Van’ın en büyük ilçesi olan İpekyolu’nda HDP’nin Belediye Eşbaşkan adayları Azim Yacan ve Şehzade Kurt, yerel seçim çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

 HDP İpekyolu Eş Başkan Adayları Şehsade Kurt ve Azim Yacan’a göre, “Halk hem kayyımdan, hem de kayyımca AKP’den kurtulmak istiyor” diye konuştu.

Van’ın en büyük ilçesi olan ve kentin ana merkezinin bulunduğu ilçe olan İpekyolu 312 bin 244 nüfusa sahip. 50 mahallesi bulunan ilçede son 5 yılda yapılan aralarında referandumunda bulunduğu 6 seçimi HDP açık ara farkla kazandı.

24 Haziran seçimlerinde kullanılan oyların yüzde 60’ın alan HDP, 2014 yılında da yerel seçimleri kazanmış ancak İçişleri Bakanlığı Eş Başkanlar Aygül Bidav ve Veysel Keser’i görevden alarak yerlerine kayyım atamıştı.

Kentin merkezi olan Cumhuriyet, Maraş ve İskele Caddelerini içinde barından İpekyolu’nda DBP’li Belediyelerin projeleri olan Butik Sokak, Peynirciler Çarşısı , Fistancılar Çarşısını  kendi projesi olarak yansıtan ve DBP’li Belediye döneminde yapılan Şemsiye Sokak’ı kendi çalışması gibi sunarak açılışını yapan kayyum özellikle Kürtçe sokak isimlerini ‘Türkoğlu, Kurşun Asker, Cezavi, Emniyet, Ordu’ olarak değiştirmesi ile dikkat çekti.

DBP’den 20 trilyon nakitle belediyeyi alan kayyımın belediyeyi 80 TL trilyon borçlandırdığı öne sürülüyor.

 Belediyede kayyım ayrıca esnafa kestiği cezalarla tanınıyor.

İki Eş Başkan İpekyolu’nda yaşananları ve 31 Mart’tan sonra yapacaklarını Fırat Haber Ajansı’na anlattı.

HDP’nin yıllardır Yerel Demokrasi ve Yerinden yönetim mücadelesi söz konusu. Bunun en önemli ayağını da şeffaflık oluşturuyor. Siz 31 Mart’tan sonra bunu nasıl gerçekleştireceksiniz?

Azim Yacan: Şeffaflık ve yeni dönemde belediye tanımlaması bugün kendini aştı. Dünyamızın içinde bulunduğu durum teknoloji çağında yaşamamız itibariyle bütün kurumların kendini yeniden tanımladığı bir süreçten geçiyoruz. Bu kurumlardan biri de belediye ve belediyeciliktir. Her alanıyla insanların yaşamına etkide bulunan bir alan. Dolayısıyla bireylerin, yurttaşların ve herkesin söz sahibi olması gerektiğini düşünen bir anlayışla geliyoruz. Yurttaşında talebi  bu doğrultudadır. Halk nasıl bir mekanizmanın kendisini yönettiğini öğrenmek istiyor. Şeffaflık anlamında hassasız ve bunu pratikte de göreceksiniz. Halkı karar süreçlerine dahil eden, STK’ları katan bir yönetim mekanizmasını hayata geçireceğiz. Halkımıza hesap vermeye hazırız ve halkımızı da hesap sormaya çağırıyoruz. Halkımız yönetenleri sorgulamalıdır, eleştirmelidir ve doğru bir eleştiri mekanizması oluşturmalıdır.

Kürt siyasi geleneğinde görev almak adeta ateşten gömlek ve hele böyle bir süreçte görev almak aynı zamanda büyük bir sorumluluk… Sizde kente dair dertleri olan bir siyasetçi olarak yapmak istedikleriniz nelerdir?

Şehzade Kurt: HDP olarak biz eş başkan adayları olarak hem de parti olarak ağır bir sorumluluk aldığımızın farkındayız. Maalesef ülkemizde derinleşen ekonomik kriz ve kaos gün geçtikçe artıyor. Bizde bunun bilinciyle bu sorumlulukları almış belediye eş başkan adaylarıyız. Sorunlarımızın çözümünü halkla birlikte geliştirmeyi esas alıyoruz. Siyasi kriz neden kadar derinleşirse tüm hayatımız bu şekilde kaosa sürükleniyor. HDP olarak ülkemizin tüm sorunlarının çözümüne talibiz. Toplumun bütün dinamiklerini karar almaya dahil eden bir gelenekten geliyoruz. Sorunların ağırlığının farkındayız. HDP ülkenin geleceğine yön veren bir siyasi partidir. Bu yüzden bu kadar saldırı ve yönelimler söz konusu. Bütün halklarla beraber önümüzde ki süreci planlayan  krizleri ve kaosları bitiren tek parti HDP’dir.

