Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, HDP tarafından Cizre'de yaşanan can ve mal kayıplarının araştırılması amacıyla verilen araştırma önergesi ile ilgili olarak Meclis Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulundu.

“Cizre'de, 14 Aralık 2015 ve 2 Mart 2016 tarihleri arasında 79 gün sokağa çıkma yasağı uygulandı. Minnesota Protokolü ve Cenevre Savaş Sözleşmesi hükümlerinin tamamı bu ablukalar da ihlal edilerek, yüzlerce sivil insan öldürüldü” ifadelerini kullanan Filiz Kerestecioğlu konuşmasının devamında şunları belirtti:

“BODRUMLARDA 251 İNSAN ACIMASIZCA KATLEDİLDİ”

“Cizre bodrumlarında, 177 kişi olmak üzere 251 insan acımasızca katledildi. Bu kişilerden biri bebekti, 41'i çocuk, 22'si kadın ve yine, bu kişilerden 79'unun kimliği hâlen tespit edilememiş bulunuyor.

“Daha önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan; MAZLUMDER, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve İnsan Hakları Derneği'nin Cizre hakkında rapor yayınlaması üzerine, "Bu raporu yayınlayanların üzerine gidilmesi lazım. Neyin raporunu yayınlıyorsun?" demişti. Durum, Erdoğan'ın meydan okuyacağı sınırları aştı artık.

'RAPORLARA YANIT VERİLMEDİ'

“Haziran ayında üyesi olduğum Avrupa Konseyi'nde yayımlanan Türkiye raporu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks'in hazırladığı rapor, Venedik Komisyonunun yayımladığı görüş, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad El Hüseyin'in Mayıs ayında kamuoyuna yaptığı açıklama, Türkiye'yi açıkça kınıyor ve Türkiye'yi yaşama hakkı başta olmak üzere insan hakları ihlallerini durdurmaya çağırıyor. 

“Henüz Hükûmet kanadından, sizlerden bir cevap yok. Zeyd Raad El Hüseyin'in askerî operasyonlardaki hak ihlallerini incelemek üzere Birleşmiş Milletler ekibinin bölgede tetkiklerde bulunabilmesi için izin istediği mektubuna da hâlen yanıt vermemiş bulunuyorsunuz.

“İnsan Hakları İzleme Örgütü, pazartesi günü yayımladığı raporda, insan hakları örgütlerinin ihlalleri belgelendirmek amacıyla bölgeye girmesine operasyonlar bittikten ve sokağa çıkma yasakları kaldırıldıktan sonra bile izin verilmediğini söylüyor. Kendi araştırmacılarının dahi terörle mücadele şube ekipleri tarafından kaymakamlık izni gerektiği söylenerek engellendiğini ilan ediyor. 

“CİZRE'YE İLİŞKİN AİHM'E BAŞVURAN AVUKAT RAMAZAN DEMİR TUTUKLANDI”

“Yetkililerin, İnsan Hakları İzleme Örgütünün faaliyetlerini engellemesinin öncesinde, İnsan Hakları İzleme Örgütü Cizre'deki kimi ölümleri ayrıntılı bir şekilde tespit etme fırsatı bulduğunu, özel mülklerin yaygın bir şekilde ve hukuksuz olarak tahrip edildiğini belgelendirdiğini açıkladı. Ayrıca, sokağa çıkma yasaklarının hukuksuzluğuna, yaralanmış kişilerle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı karara rağmen tedavi edilmediklerine ve bodrumlarda hayatlarını korkunç biçimde kaybeden insanlara dikkat çekti. 

“Rapor, bugüne kadar ortaya çıkan delillerin, bu ölümlerin yargısız infaz ve hatta cinayete varan kanunsuz öldürmelerden kaynaklanmış olabileceğini işaret ediyor. O günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurarak Cizre'de yaralanma olayına ilişkin acil tedbir isteyen ve bu kararı aldığı için cezalandırılan Avukat Ramazan Demir ise şu anda hâlen cezaevinde tutuklu olarak bulunuyor.

