HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, milletvekilleri, Yerel Yönetimler Kurulu üyeleri ve PM üyelerinin katılımıyla Van'da Kayyım Darbesinin 3’üncü yıldönümüne ilişkin basın açıklaması yapıldı.

Beştaş, “Sedat Peker her gün çarşaf çarşaf hırsızlıklarını deşifre ediyor. Hala tek bir savcı hırsızlık, gasp, cinayet suçlarını soruşturamıyor. Neden? Çünkü yargı tamamen iktidarın aparatı haline getirildi. Ama şunu biliyoruz ki iktidardan gittiğiniz gün savcılar bu suçları soruşturacak. Kayyım atayanlar da hırsızlık yapanlar da onlara destek verenler de yargılanacak ve biz bu mahkemelere müdahil olacağız” dedi.

“Kayyım suçları büyüyor ve sizin halka vereceğiniz hesap artıyor” diyen Beştaş, “Koltuklar sizin değil, o yetki sizin değil. Yetkisiz iş yapıyorsunuz. Halktan daha büyük bir güç ve irade yoktur. Sizler de bizler de ancak halkın hizmetkarı olabilirsiniz. Tüm ülke kayyım zihniyetine teslim edilmiştir. Yağmur ve sellerle büyük felaket yaşıyoruz. İktidar bu meseleyi yönetemedi. Basiretsiz, hiçbir yönetme iradesi yok. Halk ölüyor, bir tane söndürme uçağı yok. Sonra öğrendik THK kayyımı da halkı böyle ölümle baş başa bırakmış, halk bunu yaşamıyla ödüyor. Belediyeler bu konuda önemli işler yapabilirdi. Hani Erdoğan diyor ya "sorumluluk belediyelerde olmalı", ama siz belediye mi bıraktınız? Kayyımlarla bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Her gün her yeri kayyımlara dağıtıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Beştaş’ın açıklamaları şu şekilde:

BEŞTAŞ: TÜRKİYE'NİN DÖRT BİR YANI KAYYIM REJİMİNE TESLİM EDİLİYOR

Bugün 19 Ağustos. İkinci kayyım atanmasının ikinci yıldönümü. Söze başlamadan önce Van Büyükşehir Belediye Başkanı iken tutuklanan Bekir Kaya’ya buradan sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz. Yine tutuklu olan belediye eşbaşkanlarımızı temsilen Gültan Kışanak, Nurhayat Altun ve Selçuk Mızraklı’ya binlerce selam gönderiyoruz. İçerideki bütün arkadaşlarımızla birlikte onlar da tutuklu değiller rehinler. Rehin alınmak demek, muhalefet ettiği için, halkın iradesine sahip çıktığı gerçekleri söylediği için hukuksuz bir şekilde dört duvar arasına kapatılmak demektir. Evet, kayyım konuşacağız, ama biz belediyelerimize kayyım atanmasını konuşurken Türkiye'nin dört bir yanı kayyım rejimine teslim ediliyor, bunu da konuşacağız. Biz ilk olarak 2016'da belediyelerimize kayyım atanırken, bu konuda hep birlikte sesimizi çıkarmazsak Türkiye kayyım rejimine dönüşecek demiştik. Korkularımız gerçekleşiyor. 19 Ağustos’ta Mardin ve Diyarbakır ile birlikte Van Belediyemize kayyım atandı. Belediye eşbaşkanlarımız hakkında uyduruk, temelsiz soruşturma açıldı. Mardin Valisi Mustafa Yaman, Van Valisi Mehmet Emin Bilmez'e ne oldu? Bir süre sonra merkeze çekildiler, yani atadıkları kayyıma kayyım atadılar.

“KAYYIM ATAYANLAR DA HIRSIZLIK YAPANLAR DA ONLARA DESTEK VERENLER DE YARGILANACAK”