Size göre yerel siyasette kadın ve gençler hak ettiği yerde midir, siz 31 Mart’tan sonra kadına ve gençliğe dair neler yapacaksınız?

Şehzade Kurt: HDP Kadın Partisi’dir. İşte tüm bu yönelimlerin en önemli sebeplerinden biri de budur. Kadın toplumun yarısıdır, diğer yarısının da anası olan geleceğin planlayıcısı olandır. Gençlikte toplumun ana temasıdır, toplumun geleceğidir. Bu yüzdençeşitli baskılara maruz kaldılar. Kadın ve Gençlik bilinçli olarak geri planda tutulmuştur. Temel ilkemiz kadın ve gençliktir, kadın geleceğin planlayıcısı, gençlikte toplumsal sözleşmedir. Biz şu anda genç arkadaşlarımız belediye meclis üyesi adaylarımızdır. Gençler toplumumuzu temsil ediyor. Gençlik hakkında biz kendi başımıza karar almamız doğru değil onlar hakkında her kararı onlarla birlikte alacağız. Önümüzde ki süreçte kadını siyasette daha aktif kılacağız. Kayyımın atar atanmaz kadın kurumlarını kapatması tesadüf değil bir zihniyetin dışa vurumudur.

Yerel siyaset uygulamalarının doğrudan toplumsal barışı etkilediğini düşünüyor musunuz?

Azim Yacan: Demokrasilerde yerellerin rolü daha belirgin. Artık demokrasi demek yerel demektir, bu iki kavram iç içe geçmiştir ama ülkemiz bu konuda hala çok geride. Başta da ifade ettik, katılımcılık, şeffaflık demokrasinin bir gereğidir. Demokratikleşme olmazsa olmaz bir durumdadır. Yerel yönetimler bundan çok ciddi bir etkiye sahip. Bir ülkenin demokrasi karakteri yerelidir. Kayyımları bu kadar anlatmamızın sebebi de budur. Burada demokrasiye yönelik bir müdahale var. Seçmen iradesine bir müdahale söz konusu. Demokrasi bilinci yerelden başlar. Yerelde yurttaş, kurum, STK’lar ne kadar etkili olursa bu ülkenin genel gidişatını da etkiler. Partimiz yıllardır buna yönelik çeşitli çalışmalar yürüttü. Biz yerelde demokrasinin merkezi hükümeti etkilediğini geçmiş yıllarda da gördük. İktidarlar demokratik toplum, demokratik bireyler istemiyorlar. Sorgulamayan, güdülebilen bireyler görmek istiyor. Halk böyleyken buna karşı tedbir almazı gereken bizleriz. Yerelde gelişen demokratik tutum ve yönetimler tüm iktidarı etkileyecektir.

Size göre yerel yönetim ekseninde sivil toplum toplum örgütlerinin önemi nedir? Van’da bu organizasyonlardan nasıl istifade etmeyi düşünüyorsunuz?

Şehzade Kurt: STK’lar bizim için önemlidir, değerlidir. STK’ler toplumu temsil eden sivil örgütlerdir. Yerelden yönetim ve yerelden yönetim derken sadece sözlü olarak bunu dile getirmiyoruz ve pratikte bunu hayata geçiriyoruz. Partimizin temel çizgisi budur. STK’lar demek toplumu temsil eden mekanizmalardır. Önümüzde ki dönem onlarla görüşerek onların ‘Bu kentte neler yapılır’ toplantıları yaparak önerilerini alan bir çalışma yürüteceğiz. KHK’larla anayasada hiçbir yeri olmayan toplumsal sözleşmeden hiçbir yeri olmayan bir süreç yaşadık ve STK’larda bu süreçte kapatıldı. Belediye yönetimi sadece belediyeleri kapsamıyor, bütün kenti kapsayan bir yönetim anlayışıdır. Elbette ki ortaklaşmak bizim esasımızdır. Halkımız kayyumlardan rahatsız ve bu açık bir biçimde dile getiriyorlar. İlk kayyım atandığında bunu ülke demokrasisine vurulan bir darbe olarak niteledik. Kayyımlar işgali, gaspı, korkuyu temsil ediyor. Demokrasiden söz edilen bir ülkede kayyımlar demokrasinin ayaklar altına alınmasıdır. AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin çekinge koyduğunu ama ona uyum gösterdiğini söylüyordu. Kayyım atamaları Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Halkın iradesi gasp edildi ve bütün dünyanın gözü önünde bunlar oldu. Kayyım kararı tamamen siyasi bir karardır, kayyumları yerel seçimlerde politikaları karşılık bulmamıştır. Çünkü hiçbir duygusu yoktur ve kayyımlar hükümetin elinde patlamıştır.