“Dün de Amerika Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, "Genel olarak göçmenlere ve masum sivillere kötü davranılması hakkındaki iddiaları çok çok ciddiye alıyoruz. Bunların tam ve şeffaf şekilde soruşturulmalarını ve sorumluların hesap vermesini görmek isteriz. Aynı şekilde, Türkiye'nin tam bir soruşturmayla bu iddiaları değerlendirmelerini teşvik ediyoruz." diye açıklama yaptı. Dış İşleri Bakanlığı'ndan da Cizre ve bölgede Birleşmiş Milletler ve insan hakları gruplarına soruşturma izni verilmemesi ve ihlaller hakkında bir açıklama yapması da ayrıca bekleniyor.

“Haziran ayı oturumunda Avrupa Konseyi Türkiye Raporu 96 lehte, 24 aleyhte oyla kabul edildi. Orada Türkiye'nin Avrupa Konseyi kriterlerini yerine getirip getirmediğini değerlendiren rapor çok daha geniş bir alandaki insan hakları ihlallerini tespit ediyor.

“AVRUPA KONSEYİ'Nİ DİKKATE ALARAK BARIŞ İÇİN ADIM ATACAK MISINIZ?”

“Bu önemli kurumların hazırladıkları raporlar üzerine hem Hükümet'e hem sizlere sormak istiyoruz: Avrupa Konseyi raportörleri Kürt halkının kültürel ve ana dil haklarıyla ilgili gelişmelere vesile olan barış görüşmelerinin 2015'te sona ermesinden duydukları üzüntüyü dile getirdiler. Bütün ülkeye nefes aldıracak bu barış görüşmelerine tekrar dönmek için bir adım atacak mısınız?

“Konseyin raporunda, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının, Türkiye'nin bugün yüzleştiği sorunlar karşısında ihtiyaç duyacağı sağlıklı politik ortama ve parlamenter siyasete zarar verecek politik sonuçlar doğuracağı tespiti yapılıyor. Seçilmiş milletvekillerini siyasi davalarda yargılamakta ısrar edecek misiniz? 

“Raporda yargının bağımsızlık özelliğini yitirdiği, yürütmeye bağlandığı, bu durumun milletvekillerinin yargılanmasıyla ilgili endişeleri artırdığına ilişkin eleştiriyi dikkate alarak yargının bağımsız ve tarafsız çalışmasını sağlamak için bir adım atacak mısınız? 

“Türkiye'de "güvenlik operasyonları" adı altında sivil halka karşı yapılan kitlesel hak ihlalleriyle ilgili uluslararası kurumlardan gelen uyarıları dikkate alacak mısınız, sorumluları yargılayacak mısınız? İç güvenlik yasası, askere dokunulmazlık getiren yasa ve Danıştay Kanunu gibi uluslararası düzeyde eleştirilere konu olan kanunlarla ilgili geri adım atacak, yargıyı kontrolden vazgeçecek misiniz? Akademisyenler ve gazeteciler üzerindeki baskı ve haklarında yürütülen soruşturmalardan duyulan endişeye bir yanıt verecek misiniz? Ceza Kanunu 301 ve 299'uncu maddeleri kaldıracak mısınız? Türkiyeyi kınayan bunca uluslararası rapor ve uyarıyla ilgili ne yapacaksınız, sessizliğinizi koruyacak mısınız?

“BU SAVAŞA BİR SON VERİN” 

“Bildiğiniz gibi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Türkiye'deki gelişmeleri, izleme komisyonu vesilesiyle, yakından takip etme kararı aldı. 2017'de Türkiye'nin izleme sonrası raporunda yukarıda sayılan konularda gelişme katedip edilmediği belgelenecek. Bu değerlendirme, ülkemiz ve halklarımız için çok önemli. 2017'ye varmadan bu soruların pozitif yanıtlarına ulaşmayı diliyoruz.

“Şimdi, geç de olsa bütün dünya artık bu durumu görüyor ve yine diyoruz ki uluslararası mahkemelerde yargılanmak zorunda kalmadan artık bu genç ölümlere, bu savaşa bir son verin. Bütün ülkenin beklentisi budur, geç anlamış olsalar da dünyanın da beklentisi budur.” (Demokrat Haber)