HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç, Meclis Genel Kurulu'nda tartışmaya neden olan "Kürdistan, Kürt illeri, Kürt coğrafyası vb" ifadelerine ilişkin Meclis Araştırması talep etti.

Sarısaç’ın araştırma talebinde, “Asimilasyon ve inkar politikaları sonucunda Kürt halkının varlığının reddedildiği; kentlerinin adlarının değiştirildiği ve tarihsel coğrafyaları “Kürdistan”ın tanınmadığı bilinmektedir. Bugün Meclis Genel Kurulu’nda milletvekilleri de kullandıkları ifadelerden dolayı çıkarılarak para cezasına çarptırılabildiği gibi son zamanlarda “Kürdistan” kelimesi üzerinde sıklıkla tartışmalar yaşanmaktadır. Bu nedenle “Kürdistan, Kürt illeri, Kürt coğrafyası vb.” kelimelerin araştırılıp bilimsel ve tarihsel boyutunun ortaya çıkarılarak kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim” denildi.

Araştırma talebinde, önceki dönem HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir’e ‘Kürdistan’ ifadesi nedeniyle ceza aldığı anımsatılarak,  “Kürtlere karşı ırkçılıkta, ayrımcılıkta ve zulümde bir araya gelen AKP - MHP ittifakı marifetiyle 26. Dönemde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili olan Osman Baydemir, konuşmasında “Kürdistan” kelimesi geçtiği için Meclis Genel Kurulu’ndan çıkarılarak para cezasına çarptırılmıştı. Bu uygulama, inkâr ve asimilasyonun en katı olduğu dönemlerde Kürtçe kelime başına para ceza kesilmesi uygulamasının çağdaş versiyonu olmakla birlikte Meclis Genel Kurulu’nda milletvekilleri “Kürdistan, Kürt illeri, Kürt coğrafyası” ifadelerinden dolayı hâlâ müdahalelere maruz kalmaktadırlar” denildi.

HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç'ın Meclis'te "Kürdistan, Kürt İlleri vb." tartışmalara ilişkin araştırma önergesi şöyle:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Asimilasyon ve inkar politikaları sonucunda Kürt halkının varlığının reddedildiği; kentlerinin adlarının değiştirildiği ve tarihsel coğrafyaları “Kürdistan”ın tanınmadığı bilinmektedir. Bugün Meclis Genel Kurulu’nda milletvekilleri de kullandıkları ifadelerden dolayı çıkarılarak para cezasına çarptırılabildiği gibi son zamanlarda “Kürdistan” kelimesi üzerinde sıklıkla tartışmalar yaşanmaktadır. Bu nedenle “Kürdistan, Kürt illeri, Kürt coğrafyası vb.” kelimelerin araştırılıp bilimsel ve tarihsel boyutunun ortaya çıkarılarak kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

GEREKÇE

Kürt halkının bin yıllardan beridir üzerinde yaşadıkları toprakları “Kürdistan” şeklinde tanımlamaları sıklıkla tartışmalara konu olmaktadır. Oysa milattan önceki döneme ait birçok coğrafya ve tarih kroniklerinde Kürtlerden ve Kürdistan coğrafyasından bahsedildiği bilinmektedir. Bu nedenle antik çağ tarihçilerinden Heredot’un (MÖ.484-425) ve ardıllarıKsenophon (MÖ. 430-355) ile Strabon’un  (MÖ. 64- MS. 24) eserlerinde de Kürtlerden bahsedilirken antik dönem kaynaklarında Kürtlerin üzerinde yaşadığı bölge “Kurda, Kardaka, Corduênê, Kardukh, Bakarda, Kuhistan” şeklinde yer almaktadır.

Yakın tarihe gelindiğinde Kürtlerin varlığı, dili ve coğrafyası ile Türklerin 1071 yılında Anadolu’ya gelmeden önce de “Kürdistan” olarak ifade edilen bölgede yaşadıkları tarihsel kaynaklarca sabittir.Prof. Metin Hülagü de 2013 yılında Türk Tarih Kurumu başkanı olduğu dönemde bir röportajında “Bir Kürt gerçeği var, bunu inkâr etmenin anlamı yok. Anadolu’ya geldiğimiz zaman burada Kürtler de vardı.” ifadeleriyle bunu teyit etmiştir. Aynı şekilde Kaşgarlı Mahmut’un 11’inci yüzyılda yazdığı Türkçenin ilk sözlüğü sayılan “DivânüLügâti’t-Türk” adlı eserde de Kürt coğrafyası“Arzu’l-Ekrad” (Kürtlerin ülkesi) şeklinde geçmektedir.