Mesela Nusaybin Belediye Eşbaşkanlarımız da burada. Rekor galiba onlarda, 4 defa kayyım değiştirildi. Kayyım yerine kayyım atıyorlar, kendi kayyımlarını bile beğenmiyorlar çünkü yolsuzluk ve hırsızlık almış başını gidiyor. Bu sadece yerelde yolsuzluk olduğu anlamına gelmiyor. Balık baştan kokar. Bakanların hırsızlık ve yolsuzlukları, bavullarla çaldığı dolarlar aklanmasaydı; bu iktidar devam etmeseydi, göz yumulmasaydı kayyımlar da hırsızlık yapmayacaktı. Sedat Peker her gün çarşaf çarşaf hırsızlıklarını deşifre ediyor. Hala tek bir savcı hırsızlık, gasp, cinayet suçlarını soruşturamıyor. Neden? Çünkü yargı tamamen iktidarın aparatı haline getirildi. Ama şunu biliyoruz ki iktidardan gittiğiniz gün savcılar bu suçları soruşturacak. Kayyım atayanlar da hırsızlık yapanlar da onlara destek verenler de yargılanacak ve biz bu mahkemelere müdahil olacağız.

“O KORUMALARINIZLA BELEDİYEYE ANCAK BEKÇİLİK YAPABİLİRSİNİZ”

Sadece Mustafa Yaman resmi verilere göre belediyeyi 2 milyar TL borçlandırdı. Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız, kayyım döneminde kayyım efendinin yaptıklarına ilişkin ayrıntılı bilgiler verdi. O verilerin en az o kadarının Mardin ve Diyarbakır'da da ve diğer belediyelerde olduğunu söylemekle yetiniyorum. Kayyımlar yerel yönetimlerin görevlerini yapmaması için iktidarın rant araçlarını tekrar tekrar üretmek için görevdeler. Kayyım rant dağıtma aracıdır. Bu bizim sözümüz değil, bu bizim elimizdeki binlerce bilgi ve belge ile ispatlıdır. Kayyımlar kendilerini belediye başkan vekili olarak tanıtıyorlar, hiç utanmıyorlar, yüzleri kızarmıyor. Bütün belediyeleri karakola çevirmişler, yüzlerce koruma ile şehirlerde tur atıyorlar. Aynı zamanda hem vali hem kaymakam hem de kayyımlar. Sonra bu halkı temsil ediyoruz diyorlar. Gidin oradan ya! Siz bu halkı temsil etmiyorsunuz. O korumalarınızla ancak belediyeye bekçilik yapabilirsiniz. Başka hiçbir sıfatınız yoktur. Siz sadece o binaların öylesine adı üzerinde dört duvar içerisinde kendinizi belediye başkanı sanabilirsiniz. Ama belediye başkanı değilsiniz. Siz gasp edenler, hırsızlık yapanlarsınız. Halkın malına, mülküne, halkın boğazına gidecek lokmaya el koyanlarsınız. Bunu da böyle bilin.

Van kayyımı var ya aynı zamanda vali, 2016 Eylül’ünden beri Van’da toplantı ve gösterileri yasaklamış. Kayyım efendi sen hem halkın iradesini gasp edeceksin hem de sana karşı protestoları yasaklayacaksın. Dünyanın hiçbir yerinde böyle uygulama olamaz! Hem belediyeye oturacaksın hem valiyim diyeceksin hem hırsızlık yapacaksın hem buraya il binamızın önüne provokasyon amaçlı gösteri düzenleteceksin korumalar eşliğinde. Buna karşı partililerimiz protesto etmek istediğinde yasaklayacaksın. Toplantı, gösteri yürüyüşü, protesto hakkı Anayasanın en belirleyici kuralı ihlal edilemez. Van kayyımı bu konuda rekorlara koşuyor. Söze geldiğinde AKP yetkilileri demokratız, yok şöyleyiz böyleyiz diyerek gerçekleri saptırmaya çalışıyorlar.

“BURADA TALİBAN UYGULAMALARI YAPMANIZA HALK İZİN VERMEYECEK”

Yeni bir döneme girdik dünden beri. Taliban'a göz kırpmaya başladılar. Zaten zihniyetleri aynı. Dün IŞİD, bugün Taliban. Burada Taliban uygulamaları yapmanıza bu halk izin vermeyecek. "Kayyım ne demek?" diye halka soralım, ben kulağıma gelenleri söyleyeyim. Kayyım Kürde düşmanlıktır. Kürt halkının iradesini tanımamaktır. "Senin ne seçme ve seçilme hakkı var" demektir, "verdiğin oy geçersizdir" demektir. Kürtler bu ülkenin yurttaşı değil mi? Adana, Mersin, İstanbul’daki yurttaş gibi oy verdiğinde o seçtiklerini kabul etmek zorunda değil misiniz? Kürt düşmanlığı bu konuda zirve yapmış durumda. AKP ve MHP iktidarı bekasını Kürtlere düşmanlık üzerine kurmuştur. Bir de hiç yüzleri kızarmadan Diyarbakır’a gelip biz Çözüm Sürecinin arkasındayız diyorlar. Diyarbakır'da Kürtler kardeşimiz, Ankara’ya dönünce bozkurt oluyorsunuz. Kürtlere düşmanlık yapıyorsunuz ve Kürtler bunu çok iyi biliyor.

