İstanbul'da toplanan Barış ve Demokrasi Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, Cizre'de halkının devletin ihlallerine karşı uluslararası hukuktan doğan direnme hakkını kullandığı belirtilerek, taraflara Dolmabahçe Mutabakatı zeminine dönme çağrısı yapıldı.

İstanbul'da dün 160 delegenin katılımıyla toplanan ve açılış konuşmasını Rakel Dink'in yaptığı, eski AİHM hakimi ile eski CHP milletvekili Rıza Türmen, HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ve Prof. Dr. Nükhet Sirman'ın sunumlar yaptığı Barış ve Demokrasi Konferansı'nın sonuç bildirgesi açıklandı.

Evrensel’de yer alan habere göre 10 maddeden oluşan sonuç bildirgesinde, 20 Temmuz Suruç katliamıyla yeniden alevlendiği ve yüzlerce yurttaşın hayatına mal olan çatışmalı sürecin, halkların birlikte yaşam olanaklarını adım adım tükettiği vurgulanarak, çift taraflı ateşkes çağrısı yapıldı. Ocak 2013'ten başlayarak iki buçuk yıl süren çatışmasızlık halinin, toplumun büyük çoğunluğu ve farklı kesimlerince benimsendiği ve İmralı'da süren görüşmelerde barışa yaklaşıldığına dair umutlar doğduğu kaydedilen bildirgede, "Gelinen aşamada çatışmanın kim tarafından ve ne şekilde yeniden başlatıldığına ilişkin karşılıklı iddiaların hangisinin haklı olduğuna dair bir tartışmanın, içinde bulunduğumuz vahim durumu ortadan kaldırmak bakımından hiçbir yararı ve anlamı kalmamıştır" denildi.

Çatışmalı sürecin kadınların toplumsal konumunun değişmesine neden olduğu belirtilen bildirgede, çatışmalı sürecin aynı zamanda ormanların yakılması ve ekolojik dengenin alt üst edilmesi ile birlikte doğanın dokusunu da tahrip eden boyutlara ulaştığı kaydedildi.

'CİZRE DİRENME HAKKINI KULLANDI'

Toplumsal dokunun onarılması, kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla toplumun barış ve refahının sağlanması sorumluluğunun esasen Anayasa ve uluslararası hukuk çerçevesinde devletin asli görevi olduğu vurgulanan bildirgede, BM'nin 15 Aralık 1978 tarihli "Her insan ırk, din, dil, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin doğuştan barış içinde yaşama hakkına sahiptir" ifadeleri ile belirlenen kararına ve Santiago Bildirisi'nin 13. Maddesi'nin de bu durumu böyle ifade ettiği aktarıldı. Bildirgede, "Bu ilkeler ışığında barış içinde yaşama hakkının ayrımsız bütün yurttaşlarımız için sağlanmasını devletten talep ediyoruz" denildi.

"Türkiye'nin devletin temel görevlerini inkâr ve yurttaşların temel haklarını ihlale devam ederek yönetilmesi imkansızdır" vurgusu yapılan bildirgede, Cizre'de halkının devletin ihlallerine karşı uluslararası hukuktan doğan direnme hakkını kullandığı belirtildi.

'MÜZAKERE ÇAĞRISI'

HDP binaları ve Kürt esnafa yönelik saldırıların planlı bir şekilde devreye konulduğu aktarılan bildirgede, taraflara müzakere çağrısı yapıldı. Bildirgede, taraflara, 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı zeminine dönmesi çağrısı yapılan bildirgede, PKK Lideri Öcalan'a uygulanan tecride son verilerek, eşit koşullarda ve kadın temsilinin de sağlandığı şekilde müzakere yürütülmesinin sağlanması, müzakerelerin ve varılacak mutabakatların yasal güvenceye kavuşturulmasını talep edildi.

Bildirgede, tüm demokrasi, emek, barış güçleri, STK'lar, yurttaş girişimleri, demokratik örgütler, aydınlar, sendika ve meslek odaları, siyasi partiler, akademik çevreler ve vicdan sahibi bütün yurttaşlar, bu ilkeler ışığında ortak mücadeleye çağrıldı.