HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisleri, "Meclislerle Örgütleniyor, Faşizme Başkaldırıyoruz" sloganıyla gerçekleştirdiği konferansa katıldı.

Temelli, “Kentlerimizin bir daha yıktırmamak için, kentimizi de kendimizi de biz yönetmek için mücadeleyi yükseltmeliyiz. Savaş politikalarıyla ayakta duran bu iktidardan kurtulmak için mücadelemizi yükseltmeliyiz. İşte seçimler bize bu fırsatı sunuyor. Bir taraftan savaş politikaları bir taraftan yolsuzluk ekonomisi. Beştepe bütün haklarımızı, kaynaklarımızı bütün geleceğimizi yutmaya devam ediyor. Şimdi tam da buna dur deme zamanıdır. 24 Haziran bunun için bir fırsattır" dedi.

Türkiye'de gençlerin işsizlikle boğuştuğunu söyleyen Temelli, "Türkiye nüfusunun yüzde 17'si gençlerden oluşuyor ama Türkiye bütçesinin sadece yüzde 1,5’i gençlere ayrılıyor. Bütün bu sürecin yansıması da bugün yaşadığımız topyekun krizlere, sorunlara neden oluyor. Bunların arasında çok güçlü bir bağ olduğunu biliyoruz. Üniversite mezunlarında genç işsizlik oranı yüzde 30'lara ulaşmış durumda. Bütün dünyada bu konuda birinciyiz. Genel anlamda gençlerin işsizlik oranı yüzde 22, genç kadınlarda işsizlik oranı ise yüzde 24'tür” dedi.

'ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ MÜŞTERİYE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ'

Bugün Türkiye'de ülke adaletsizliğinin en fazla yaşandığı kesimin yine genç çalışanların olduğunu savunan Temelli, şöyle devam etti:

"Üniversite okuyan gençlere baktığımızda çok ciddi baskı altında olduklarını görüyoruz. Barınma, yurt sorunu, kendini ifade etme sorunu, kredi sorunu var. Üniversite gençliği, üniversite kimliğinden çok üniversitelerin müşterilerine dönüştürülmüş durumdadır. Üniversite harçlarından tutun da üniversite hayatları boyunca katlandıkları maliyet aslında başlı başına bir sosyal dışlamadır. Yani yoksul ailelerin çocukları üniversiteye giremiyor, girse de üniversite hayatını devam ettirecek olanaklardan yoksun kalıyor."

'UYUŞTUCURU BİR DEVLET POLİTİKASI'

Gençlik sorunlarının sadece üniversiteye sığdırılamayacağını söyleyen Temelli, şöyle devam etti:

"Çalışan gençlerin çok büyük bir kısmı kayıt dışıdır. Gençler ucuz emek deposu olarak görülüyor. Hele ki Suriyeli mültecilerden sonra istihdam alanında yaygınlaşan ırkçılık, gençleri karşı karşıya getirme politikası hem bu kayıtdışılığı arttırıyor hem de adaletsiz ücretleri yaygınlaştırıyor. Bir başka sorun uyuşturucu sorunu. Devletin bizzat öncüsü olduğu uyuşturucu yaygınlaştırma politikası bugün artık bütün kentlerimizde önemli bir sorun haline geldi. Erdoğan, Yeşilay'dan ödül alıyor. Oysa yine AKP iktidarları döneminde uyuşturucunun yaygınlaşması ivmesine baktığımızda artış olduğunu net görebiliyoruz. Uyuşturucu ile mücadele etmek yerine, uyuşturucuyu bir politik araç haline getirmiş bir devlet aklı ile karşı karşıyayız. Gençlerin uyuşturucu batağına sürüklenmesi, bugün artık çok iyi biliyoruz ki bir devlet politikasıdır. Eğer devlet politikası olmasaydı, Türkiye uyuşturucu ile ciddi mücadele etseydi rakamlar bugün gösterdiği gibi olmazdı.

'ARTAN ÜNİVERSİTE SAYILARI SORUNLARI DERİNLEŞTİRMİŞTİR'

Gençlerin bütün bu sorunların çözümü siyasetten geçiyor. Bugün bu sorunların çözümünü iktisadi kaynak meselesine indirgediğinizde çok önemli bir ayırt edici faktörü ortadan kaldırmış olursunuz. Bu da gençlerin siyasete katılım meselesidir.

