HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Batman İl Örgütünü ziyaret etti.

Burada konuşan Temelli, Fırat'ın doğusuna askeri operasyonlara değinerek, "Bugün Kobanî’ye taciz ateşleri yapılıyor. 2014 yılında "Kobanî düştü düşecek" diyenler Kobanî düşmeyince bütün saldırganlığı ile bizi hedefleştirdi. Kobanî’nin düşmemesi, barış ikliminin yaratılması açısından önemli adımlardan biriydi. Kobanî düşseydi bugün bütün Ortadoğu’da, Türkiye’nin önemli bir bölümünde IŞİD cirit atıyor olacaktı" dedi.

Sezai Temelli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:

Bu sabah yeni gözaltıları haber aldık. Bu artık iktidarın seçim kampanyasına dönüşmüş durumda. Bu yöntemle seçim kazanacaklarına o denli inanmışlar ki neredeyse bir tane HDP’li bile dışarıda kalmayacak. Ellerinden gelse hepimizi gözaltına alacaklar. 

Çünkü özgür demokratik bir seçimi kazanamayacaklarını biliyorlar ki, o denli kaygı ve korkuları yüksek ki, yegane haksız hukuksuz yere uyduruk fezlekelerle arkadaşlarımızı gözaltına almaya çalışıyorlar. Bugün Türkiye’nin en önemli temel sorunlarından biri demokrasi sorunudur diyoruz. Demokrasi konusunda mücadelemizi her gün yükseltiyoruz, hükümet demokrasi ve adaletten kaçmak ve bunu gömmek için elinden gelen her şeyi yapıyor. HDP ile uğraşmak HDP’yi düşmanlaştırmak, arkadaşlarımızı gözaltına alıp tutuklamak. Bunlara baktığımızda her şey bütün çıplaklığı ile ortadadır. Türkiye artık bu oyuna gelmeyecektir, bu oyuna gelmediğinin en büyük göstergesi de 24 Haziran seçimleridir. 31 Mart’ta da halkımız bu oyuna gelmeyecektir, sandığa irademiz yansıyacaktır, umdukları ile değil sandıkta bulduklarıyla yüzleşeceklerdir. Sandıkta bu halkın iradesini, barış ve demokrasi mücadelesini, özgürlük mücadelesini bulacaklar. 

HİÇBİR SALDIRGANLIĞA PAPUÇ BIRAKMAYACAĞIZ

Mücadelemiz kesintisiz bir şekilde sürecektir. Hiç bir tehdit ve saldırganlığa pabuç bırakmayacağız. Bunu defalarca söyledik, huylu huyundan vazgeçmiyor. Yine ağızlarında savaş naraları. 24 Haziran seçimlerine giderken Erdoğan iktidarı ve arkadaşları Kandil meselesini konuşuyorlardı. "Kandil’e girdik gireceğiz, 35 km girdik" diyordu. Kandil Kandil diyerek, toplumu gererek, savaş ikliminde seçime giderek oylarını artırmayı, bizi baraj altında tutarak böylece 400 milletvekili hedefine ulaşmayı amaçladılar. Ne oldu? Biz barajı geçtik ve onlar 400 vekil alamadılar. 

Bizim barajı geçmemiz aslında Türkiye’nin demokrasi umududur. 400 vekil ile anayasal diktatörlük peşinde koşan bir iktidar var. Onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Bu barajları yıkacağımızı söyledik ve yıktık. Yerel seçimlere giderken şimdi de  karşımızda Fırat’ın Doğusu konusu var. Fırat’ın Doğusu'nda halklar bir arada. Türkmeni, Arabı, Süryanisi, Êzidîsi ile bir arada yaşıyorlar. Burada Kürtlerin ortaya koyduğu demokratik çözüm, halkların bir arada yaşama umududur ve bu başarılmıştır. Efrîn’de de başarılmıştı. Bugün Efrîn’de o barış vahasında ÖSO çeteleri cirit atıyor. Ne halkların demokratik yaşamı ne huzur ne de barış kaldı. Şimdi Rojava’da bunu yapmak istiyorlar. 

Halklar barış içinde, halk demokrasisi içinde, adı demokrasi olup bizdeki gibi demokrasi ile ilgisi olmayan bir yönetimle değil, gerçek demokratik meclisler içinde yaşarken burayı düşmanlaştırıyor, adeta Suriye’deki çözümsüzlük üzerinden iktidarını Türkiye’de sürdürmek istiyorlar. Şimdi bu meşru olmayan yöntemle bütün bir bölgeyi kaosa sürükleme sevdasından vazgeçmiyor. İdlib’de çözüm önemlidir diye bir masa kurdular o masada Suriye halkları yok, Almanlar, Ruslar, Fransızlar var. Militarist olmayan çözümler diyorlar ama bakıyoruz karşımıza Rojava’ya yönelik askeri saldırı ile çıkıyorlar. Biz barış istiyoruz, biz bu iktidar anlayışına son vermek istiyoruz. 