Van büyük bir deprem atlatmış yaralı ve yaraları sarılmamış bir kent. Siz Van’ı yeniden eski potansiyeline kavuşturmak için yapmayı düşündükleriniz nelerdir?

Azim Yacan: Van aslında kentleşme sürecini henüz tamamladığı bir dönemde deprem gerçeği ile karşılaştı. Ardından bir toparlanma süreci başlamıştı ama Belediye Başkanı Sayın Bekir Kaya tutuklandı ve süreç sekteye uğradı.

Van çok ciddi göç almış bir kent ve kentleşme süreci henüz tamamlanmadı. Van’ın kendisini toparlayabilecek bir potansiyeli var, demokratik kurumları ve partimizin çalışmaları, STK’ların faaliyetlerinin yeniden aktif hale getirilmesi gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda bu potansiyeli görüyoruz.

Ekonomik olarak, Turizm alanında, doğal güzellikleri ile Van kısa bir sürede toparlanabilir. Van nasıl yönetilir, Van halk ile yönetilir. Biz STK’lardan söz ediyoruz her defasında STK’lar Türkiye’de çok istenilen durumda değil. İktidarla iç dışlı olursanız zaten STK olamazsınız. STK’lar halk ile yönetim mekanizması arasında  bir alandır ve  Türkiye’de bunun farkında değil.

Yine Van’da  iktidarın yanlış uygulamalarına karşı durabilen, biz kenti yönetirken eleştiren bir STK var. Ortak yönetim anlayışı ile bu kent toparlanır. Yurttaşlarımız bu yüzden kendini belediye faaliyetlerinin dışında tutmamalı. İçtiği su, soluduğu oksijen en temel insani ihtiyaçlar yerel yönetimlerle alakalı. Bu kadar hayatı etkileyen durumda uzak durulması, katılım gösterilmemesi kabul edilemez bir durumdur. Edremit’te belediye meclislerini halka taşıdık.

Çünkü hangi kararlar alınıyor, kararlar hayata geçiriliyor? Yurttaşın bunları bilmesi gerekiyor ve yurttaşlarımızın bu konuda sorumluluk alması bizim işimizi kolaylaştırır. Yerel yönetimlerin hak ettiği değerin verilmesi gerekiyor. Şu anda adına Başkanlık sistemi denilen garip bir sistem ile  yüz yüze iken yerel yönetimlerin rolünün yeniden tanımlanması gerekiyor.

Mevcut kayyım yönetimlerini hangi anlayış ve uygulamalarını tenkit ediyorsunuz?

Şehsade Kurt: Eleştirdiklerimizin yerini de doldurmamız alternatifini de ortaya koymamız lazım. Kayyımlar geldikten sonra meclisleri tasfiye etti ve tek kişi yönetimini hayata geçirdi. Merkezi otoriter yönetimlerle yerelin yönetilmesi yanlış bir uygulamadır. Bizim de tam buna karşı Eş Başkanlık sistemi ile hiyerarşik yönetime karşıyız. Oligarşi ve hiyerarşiye karşıyız. Bütün dinamiklerin karar sahibi olmasını istiyoruz. Bunu geçmişte ki deneyimlerimizle önümüzde ki süreçte de hayata geçireceğiz. Halkla ortaklaşarak bunu yapacağız. Aksi durumda hiçbir yönetimin başarı şansı yoktur. Tek başına yönetim merkezi mutlaka kaybedecektir. Bizim çizgimiz, paradigmamız tamamen halkla yönetmeyi hedef alır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP Van adayı Necdet Takva’nın ‘Kayyım atanacak’ şeklinde ki açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Azim Yacan: Bir korkunun tezahürüdür. AKP hükümeti Van’da sandıktan çıkmayacağını biliyor. Necdet Takva’da bunu söylüyor ve bir belediye başkan adayının bunun üzerinden bir söylem geliştirmesi oldukça üzücü bir durumdur. Sonuçta AKP bir demokrasi abidesi değil ve karşınıza her şey çıkabilir.

Kayyımlar bu ülkenin bir ayıbıdır. Türkiye bir OHAL ile yönetilecekse buna karşı durmak bizim ve halkımızın görevidir. İrademize yönelik bu gaspı kabul etmeyeceğiz. Parti olarak ta bunun karşısında olacağız. Halkı korkutmak, sandıktan uzak istiyorlar. Baraj meselesinde ‘Onlara oy vermeyin zaten barajı aşamayacaklar’ diyorlardı. Şu anda da buna benzer bir politika yürütüyorlar. Bizde onlar böyle yapıyor diye demokrasi mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Bir dakikalığına olsa bile belediyelerimizi kazanacağız diyor. Referandumda, 24 Haziran’da halkımız bir irade beyanı ortaya koydu. Hiç mi bundan ders çıkarmadınız. Bu tür politikalar mutlaka ters tepiyor ve bunu görüyoruz. AKP seçmeni mutlaka empati kurmalıdır.

