Almanya'da SPD'nin başbakan adayı Martin Schulz, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiği dönemde birçokları gibi kendisini de etkilediğini söyledi.

Schulz, Erdoğan'ın zaman içerisinde Türkiye'yi Avrupa'dan uzaklaştırdığını ifade ederek, "Erdoğan'dan benim gibi birçokları başında hoşlanmıştı, zira Türkiye'yi Avrupa'ya yaklaştırmak istiyordu. Bu durum, süre içerisinde tam tersine dönüştü. Erdoğan idam cezasını gerçekten yürürlüğe sokacak olursa o zaman Avrupa Birliği'ne kapıyı kapatmış olur" dedi.

Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) başbakan adayı Martin Schulz, Katolik Haber Ajansı'na (KNA) bir mülakat verdi.

DİTİB’İN ALMANYA’DAKİ FAALİYETLERİ

Ankara ile olan ilişkileri nedeniyle Almanya'da tepki çeken Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'in (DİTİB) rolüne ilişkin soruya verdiği yanıtta Schulz, anayasa hukukunun din ile ilgili hükümlerinin tüm dini cemaatler için açık olduğunu vurguladı.

Schulz, "Dini cemaatlere kendi iç idarelerinde sunduğumuz özerklik yüce bir değerdir ve korunmalıdır. Ancak bunun için dini cemaatler de hukuk devleti şartlarını yerine getirmiş olmak zorundadır. DİTİB üzerine bu temelde konuşmak zorundayız” dedi.

Schulz, DİTİB üzerinde baskının artırılıp artırılmaması gerektiği sorusuna yanıt olarak da şunları ifade etti: "DİTİB'in imam yetiştirmesinden ve on yıllardır Türk Müslümanlara rehberlik etmesinden uzun süredir memnunduk. Türkiye'deki hükümet Kemalist laik gelenekten ayrıldıkça ilişkiler değişti. Türkiye içerisindeki gerilimler DİTİB'i de etkiliyor. Türkiye ile olan ilişkisinin bu yüzden de gevşemesini umuyorum.”

Almanya'nın 20 maddelik anayasasını "ortak bir yaşam için harika bir kılavuz” olarak tanımlayan Schulz "Eğer bir yön verici kültürden (Leitkultur) bahsediyorsak, bu çok iyi bir çerçevedir” dedi.

"Din hayata aittir. Din özgürlüğü yüce bir değerdir ve dinler ve kültürler arası diyalog toplumumuzun devamlılığı için bir esastır. Dini ibadet bu yüzden anayasamızla da özellikle korunmuştur” diyen Schulz, "Ancak herhangi bir kimse dine atıfla temel haklara riayet etmezse, örneğin kadın erkek eşitliğine, o zaman hukuk devletinin sonuçları karşısında da hesap vermek zorunda kalır” diye devam etti.

(Kaynak: Deutsche Welle)