Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder bir hafta boyunca Erbil, Süleymaniye ve Kandil’de çeşitli temaslarda bulundu.

Kısa bir süre önce İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’la da görüşen Zana ve Önder bu gezi kapsamında Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, Başbakan Neçirvan Barzani, Irak Eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve KCK Yürütme Konseyi üyeleriyle bir araya geldi.

IMC TV'den Ayşegül Doğan'a konuşan Leyla Zana, Öcalan’ın Barzani ve Talabani’ye mesajından Kürt Ulusal Kongresi’ne, Kobani’de artan IŞİD saldırılarından çözüm sürecine kadar birçok konuda merak edilenleri anlattı.

Ayşegül Doğan'ın Zana ile yaptığı söyleşinin bir bölümü şöyle:

Öcalan’la görüşmeden sonra Irak Kürdistanı’na birlikte yaptığınız ikinci ziyaret bu. İlkinde de Ortadoğu’daki gelişmeleri değerlendirmek için gittiğinizi açıklamıştınız. Bu defa da basına aynı açıklama yapıldı. Bunu biraz açabilir misiniz?

Sayın Öcalan, 2013 Newroz bildirisiyle barış sürecini başlatırken, tüm Ortadoğu halklarına dönük özel bir vurgu yapmıştı. Kendisiyle yaptığımız görüşmelerde de bu süreci tanımlarken bölgenin bir savaş ve çatışma zemininden çıkarılmasına dönük önemli tespitleri oldu. Son görüşmede kaldığı yeri biraz daha fazla gözlemleme olanağım oldu. Daracık bir mekândan hem ülkeyi hem bölgeyi hem de dünyayı izliyor. Gözlemleme olanağının yetmediği alanlara dair de güçlü sezgileri ve tarihsel birikimiyle önemli saptamalarda bulunuyor. Bizler esas olarak onun önermelerine dönük şimdilik bölgede ve Kürdistan’da bir diplomasi yürütüyoruz. “Gelişmeleri değerlendirmek” cümlesinin içi böyle doldurulabilir.

Görüşmenizde son günlerde Kobani’de artarak süren IŞİD saldırıları gündeme geldi mi?

Sayın Öcalan’la görüşmelerimizde Rojava ya da diğer adıyla Batı Kürdistan’a yönelik bir genel seferberlik çağrısı vardı. Bu seferberliğin başta savunma ve diplomasi olmak üzere sosyal, siyasal, ekonomik, sanatsal ve çevresel bütün alanları kapsaması gerektiğini düşünüyor. Benim izlenimim de bu alanları kapsamadığı sürece Rojava devriminin ayaklarının eksik kalacağı yönündedir. Mesela Van’da yaşadığımız deprem trajedisi hepimizi derinden sarsmıştı. Bugün dönüp baktığımızda o günleri ‘ekmek taşıyan gözü yaşlı amca’nın fotoğrafı ile, enkaz altında kalan ‘Yunus’un gözleri’ ile hatırlıyoruz. Yani insanlığın hafızasında bazen bir fotoğraf bir bütün olarak yaşanan trajediyi anlatabiliyor. Bu açıdan Sayın Öcalan’ın dışlayıcı değil kapsayıcı diyerek vurguladığı seferberlik çağrısını yaşamsal buluyoruz.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’ye bir mektup götürmüştünüz ilk gezinizde, bu defa da Öcalan’dan Barzani’ye mektup var mıydı?

Daha Önce Sayın Barzani’ye mektup yazdığı için bu defa mektup yoktu. Bu sefer ki mektubu Mam Celal’e yazmıştı. Sayın Barzani’yle paylaşılmak üzere bu defa değerlendirmeler, öneriler ve dostluk mesajları vardı.

Mesajın içeriğiyle ilgili bilgi verebilir misiniz?

Öz itibariyle Kürt Ulusal Konferansı’nın toplanmasına ya da en genel anlamıyla dört parça Kürdistan’da ve diasporada yaşayan Kürtlerin bir iç hukuk ve ulusal demokratik bir birlik ve dayanışmasının gerçekleşmesine dönük değerlendirmeleri vardı. Bölgede son günlerde gelişen gündeme ve Rojava’ya dönük özel vurgular vardı.

Yazılı olmasa da Öcalan’ın Barzani’ye aktarmanızı istediği özel bir mesajı var mıydı?

