Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 100 gündür açlık grevi eylemini sürdüren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, açıklamalarda bulundu.

Jinnews’ten Beritan Elyakut’a konuşan Güven, “100 gündür ben, 60 gündür de cezaevlerinde tutsaklar direniyor. Bu tecrit yeni değil ve 20 yıldır aralıksız olarak devam ediyor. Bu tecrit durumu artık başta Kürtler olmak üzere tüm ülkeyi sarmış durumdadır. Hiçbir irade tek başına bir adada yalnız başına tutulmamıştır. Tutulmuşsa dahi barış için mücadele yürütmemiştir ancak Sayın Öcalan bunu başardı. Bu 20 yıllık tecridi bizim başlattığımız eylem biraz daha görünür kıldı. Geçmiş dönemlerde de tecride karşı eylemler yapılıyordu ancak belli bir süre sonra gündemden düşürülüyordu” dedi.

BU EYLEME ÖLÜMÜNE YATTIM

Haksızlıklar karşısında direndiğini söyleyen Güven, “100 gün bir insan direnir mi evet direnir. Ben bu eylem sırasında öğrendim ki insan beyin gücüyle gerçekleşen bir mucizedir. Ben bu eyleme ölümüne yattım. Tecrit kalksa da kalmasa da direnecektim ve buna inandığım için beynim bana hükmetti. Bu haksızlık hukuksuzluk karşısında direniyorum. Ben pes etmeden bedenim pes etmeyecek" dedi.

‘BEYNİM BEDENİME HÜKMETTİ’

Eyleminin 100’üncü gününde yapılan yürüyüşe ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güven, şöyle devam etti:

 “100’üncü güne girerken vekillerimiz de ben de direniyoruz. Ben bu eyleme bedenimi yatırırken ikna oldum ve ölümüne yatmıştım. Ya başarıyla sonuçlanacaktı ya da tecrit son bulmayana kadar bedenimi ölüme yatıracaktım. Ve bunun verdiği iç huzur ve rahatlıkla beynim bedenime hükmetti. Bedenim eriyor evet farkındayım ama bu benim moral ve gücümden bir şey almıyor. Bu haksızlık ve hukuksuzluk karşısında bir şeyler yaptığım için huzurluyum. İkinci nokta ise ben izin vermeden bedenim iflas etmeyecek.

Beni bu eylem karşısında sessiz kalanlar öldürür. Bu eylem toplum için sınavdır. Bu sınavı atlatamayanlar yarın da ‘biz hak savunucusuyuz, insanız’ diyemeyecekler. Kadın inanırsa hiçbir güç kadını inandığı değerlerden alıkoyamaz. Çünkü kadınlar bir şeye inandılar mı mutlaka sonuca ulaşırlar.

‘BENİ AYAKTA TUTAN DİRENİŞLERDİR’

Elbette ki ben de yaşayarak bu ülkeye barışın geldiğini görmek isterim. Ancak bir bedelin verilmesi gerekiyorsa gözümü de kırpmadan veririm. Bunun için büyük bir moral ve inançla devam ediyorum. Cezaevlerinden onlarca mektup alıyorum ve cezaevlerinde tutsak olan her arkadaş dışarıdakilerden bin kat daha özgürdür. Aslında tecrit altında olan dışarıda direnmekten vazgeçenlerdir. Beni ayakta tutan cezaevlerindeki direnişleri ve kadınların öncülüğünde devam eden direnişleridir. 100'üncü gün yürüyüşünde kadınların öncülüğün de devam eden eylemlerdir. Evet, kadın inanırsa dünya değişir, barış gelir ve eğer kadın inanırsa büyük bir hoşgörü dünyaya hakim olur. Ya özgür yaşayacağız ya da hiç…"

Kaynak: Jinnews