Aynı şekilde Hemedan merkezli “Kürdistan”ı ilk kez idarî bir bölge olarak tarif eden kişi ise Selçuklu Sultanı Sencer olmuştur. Kazvinli Hamdullah Mustevfi’nin miladi 1340’te yazdığı “Nuzhetu’l-Kulûb” adlı kitabında Selçukluların Sultan Sencer (Ölümü: M. 1157) döneminde Cibal bölgesinin “Kürdistan” olarak adlandırıldığını söyler. Kitapta merkezi Bahar Kalesi olan Kürdistan Eyaleti’nin şehirleri de sıralanır. Aynı şekilde Katip Çelebi tarafından XVll. Yüzyılda yazılan “Cihannüma” adlı kaynakta Kürdistan’ın Hürmüz’den başlayıp Malatya, Maraş ve Van şehrinin kuzeyine uzandığını, güneyde de Musul ve Irak-ı Arab’a kadar devam ettiği belirtilmektedir.

Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın 1526 yılında Fransa Kralı Fransuva’ya yazdığı meşhur mektupta da Kürt coğrafyası “Kürdistan” şeklinde yer alır. Söz konusu mektubu dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da 23 Aralık 2011 yılında okuyarak “Kürdistan” ifadesini kullanmıştır. Yine Şerefhan Bitlisi 1597 yılında yazdığı Şerefname adlı eserde Kürdistan’ı anlatırken ünlü Osmanlı gezgini Evliya Çelebi de 1640 – 1655 tarihlerinde Kürt diyarını dolaşarak yazdığı Seyahatname adlı eserinde Kürdistan’ın sınırları ve özellikleri hakkında bilgi verir. Aynı şekilde kurucu iradeye sahip Birinci Meclis’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve asli unsuru olan Kürtlerin yaşadıkları topraklar “Kürdistan” şeklinde tanınırken “Kürdistan Mebusu” ifadeleri tutanaklara geçmiştir.

“Kürdistan” realitesi Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafındanda19 Kasım 2013 yılında AKP Meclis Grup toplantısındaki “Şurada 90 yıl, 100 yıl öncesine gidin. (…) Kürt kelimesini o Meclis’te görecekler. Gürcü, Laz, Arap, Boşnak kelimelerini o zabıtlarda görecekler. Kürdistan kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler. (…) Şöyle biraz daha geçmişe, Osmanlı’ya gittikleri zaman Doğu, Güneydoğu’nun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunlar bizim tarihimizin bize devrettiği mirastır.”ifadelerle kabul edilmiştir. Buna rağmen Kürtlere karşı ırkçılıkta, ayrımcılıkta ve zulümde bir araya gelen AKP - MHP ittifakı marifetiyle 26. Dönemde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili olan Osman Baydemir, konuşmasında “Kürdistan” kelimesi geçtiği için Meclis Genel Kurulu’ndan çıkarılarak para cezasına çarptırılmıştı. Bu uygulama, inkâr ve asimilasyonun en katı olduğu dönemlerde Kürtçe kelime başına para ceza kesilmesi uygulamasının çağdaş versiyonu olmakla birlikte Meclis Genel Kurulu’nda milletvekilleri “Kürdistan, Kürt illeri, Kürt coğrafyası” ifadelerinden dolayı hâlâ müdahalelere maruz kalmaktadırlar.

Oysa Kürtler; Türkiye, İran, Irak ve Suriye sınırları dâhilinde yaşayan otokton bir halktır. Bu nedenle Kürdistan; AKP iktidarının konjonktüre bağlı olarak “vardır” demesiyle “var” olmadığı gibi “yoktur” diyerek inkar etmesiyle ortadan kalkması mümkün olmayan bir realitedir. Çünkü Kürdistan’ın Türkiye parçasında 20 milyon, İran parçasında 10 milyon, Irak parçasında 6 milyon ve Suriye parçasında 2 buçuk milyon civarında Kürt ulus varlığı söz konusudur. Bunun yanında Ermenistan, Lübnan, Mısır, Gürcistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Afganistan, Pakistan, Avrupa Birliği ülkeleri, Japonya vb. gibi birçok ülkede yaşayan Kürtlerle birlikte Kürt halkının toplam nüfusu 40 ila 50 milyon arasında değişmektedir. Hattaİran ve Irak anayasalarında Kürtlerin yaşadığı coğrafya resmen “Kürdistan” olarak tanınmaktadır.

Bu nedenle bir ulusun tarihsel varlığı, dilbilimsel niteliği ve onomastik özellikleri anayasa, yasa ve İçtüzüklerle yasaklanması ve değiştirilmesi mümkün değildir. Buna karşın Kürt sorununda güvenlik konseptinin devreye sokulduğu günden bu yana iktidarın bilimsel ve tarihsel alana siyasi müdahalesi artmıştır. Oysa “Kürdistan” kelimesinin kullanılmasının “Kapadokya” ve “Trakya” kelimesinin kullanılmasından hiçbir farkı yoktur. Bu tür coğrafi ve tarihi nitelendirmeler, her ne kadar resmiyette olmasa da sosyolojik açıdan reddedilemeyecek realitelerdir. Dolayısıyla “Kürdistan” kelimesiyle birlikte bugün “Kürt illeri, Kürt coğrafyası” gibi kullanımların bile reaksiyonla karşılaşmasından dolayı kelime paranoyalarının ve korkularının giderilmesi amacıyla Meclis araştırması açılması gerekmektedir.

Demokrat Haber/Ankara