“KAYYIM TALAN VE YIKIMDIR”

Kayyım aynı zamanda talan ve yıkımdır. Kayyım atanan bütün belediye il sınırları çukurlara boğulmuştur. Hizmet adı altında yandaşlara rant sağlamak için her türlü hile ve yolsuzluk yapılıyor, rant dağıtılıyor. 31 Mart’tan önce Sayıştay raporları açıklandı. Bunu biz değil Sayıştay söylüyor. Kayyım belediyelerinde trilyonlarca lira zararın olduğu tespit edildi. Meclis'te yüzlerce kez ifade ettik, o kadar soru önergesi verdik, hiçbirini yanıtlamadılar. Kendi kurumları "kayyımlarımız yolsuzluk yapıyor" diyor ama yokmuş gibi davranıyorlar. Şu anda 48 belediyemize kayyım atanmış durumda, 38 belediye eşbaşkanımız tutuklandı. Şu anda hala 6 arkadaşımız tutuklu bulunuyor. 6 belediye eşbaşkanımıza da KHK gerekçesiyle mazbataları verilmedi, AKP’li ikinci sıradaki isimlere teslim edildi.

“DENETİMSİZ DARBECİ BİR YÖNETİM ANLAYIŞI TÜM VARLIĞIYLA YÜRÜTÜLÜYOR”

Niye kayyım atandığı konusunda söyledikleri her şey yalandır. Sadece Van, Diyarbakır ve Mardin’den örnek vereyim. Bedia Özgökçe Ertan milletvekiliydi, Selçuk Mızraklı milletvekiliydi, Ahmet Türk belediye başkanlığı ve milletvekilliği yaptı. Mustafa Avcı arkadaşımız uzun yıllar partide pek çok yönetim kademesinde görev aldı. Haklarında tek bir mahkumiyet yoktur. Soruşturma ve kovuşturmalar sebebiyle kayyım atandı, gerekçe budur. Her gün yalan atıyorlar "bir yerlere para gönderiyorlar" diye. Tek bir dosyada buna ilişkin tek bir satır ileri süremediler. Kara propaganda yapıyorlar. Çünkü bizim belediyelerimiz suç işleme yerleri değildir. Ama onlar için suç işleme mekanları haline dönüştü.

Kayyımlar sadece darbe dönemlerinde atanmıştır, askeri cunta döneminde atanmışlar. İşte bu iktidar bloku darbe iktidarıdır dediğimizde tam da bunu söylüyoruz. Şu anda darbeci iktidar görevi devam ediyor. Sadece belediye başkanlarımız değil meclis üyelerimiz de... 1136 belediye meclis üyesi görevini yapamıyor. Dünyanın gözünün içine baka baka yalan atıp buna inanıldığına nasıl inanıyorlar. Kendi belediye başkanları Kadir Topbaş ve Melih Gökçek’i görevden aldılar. AKP’li ve MHP’li belediye başkanları görevden alındı. Yerine belediye meclisleri seçim yaptı. Usül budur. HDP’li olunca, Kürt olunca kayyım atanıyor, meclis feshediliyor, başka partili olunca meclis üyeleri görevlerini yapıyorlar. Denetimsiz darbeci bir yönetim anlayışı tüm varlığıyla yürütülüyor.

