İstanbul'da, Gezi Parkı gösterilerinin başladığı gün Volkan Kesanbilici adlı yurttaşın Tarlabaşı Bulvarı'nda iddiaya göre polisin attığı plastik mermiyle bir gözünü kaybetmesine ilişkin soruşturmada Emniyet'in soruşturmayı 13 aydır oyaladığı ortaya çıktı.

İsmail Saymaz'ın Radikal'deki haberine göre, savcılığın geçen bir yıl içindeki üç yazısını karşılıksız bırakan İstanbul Emniyeti savcılığın, “Bu kez de bir cevap vermezseniz yasal gereğine tevessül edeceğiz” demesi üzerine on gün içinde jet yanıt verdi. Fakat Emniyet, yöneltilen sorulara rağmen, Kesanbilici’ye atış yapılan polis aracında kamera kaydı olup olmadığı sorusuna yanıt vermediği gibi, araçta görevli polislerin açık kimliklerini de göndermedi.

Kesanbilici’ye bir kötü haber de HSYK’dan geldi: Davanın savcısı Faruk Bildirici, İstanbul’dan Antalya’ya tayin edildi.

İstanbul’da kırtasiyecilik yapan 38 yaşındaki Volkan Kesanbilici geçen yıl 31 Mayıs’ta Gezi Parkı eylemlerine destek için gittiği Tarlabaşı Bulvarı’nda yürürken, sol gözüne isabet eden plastik mermiyle yaralandı. Bir gözü görme yetisini yitiren Kesanbilici’nin gözüne plastik mermi isabet ettiği anlaşıldı. Mermi de aile tarafından savcılığa teslim edildi.

Bu arada CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Güler, 18 Aralık’ta gönderdiği yanıtta, Emniyet Genel Müdürlüğü envanterinde plastik mermi bulunmadığını, yalnızca boya kapsülü kullanıldığını ifade etti.

SAVCI: BİR DAHA UYARMAM

Bu arada, Kesanbilici’nin avukatı Aslı Kazan Gilmore, savcılığa dilekçe sunarak, müvekkilinin ‘Akrep’ adı verilen araçtan atılan plastik mermiyle vurulduğunu savundu.

Gilmore, bu araçta görevli polislerin açık kimliklerinin ve görevlerinin saptanmasını, araçta kamera olup olmadığını belirlenmesini ve varsa temin edilmesini istedi.

Soruşturmayı yürüten Savcı Faruk Bildirici, Gilmore’nin dilekçesi üzerine 19 Temmuz 2013’te İstanbul Emniyeti’nden bilgi talep etti. Yanıt verilmeyince aynı yazı 21 ve 25 Şubat 2014’te tekrarlandı. Fakat Emniyet, bu iki yazıyı da karşılıksız bıraktı.

Savcı Bildirici, 27 Mayıs’ta dördüncü ve son yazısını göndererek, “Tüm tekitlere rağmen dilekçede talep hususlara bugüne kadar cevap verilmediği” belirtti.

Bildirici, yazısında, 31 Mayıs 2013 gecesi Tarlabaşı’nda görev yapan siyah ya da lacivert renkli ‘akrep’ aracında görev yapan polis memurlarının açık kimlikleri ile hangilerinin sürücü olduğunun, boya topu tüfeği (NF) ve gaz fişeği tüfeği (ZET) kullandığının bildirilmesini istedi. Ayrıca araçta kamera kaydı yapılıyor görüntülerin de gönderilmesini talep etti.

Savcı Bildirici, ”Söz konusu müzekkere ile üçüncü tekit yapılması dikkate alınarak, yasal süre içerisinde cevap verilmemesi halinde ilgililerin sorumluluğunun doğacağını ve bu konuda yasal gereğine tevessül edileceğini” belirtti.

‘KAMERA VAR MI?' SORUSU YANITSIZ

Sorulara bir yıldır yanıt vermeyen İstanbul Emniyeti, suç duyurusunda bulunulacağını öğrenince 9 Haziran’da yanıt verdi.

Yanıtta; Emniyet envanterinde ‘akrep’ adlı bir aracın olmadığı, ancak bulvar üzerine Shortland marka iki aracın görev yaptığını belirtti. Bu araçlarda belirtilen tarihte, plastik mermi atan FN silahının olmadığı kaydedildi. Fakat yanıtta, araçta kamera görüntüsünün olup olmadığını ve görev yapan polislerin açık kimlikleri bildirilmedi.

Avukat Gilmore, önceki üç yazıya rağmen yanıt verilmediğini, dördüncü yanıtta ise asıl soruların karşılıksız bırakıldığını belirterek, “Üçüncü tekitten sonra suç duyurusunda bulunulacağı için, aslında hiçbir sorumuza yanıt vermeyen bir yanıt verdiler. Oysaki savcının talepleri çok açıktı. Polislerin kimliklerini istemişlerdi. Bunları göndermiyorlar” dedi.