KOBANİ DÜŞSEYDİ IŞİD CİRİT ATACAKTI

Bu yerel seçimler önemli ve kritiktir. Türkiye halklarının önüne konulan bu savaşa son verme günüdür. Bunu başarabiliriz, bütün halklar yan yana gelerek, barış iradesini ortaya koyarak, demokratik cumhuriyetin inşası konusunda güçlü bir adım atabilir. Bunu başarabiliriz. Yarın 1 Kasım Dünya Kobanî Günü. Bugün Kobanî’ye taciz ateşleri yapılıyor. 2014 yılında "Kobanî düştü düşecek" diyenler Kobanî düşmeyince bütün saldırganlığı ile bizi hedefleştirdi. Kobanî’nin düşmemesi, barış ikliminin yaratılması açısından önemli adımlardan biriydi. Kobanî düşseydi bugün bütün Ortadoğu’da, Türkiye’nin önemli bir bölümünde IŞİD cirit atıyor olacaktı.

IŞİD’in kırılması, bu çetelerin yenilmesi anlamında en kritik cephelerden biriydi. O gün bunu savunduk, "Türkiye’nin barışı Kobanî’den başlıyor" dedik. Gelin insani koridoru açın dediğimizde IŞİD’den medet umanlar adeta Türkiye’yi cehenneme çevirdiler. Bugün Eş Genel Başkanlarımız Kobanî’den dolayı yargılanıyor. O fezlekeleri kimler yazdı? O gün bizleri suçlayan partimizin yargılanmasına neden olan fezlekeleri kimler yazdı? FETÖ’cü savcılar yazdı ve onunla arkadaşlarımız yargılanıyor. Kobanî düşmedi, belki de Türkiye IŞİD saldırısından kurtulmuş oldu. Kobanî ve IŞİD meselesi o denli önemlidir ki. Türkiye’nin yaşadığı son 3 yıla bakın, Ankara, Suruç katliamlarına bakın, hepsinde Suruç’u görürsünüz. Bunlar ortadayken yerel seçimlere gideceğiz, iktidar yine Fırat’ın Doğusu'nu işaret ediyor ve orayı çözümsüzlüğe çevirmeye çalışıyor. 

SAVAŞI ENGELLEMEK TÜM DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN SORUNU

Buna izin vermemeliyiz bu sadece HDP’nin sorumluluğunda değildir, bu tüm demokrasi güçlerinin, kadınların, geleceğine sahip çıkmak isteyen herkesin görevidir. Biz herkesi bu sorumluluğu almaya, savaşa karşı ses çıkarmaya ve bu oyuna gelmemeye çalışıyoruz. Bu hepimizin ortak meselesidir. Bu sorunu birlikte çözemezsek, bu iktidar bu ülkeyi uçurumdan atacaktır. İktidarın karşısına barış ve demokrasi talebiyle çıkmaktır. Suriye’de çözüm Suriye halklarının, Türkiye’de de çözüm Türkiye halklarının çabası ile mümkün olacaktır. Yerel seçimler bu anlamıyla büyük öneme sahiptir. Yerel seçimlere giderken tüm toplumun yan yana gelmesini sağlayacak şekilde güçlü adımlar atmalıyız. Çalışmalarımız bu konuda sürüyor. Doğal ittifakların gelişmesi büyük öneme sahiptir. Bu halkın yan yana gelmesi ile mümkün olabilir. Hangi inançtan ve düşünceden olursa, yan yana gelmek önemlidir. Barışa ve demokrasiye sahip çıkmak ancak böyle mümkün olur. Kendi adaylarımızı dayatarak değil, halkın görüşlerini rehber edinerek. Türkiye’nin her yerinde adaylar konusunda dayanışma gösterebiliriz. Önemli olan bu ceberrut iktidardan kurtulmaktır. Önemli olan faşizmin kurumsallaşmasını durdurmaktır, bugün bunu yapamazsak yarın bir seçim seçeneği bile kalmayabilir. 

BU REKTÖRLER SİZİN ZİHNİYETİNİZİN SONUCU

Bir rektör çıkıyor öyle bir açıklama yapıyor ki AKP’liler bile isyan ediyor. Böyle bir açıklama ne dinde ne de başka bir yerde var diyorlar. Bir üniversiteyi bu hale getiren sizin zihniyetiniz, tekçi anlayışınızdır. Kendinizden yana olanları rektör yaparsanız, üniversitelerin bilim hakkına, toplumun bilim hakkına sahip çıkan, barış ve demokrasiden yana tavır koymuş bilim insanlarını KHK’lerle uzaklaştırırsanız, bu tür açıklamaları daha çok görürsünüz. Rektör konuştu oradan biliyoruz, peki ya konuşmayan rektörler öğrencilere ne anlatıyor. Bu rektörler çoğalınca toplumun barış hakkı gasp edilir. Türkiye’deki vahim durum budur. Bütün eğitim kurumlarında durum budur. Türkiye’de var olan eşitsizliklerin, sorunların çözüm alanı eğitim alanı iken, eğitimin sürüklendiği durum ortadadır. Vahim bir durumla karşı karşıyayız. Eşitlikçi, nitelikli kamusal bir eğitim giderek yerini ticari mezhepçi bir anlayışa terk etmiş durumda. Bu da ayrışmayı tetikliyor. Bir arada yaşama iradesi eriyor. Bunlara karşı bir arada yaşama irademizi ortaya koyacağız, bir arada yaşamak demek farklılıklarımızla yaşamak demektir. Bunu başarabiliriz ve başaracağız. Kendi anadilimizde eğitim göreceğiz ama çok dilli eğitim olacak. O dilde eğitim olsun bu dilde olsun ama Kürtçe olmasın. Kürtçe de olacak diğer diller de olacak. Bu ayrıştıran, bu bölen anlayışa karşı ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti var edebiliriz.