Diyelim ki, bütçeden daha fazla kaynak ayırdınız, bu tüm bu saydıklarımız sorunları ortadan kaldırmaz. Kaldırmayacağının bir örneği artan üniversite sayıdır. AKP iktidarları boyunca üniversite sayısı bugün neredeyse 200'e ulaşmış durumda, yine AKP iktidarı boyunca gençlerin sorunları 200 kata çıkmıştır. 200 üniversiteye çıkmak sorunları çözmemiş, üniversite çağındaki öğrenciler bir depo olarak görülmüştür. Bir kapatılma mekanı olarak üniversiteler inşa edilmiştir. Orada politiksizleştirilme süreci hayata geçirilmiştir. Üniversitelerin açılması, eğitimde niteliği arttıran, Türkiye demokrasisinin önünü açan bir etki yapmamıştır. Bu kapatılma planları Türkiye'nin sorunlarını daha da derinleştirmiştir. Bugün Boğaziçi Üniversitesi'nde buna örnektir. Savaşa karşı sesini çıkaran genç arkadaşlarımız tutuklanmıştır. Bu kadar çok üniversitede siyasisizlik bizi ürkütmektedir. Bu Türkiye siyasetinin önünü tıkayan en önemli sorunlardan bir tanesidir."

'GENÇLERİ POLİTİKSİZLEŞTİRMEK İSTİYORLAR'

"Bugünün siyasi koşullarına, dinamiklerine cevap verebilecek bir değişim, dönüşüm anlamında etki yapabilecek bir siyaseti hayata nasıl geçireceğimizi tartışmalıyız. Bunları örgütlemek, mücadelemizi güçlendirecek, başarıya taşıyacaktır. Darbe mekaniğini ortadan kaldırmak dediğimizde aslında şunları konuşmaya başlıyoruz. Her şeyden önce biz, bugünkü sistemi iyi analiz etmeliyiz. Dolayısıyla mücadeleye başlıyorsa kapitalizme karşı bir mücadeleyi öncelikli kılmalıyız, ulus-devlet anlayışına karşı bir mücadeleyi örgütlemeliyiz. Bu ikisi arasındaki bağ önemlidir.

Ulus-devlet ve Türkiye kapitalizmi bugün tam da gençleri siyasetten dışlayarak bu darbe mekanizmini hayatta tutmaktadır. Bu yüzden Türkiye'de bunu yapabilecek iki kesim vardır. Gençlik ve kadınlar. Bu iki önemli hareketin siyasete dahilini engellemek tam da bugünkü ulus-devlet modelinin en önemli saldırı alanıdır. Gençleri siyasetten dışlamak, siyasetsizleştirmek aslında değiştirici, dönüştürücü devrimci gücü dışlamaktan geçiyor"

'AKP TOPLUMU ÇÜRÜTMEYE DEVAM EDİYOR'

Artık “Nasıl bir toplum, nasıl bir cumhuriyeti” konuşmaya başlamaları gerektiğini vurgulayan Temelli, son olarak şunları söyledi:

Demokratik Cumhuriyet dediğimiz meselenin altını nasıl doldurmamız gerektiği en önemli tartışma başlığımız. Biz bunu şimdi radikal demokrasi adı altında buluşturuyoruz. Radikal demokrasi dediğimiz çokluğun örgütlenmesi, çoğulcu yaşam, özgürlükçü laiklik, demokratik cumhuriyetin inşasındaki bir mücadele hattıdır. Bunun örgütlenmesi, yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor. Kentlerimizin bir daha yıktırmamak için, kentimizi de kendimizi de biz yönetmek için mücadeleyi yükseltmeliyiz. Savaş politikalarıyla ayakta duran bu iktidardan kurtulmak için mücadelemizi yükseltmeliyiz. İşte seçimler bize bu fırsatı sunuyor. Bir taraftan savaş politikaları bir taraftan yolsuzluk ekonomisi. Beştepe bütün haklarımızı, kaynaklarımızı bütün geleceğimizi yutmaya devam ediyor. Bütün toplumu çürütmeye devam ediyor. Şimdi tam da buna dur deme zamanıdır. 24 Haziran bunun için bir fırsattır."

Kaynak: Mezopotamya Ajansı