Özel mesajlar adı üzerinde “özel”dirler. İleride gerek görürlerse Sayın Barzani ve Sayın Öcalan gerekli açıklamaları yaparlar. Etik gereği bizlerin bunu söylemesi doğru olmaz.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan artan IŞİD saldırıları sonrası Rojava’ya sahip çıkılmasını istemişti. Karayılan’ın çağrısına Barzani’den “Rojava için ne gerekiyorsa yapacağız” yanıtı gelmişti. Bununla ilgili yeni bir gelişme var mı? KDP ile PKK görüştü mü?

Zaten buluşuyorlar, görüşüyorlar ve kendi aralarında tartışıyorlar. Kürt siyasi yapılanmalarının birbirleriyle yaşadıklarının tarihi sadece uyuşmazlıklar üzerinden okunmamalı. Dar zamanlarda gösterdikleri dayanışma her zaman değerli olmuştur. Bizim edindiğimiz genel izlenim gidişatın olumlu olduğu, bütün güçlerde moral motivasyonun yüksek olduğu, bu temelde bir çelişkiden çok ortak paydalarda buluşmanın gerçekleşeceği yönünde. Sorunuzdaki aktörlerin birbirine karşı tutumlarını da bu çerçevede görmek ve değerlendirmek gerekiyor.

Barzani yakın zamanda yaptığı Ankara ziyaretinde hem Başbakan Erdoğan hem de Cumhurbaşkanı Gül’le görüştü. Görüşme, IŞİD’in geniş bir alanı denetime aldığı, Erbil-Bağdat ilişkilerinin kopma noktasına geldiği, bağımsızlık referandumunun gündemde olduğu ve Rojava’ya yönelik saldırıların başladığı bir döneme denk geldi. Bu buluşmalarla ilgili neler söyledi?

Böylesine hassas bir süreçte bu konudaki değerlendirmeler spekülatif tartışmalar başlatabilir. Elbette bu yönlü değerlendirmeler de oldu ama bunların süreç geliştikçe konuşulması daha anlamlı olur. Her sözümüzü ve her girişimimizi barışı ve kardeşliği gözeterek yapmak zorundayız.

Peki o zaman şöyle sorayım, Mesut Barzani ile yaptığınız görüşmeden izlenimleriniz nelerdir?

Güney Kürtlerinin tarihsel mücadelesi onların deneyimini arttırdığı gibi sorumluluklarını da katladı. Şu anda Sayın Barzani’nin bölgede oynadığı rol dünya çapında takdir görüyor. Tabii bu takdir aynı zamanda dünyanın en sorunlu bölgelerinden biri olan Ortadoğu’nun pek çok çözümsüz problemini de Kürt yönetiminin omuzlarına yüklemiş durumda. Mesela IŞİD saldırıları ile yüzbinlerce insan Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin alanına akın etti. Gelen insanların konaklama, beslenme, sağlık, korunma başta olmak üzere pek çok ihtiyacının giderilmesi gerekiyor. Bu açıdan Güney Kürdistan bölgesi sadece Kürtler için değil Araplar, Türkmenler ve diğer etnik ve dini grupların tümü için bir sığınak olmuş durumda. Bu gelişmeler Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de yükünü arttırıyor.
Oluşan bu fotoğrafa geniş bir çerçeveden baktığımız zaman şunu görürüz; bundan 15 sene önce Kürtler bölge aktörlerinin gözünde bir risk unsuru olarak değerlendiriliyor ve önemleri göz ardı ediliyordu. Oysa bugün gelinen aşamada, bütün Kürtlerin bölgenin istikrarı için şansa dönüşme ihtimali taşıdıkları görünüyor.

Ve sonra Kandil’e geçtiniz. Kimlerle görüştünüz Kandil’de?

Bildiğiniz gibi Sayın Önder, Sayın Buldan ve Sayın Balüken ile birlikte Kandil’e gittik. KCK Yürütme Konseyi’nden arkadaşlarla yaptığımız görüşmeleri, çözüm sürecini ve Rojava’nın durumunu konuştuk. PKK’nin gelişmeler konusundaki tutumunun ve rolünün altını çizdik. Sayın Öcalan’ın PKK’ye gönderdiği mesajları, İmralı’ya giden HDP heyetindeki üç arkadaşımız görüştüler.

Bütün bu görüşmelerden sonra Kürt Ulusal Kongresi’yle ilgili yeni bir gelişme var mı?

Bölgedeki savaş koşulları belki bunu biraz güçleştirdi ama aşılabileceğini düşünüyorum.

Haberin tamamını okumak için tıklayın