEN SAATİNDE BAKANLIKTA İMİŞ

Bakanlık binasında parti kuruluşuyla ilgili evrak kayıt işlemlerini yapan memur başvuru evraklarını görür görmez temsilcilere şunları söyledi:

 

“Sizin bu isimle parti kurmanız mümkün değil. Siyasi Partiler Kanununda aynı isimle parti kurulamayacağına ilişkin açık hüküm var. Bu isimle kuruluş işlemini almamız mümkün değil.”

 

TKP hukukçuları şöyle cevap verdi:

 

“Siyasi Partiler Kanununu son derece iyi biliyoruz. Bu müracaatı biz tesadüfen yapmıyoruz. İçinde hukukçuların da bulunduğu çok sayıda insanın ortak ve bilinçli çalışması sonucunda bu başvuruya karar verdik. Bahsi geçen kanuna göre Komünist ve Türkiye sözcükleri kullanılarak da parti kurmak şu anda da yasak. Ancak bu yasağa rağmen birilerine bu isimle parti kurma hakkı tanınırken sadece isim benzerliği gerekçe gösterilerek Türkiye Komünist Partisi’nin yaşam hakkının kısıtlanması demokrasi ve örgütlenme özgürlüğüyle asla bağdaşamaz. Bu sebeple evrak ve başvuru mutlaka kabul edilmelidir. Yargının dava açma hakkı saklıdır, ancak bu dava dilekçenin ve başvurunun kabul edilmesinden sonra açılmalıdır.

 

Dilekçe hakkı kutsaldır. Ayrıca hem ulusal hem de uluslararası hukukta yeri vardır. Beyanname formları aynı zamanda “dilekçe” niteliğinde olduğu için, bir dilekçeyi kabul etmemek mevcut 12 Eylül Anayasasına göre dahi suçtur. O yüzden bizim dilekçelerimizi almak ve alındı belgesi vermek zorundasınız.”

 

Temsilcilerin ısrarlı tutumu karşısında görevli memur şu cevabı verdi:

 

“Sizin bu girişiminizin ilk gününden itibaren başta Emniyet olmak üzere çeşitli devlet birimlerinden çok sayıda telefon aldık. En son olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Masası bizzat telefonla direktif vererek, sizin başvuru evrakınızı kesinlikle almamamızı, alındı belgesi vermememizi söyledi. Dahası gelen başvurucuların ısrar etmesi durumunda hiç tartışmaya girmememizi ve gelenleri doğrudan Yargıtay’a yönlendirmemizi söyledi. Benim de amirlerimden gelen bu talimatın dışında hareket etmem mümkün değildir.”

 

Temsilcilerin ısrarının devam etmesi üzerine evrakları inceleyen ilgili memur evrakların SPK Madde 8′de sayılan evraklar olup herhangi bir eksiğin bulunmadığını, ancak Türkiye Komünist Partisi ismi nedeniyle, verilen emir doğrultusunda evrakları alamayacağını beyan etti. Ayrıca, evrakları aldığına veya almadığına dair herhangi bir belge de vermeyeceğini tekrar etti.

 

İlgili evrak memuru, belgeleri almama gerekçesi olarak şunları ilave etti:

 

“Bu sabah erken saatlerde İçişleri Bakanlığına giden mevcut TKP [SİP] yöneticileri Adalet ve Kalkınma Partisi “AKP” adıyla parti kurmak istediklerini, bunun için kuruluş evrakı vereceklerini beyan ettiler. Bunun üzerine Bakanlık yetkilisiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında bir telefon trafiği yaşanmış ve sizin getirdiğiniz bu TKP içerikli evrakları almamak yönünde yukarıda bahsettiğim şekilde görüş bildirilmiştir” dedi.

 

TKP KURUCULAR KURULU KIZGIN

Bu gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulunan TKP Kurucular Kurulu, “Her fırsatta AKP karşıtı gibi gözükerek politika üretmekle övünen SİP yönetiminin 51 tevkifatını yaşamış komünistlerin de arasında bulunduğu onlarca devrimcinin parti kurma girişimini engellemek adına bulabildiği tek politik manevra böyle bir dilekçe hazırlamak olmuş” dedi.

 

“Bu bir isim kavgası değil gelenek tartışmasıdır” diyen TKP Kurucular Kurulu şunları dile getirdi:

“Bizim partimizin felsefesi, programı ve tüzüğü, tarihi, logosu, marşı, kurucuları, kadroları, geleneği SİP’ten çok farklıdır. Mustafa Suphi’lerin, İsmail Bilen’lerin TKP’sini kimse SİP’le karıştırmaz. İşçi sınıfı, emekçi halkımız, devrimci ve ilerici çevreler TKP’nin TKP olduğunu, SİP’in ise hangi kılığa girerse girsin SİP olduğunu bilir.

 

Devlet yetkisini kullanan AKP, SİP’in TKP adını gasp etmesine hukuku hiçe sayarak destek çıkmış ve bu partinin TKP kılığıyla ortalıkta dolaşmasında siyasi fayda görmüştür.

 

TKP’liler bu hukuksuzluğa karşı sonuna kadar direneceklerdir. Verilecek hiçbir karar, TKP’lilerin siyaset yapmasının önünde engel olamayacak, birilerinin oldu bitti ile ele geçirdiği bir isim, çalışmalarımıza asla ipotek koyamayacaktır. Yapılan bu iş eski ceza kanunundaki komünistlere karşı kullanılan 141 ve 142. maddelerin bu sefer SİP için, SİP adına seferber edilmesidir. Bu tutum 12 Eylül yasalarının ve zihniyetinin devamından başka bir şey değildir. Bizler de hukuksuzluğa ve yasadışılığa karşı sonuna kadar mücadele edeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz.”