Diyelim ki İYİ Parti ve CHP iktidar olursa size kayyım atarsa ne yaparsınız?

Darbeleri halk iradesine vurulmuş darbe olarak görüyoruz. Hükümetten bu konuda bir tutarlılık bekliyoruz. Eğer bu şekilde sürdürürlerse ülkemiz bu kaostan çıkmaz. 31 Mart’ta bu irade beyanına tekrarlayacak.

Kayyım kent merkezinde çeşitli hizmetler ürettiğini söylüyor. Ancak kayyımın söyledikleri ile sokakta yaşananlar birbirini tutmuyor. Sizce kayyım yönetimi 2 buçuk yılda kayyım İpekyolu’nda tahribat mı yarattı, yoksa tamirat mı ?

Azim Yacan:  Yaşananlar kesinlikle tahribattır ve yapmaya çalıştıkları göz boyamadır. Kentin merkezi belli bir alanda sıkışmış durumda. Hizmet yapıyorum algısı yaratmak istiyorlar. Biz esnaflarla sohbet ettik. Fistancılar, Peynirciler Çarşısı, Şemsiye Sokak’ta halkla görüştük. Projeler masa başında hazırlanıyor ve halkın önüne konuluyor. Devletin bütün aygıtlarını arkasına alarak bunları yapmak yerel yönetimler mantığına ters bir durum. Kayyım seçilmiş bir irade olsa daha çok faaliyetlerini konuşurduk ama bunlar seçilmiş değil.

Van’ın en temel sorunları hala ortada. Bu kentin AVM’ye ihtiyacı mı var, olsa bile şehir merkezinde olması daha büyük sorun. Küçük esnafı bu şekilde bitirdiler. Hizmet gibi bir dertleri yok, hizmet üretiyoruz diyerek vitrine, tribüne oynama durumu söz konusu. Kentin temel sorunları tespit edilmeden ben hizmet ürettim diyemezsiniz. Bizim dönemde alınan otobüsler alındı, yeni güzergahlar ortaya çıktı. Kentin ana sorunlarına dokunmak yerine göz boyamaya yönelik faaliyetler yürütüldü. Bu doğru olmayan, yurttaşı, esnafı gözetmeyen bir takım faaliyetler yürütüldü. Bunların çok fazla karşılık bulamadığını görüyoruz.

Sizden Van için bir seçim sonucu alabilir miyiz?

Şehzade Kurt: Halkların özgür mücadelesine yönelik saldırılara karşı öfke sandığa yansıyacak. Van’da 14 belediyenin tamamını alacağız. Tüm Van halkına, kadınlara ve gençlere sesleniyoruz ve oylarını kullanmak için sandık başlarına gitmelerini rica ediyoruz. 31 Mart seçimleri halkımızın geleceğini ilgilendiren bir seçim ve başarılı olacağız.

Azim Yacan: Bizim sahada edindiğimiz izlenim İpekyolu Van’ın nabzının attığı yer. Bahçesaray’dan, Çatak’tan, Başkale’nin köylerinden gelen herkesin bir şekilde temas ettiği bir ilçemiz. Bizim de tahminimiz Van’da seçim sonucu 14-0’dır. AKP çok ciddi biçimde oy kaybedecek. Hizmetten yoksun kalmamış, Van cazibe merkezi olacak gibi bütün vaatler havada kalmış kişi başına düşen gelirde Van 80 sırada. 17 yıldır Van’a hiçbir hizmet üretmediler. 

31 Mart’tan Van’da bir tabela partisi olacaktır. O tabelaları da kayyımlar alıp gidecektir. Bu seçimler çok önemlidir. AKP bu seçimden istediğini alabilirse Türkiye kayyımlarla, OHAL ile, KHK’lar ile  yönetilmeye devam edecektir. AKP’nin toplumda umut yaratacak tek bir söylemi yoktur. Tamamen kutuplaştıran bir anlayıştan kimseye fayda gelmez. Bunun için sandığa gidelim, sandığa sahip çıkalım. İl dışında bulunan herkesin Van’a gelip oyunu kullanması gerekiyor. 31 Mart bir şanstır ve 5 yılda bir gelen bir şans olduğu için bu şansı kullanalım. Bütün yurttaşlarımıza çağrımız budur. Başaracağız ve başarı bizim olacaktır.

Kaynak: Fırat Haber Ajansı (Anf)