“KAYYIM SUÇLARI BÜYÜYOR VE SİZİN HALKA VERECEĞİNİZ HESAP ARTIYOR”

Bu ayrımcılığı dünya da görüyor. Avrupa Yerel Yönetimler Komisyonu, Venedik Komisyonu ve birçok mekanizma kayyım atanmasının Avrupa hukukuna ve Avrupa ile imzalanan sözleşmelere uygun olmadığını söyleyerek bu sistemin sona erdirilmesini istiyor. Van'dan şunu söylüyorum. Ben 2023’te kayyımların gideceğini tartışmak bile istemem. Böyle bir şüphemiz yok. Gasp, alenen baskı kullanılarak ele geçirmektir. Bizimle kaç defa yarıştıysanız kaybettiniz. Adil bir yarış da yapmıyorsunuz. Her türlü hileyi yapıyorsunuz. Sandıklarda halk kendi iradesine sahip çıkıyor. Seçimleri beklemeyin, derhal kayyımlar geri çekilmelidir. Bu halkın iradesi daha fazla gasp edilmemelidir. Kayyım suçları büyüyor ve sizin halka vereceğiniz hesap artıyor. Koltuklar sizin değil, o yetki sizin değil. Yetkisiz iş yapıyorsunuz. Halktan daha büyük bir güç ve irade yoktur. Sizler de bizler de ancak halkın hizmetkarı olabilirsiniz.

Tüm ülke kayyım zihniyetine teslim edilmiştir. Yağmur ve sellerle büyük felaket yaşıyoruz. İktidar bu meseleyi yönetemedi. Basiretsiz, hiçbir yönetme iradesi yok. Halk ölüyor, bir tane söndürme uçağı yok. Sonra öğrendik THK kayyımı da halkı böyle ölümle baş başa bırakmış, halk bunu yaşamıyla ödüyor. Belediyeler bu konuda önemli işler yapabilirdi. Hani Erdoğan diyor ya "sorumluluk belediyelerde olmalı", ama siz belediye mi bıraktınız? Kayyımlarla bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Her gün her yeri kayyımlara dağıtıyorsunuz. 

“TÜRKİYE’Yİ BİR KAYYIM CUMHURİYETİNE DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Merkez Bankasında bir faizci kayyım oturuyor. Yoksulluk, işsizlik ve açlığın sebebi de işte bunlardır. TÜİK'te rakamlarla oynayan bir kayyım var. Şaka gibi TÜİK her açıkladığı rakamla sadece gülümsetiyor. Diyor ki işsiz sayısı azaldı, diğer yandan verdiği veri işsizliğin ne kadar da tavan yaptığını gösteriyor. Çünkü rakamlarla oynuyorlar. Sayıştay’da yolsuzluğu gizlemeye çalışan kayyım oturuyor. Medyanın her köşesinde utanmadan şahlanıyoruz manşetleri atan kayyımlar var. Türkiye’yi bir kayyım cumhuriyetine dönüştürmeye çalışıyorlar. İşte Kürt illerine atanan kayyımlar bunun ilk adımıydı.

“BU TALAN DÜZENİNİZLE ASLA HALKIN İRADESİNE DİZ ÇÖKTÜREMEYECEKSİNİZ”

Biz kayyımları ne dün ne de bugün tanıdık. Tanımıyoruz, tanımayacağız. Biz halkımızla birlikte Kürt halkının kültürüne, tarihine, doğasına, diline, varlığına düşmanlık olduğunu biliyoruz. Bunu bildiğimiz için de mücadelemiz bu düşmanlığı ortadan kaldırmaya yöneliktir. HDP olarak Türkiye’de yaşayan her yurttaşın iradesine saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Nasıl Trabzon, İstanbul ve Ankara belediyelerini belediye başkanları yönetiyorsa, Diyarbakır, Van, Mardin, Siirt, Şırnak belediyelerini de seçilen belediye başkanları yönetmek zorundadır. Kürt halkına düşmanlık yeni değil ama bu iktidar bunu en yüksek çıtaya çıkarmış durumda. Japonya’ya kadar uzandı bu düşmanlık. Japonya’da Kürtçe eğitim veren kurumlara uzandı bu düşmanlık. Yani gökyüzünde bir uzay aracı Kürtçe anons yaparsa ona da düşmanlık yapacaklar. Bu düşmanlıkla gideceksiniz. Halklar kazanacak, bizler kazanacağız. Haklılar kazanacak. Çünkü biz sizden daha güçlüyüz. Haklıyız, siz haksızsınız. Bu rant düzeninizle, bu talan düzeninizle asla bu halkın iradesine diz çöktüremeyeceksiniz. Bu gemiyi hep birlikte limana ulaştıracağız. Biz hep beraber Türkiye toplumunu özgürleştireceğimizi biliyoruz. HDP umuttur, umut dimdik ayakta.