28 Şubat sürecinde inancı, yazdıkları ve mücadelesi nedeniyle idamla yargılanan HDP’li Hüda Kaya, “O gün yaşadığımızın binlerce katını bugün yaşıyoruz” dedi. Kaya, iktidara gelen dindar kesimin “ilkelerini” unuttuğunu belirterek, “En büyük ibadet hakkı müdafaa etmektir” dedi. 

Türkiye siyasi tarihine “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat girişiminin üzerinden 20 yıl geçti. Dönemin iktidar partisi olan Refah Partisi’ne ve Necmettin Erbakan Hükümetine yönelik MGK toplantısında alınan karar ile başlatılan, Sincan’da tankların yürütülmesi ile tırmandırılan 28 Şubat süreci, Müslüman dindar kesime karşı, “irtica eylem planı” olarak hayata geçirilen uygulamaların toplamı olarak kabul edildi. Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve Fadime Şahin gibi aktörler üzerinden yürütülen süreçte elbette en fazla “kamuda başörtüsü” takan kadınlar mağdur edildi. 

28 Şubat sürecine karşı mücadelesi ile dikkat çeken ve o dönem gerek başörtüsüne “özgürlük” eylemlerinin başını çekmesi, gerekse de yazdığı bir yazı nedeniyle idamla yargılanıp tutuklanan HDP Milletvekili Hüda Kaya, 28 Şubat’ın bugününü dihaber’den Kenan Kırkaya'ya anlattı. 

Kaya, Türkiye’yi yönetenlerin her dönem bir kesimi düşmanlaştırdığını ve bunun üzerinden iktidarını sürdürdüğünü belirterek, “Gerek inançsal mezhepsel bazda gerekse de etnik bazda halkın bir kesimi daima bu sistemin düşmanı oldu” dedi. 28 Şubat sürecinde de Kürtlerle birlikte başörtülü kadınların düşmanlaştırıldığının altını çizen Kaya, “Başörtülü kadınlar, müslüman dindar kesimler çok ciddi bedel ödediler. Çok sayıda kadın mesleklerinden, eğitimlerinden, işlerinden atıldı. Bunu buram buram zulmü his ederek yaşadık” dedi. 

‘O DÖNEM AİLECE BEDEL ÖDEDİK’

Ailece kendilerinin de o dönemde bu bedeli ağır bir şekilde yaşadıklarını, yargılama, tutuklanma, süreçlerine dikkat çekerek dile getirdi. Kaya şöyle konuştu:

“Biz de ailece yıllarca hapislerde idam talepleriyle yargılandık. Ev ve ekonomik düzenimiz bozuldu. O sürecin bedellerini ödemek zorunda kalmıştık. O dönemde biz başörtüsünün serbest bırakılmasını istiyorduk. Özgür vatandaşlar gibi başörtülü kadınlar kılığı ile düşüncesi ile özgür olabilsinler mesleklerini yaşayabilsinler toplumun hiç bir kesiminden ayrıştırılmasınlar ve dışlanmasınlar diye mücadele ettik. O dönem çok sık dile getirdiğimiz sloganımız vardı. “Herkes için adalet başörtüye özgürlük” diye slogan atıyorduk.” 

‘ARTIK BAŞÖRTÜSÜ ÖZGÜR’

Kaya aradan geçen bunca zamandan sonra o gün mağdur olanların bir kesiminin bugün iktidar olduğunu topluma daha beter mağduriyetler yaşattıklarını dile getirdi. Artık başörtüsünün özgür olduğuna dair haberler geldiğini dile getiren Kaya, şunları ifade etti: 

‘İNSANLIK VİCDANINI KAYBETTİLER’

“Bu özgürlükler anlamında güzel bir gelişme. Biz yıllarca herkes için adalet talep ederken, bugün o talebi dile getirenlerin çoğunun yönetimde olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Herkes için adalet unutuldu. İnsanlığın en önemli kriteri idi bu. Bizim inancımızdan rengimizden olmayanlar içinde biz özgürlük adalet eşitlik talep edecektik. Bugün bunun tam aksini aksi pratiğini görüyoruz. Artık rahatız, başörtülü kadınlar her yerdeler. Başörtülü polis, asker kadınlar var diye övünüyorlar. Bir taraftan bu mücadeleyi yürütürken kaybettiğimiz değerler oldu. Başörtüsü özgürleşti ama bugün insanlığın vicdanının kaybedilmesi ile karşı karşıyayız. Dindarların iktidara geldiklerinde, büyük sıkıntılar yaşayan insanlar, ezilenler olarak iktidara geldiklerinde devletçileşmemeleri gerekiyordu. Bu sisteme muhalefet ederken ilkelerin unutmamaları gerekiyordu. Bugün böylesine tezat gerçeklikle karşı karşıyayız. 

‘HAKKI MÜDAFAA ETMEK EN BÜYÜK İBADETTİR’

Bugün ifade ve inanç özgürlüğü, yaşam hakkı, eğitim hakkı, çalışma hakkı noktasında 28 Şubatları kat be kat aratan acı gerçekliklerle karşı karşıyayız. Bunun çözümü ne olursa olsun dindar kimlikli veya değil nasıl düşünürse düşünsün önce insan olmanın gerekliliğini anlamış olmaktır. İnsanların da renk, inanç, düşünce ayırt etmeksizin eşitliği adeti diğer bütün insanlar için istemedikçe biz dindarız diyemeyiz. Hakkı müdafaa etmek en büyük ibadettir. Önce hakkı zulme karşı zalime karşı korkusuzca ifade etmeli.” 

‘POLİSLER BENİ TACİZ ETTİ’

HDP’de siyaset yapmaya başladıktan sonra “bir dönem başörtüsü için mücadele ettiğini” ileri süren iktidarın baskısına maruz kaldığını dile getiren Kaya, özellikle gözaltına alınmasına dikkat çekti. “İstanbul’daki Afyondaki gözaltılarımda da son derece saygısız insanlığa ahlaka uymayan davranışlarla karşılaştım” diyen ve erken polislerin, “edep abad bilmeden, üstünün başının dağınıklığına bakmadan odasına” daldıklarını dile getiren Kaya, şunları ifade etti:

'BİNLERCE KATINI YAŞIYORUZ'

“Bu şekilde odama girerek beni taciz ettiler. 28 Şubat döneminde hapis hapis dolandırıldığımız günler yaşadık. Fakat evimi basan onlarca güvenlik görevlileri evimize girdiklerinde üstümüz müsait olmadığında evimiz girmezlerdi. O dönem görmediğimiz saygısızlığı bugün yaşadık. Dindarlığı bugün kimseye bırakmamaya çalışan bir düzende bu görevliler arkalarını bu iktidara dayıyorlar. Bu yönetime dayanarak arkalarının sağlam olduğunu düşünüyorlar. Hayatın her alanında şiddette tecavüzde başta kadınlar olmak üzere 28 Şubat’larda görmediğimizi binlerce kat fazlasını yaşıyoruz.”